ORLANDO ve 'OASİS OF THE SEAS' İLE HAİTİ, JAMAİKA, MEKSİKA..
NEDEN KARAYİPLER?
'Neden karayipler?' değil, 'Neden Oasis of the seas?' demek lazım.. Tamam, 2 senedir karayipleri turluyoruz ama bu sefer olayımız karayipler değil, dünyanın en büyük cruise gemisi Oasis of the seas.. 2014 sömestre tatilinde, doğu karayiplere gittiğimizde, bindiğimiz geminin (Majesty of the seas) aslında çok da büyük bir gemi olmadığını öğrenmiştik. Bu tür seyahat gemilerinin şahı yine Royal Carriabean firmasına ait olan Oasis of the seas (ve onun ikizi iki gemi daha; biri henüz denize indirilmemiş, biri de uzak doğu denizlerinde yolcu taşıyan Allure of the seas) idi.. Oasis of the seas hakkında biraz bilgi edinince kesin karar verdik, nereye giderse gitsin, mutlaka Oasis of the seas ile bir seyahate çıkacaktık. Şansımıza hemen takip eden sene, 2015 sömestre tatilinde Oasis of the seas, batı karayiplere tura çıkıyordu.. Tam da şömestre tatili içinde hem de!. Hatta, tatilin başında bir kaç gün fazla tatilimiz bile kalıyordu. Biz de önce ABD orlando'ya gidip tema parkları gezmeyi, peşinden Oasis of the seas ile tura çıkmayı planladık..
Gemi seyahatlari bence çok eğlenceli ve gerçekten bağımlılık yapıyor. Kuzey kutbuna gittiğimden beri gemi seyahatlerinden vazgeçemedim. Artık deniz mi stresimi alıyor, geminin sallanması mı, bilemiyorum ama şükrediyorum, gemi tutması gibi bir sorunum yok. Gemi seyahatlerinin tek bir kötü yanı var; her limanda sadece bir gün ve bir kaç saat için kalıyorsunuz. Gerçekçi olalım, bu tür turlarda vaktinizin çoğu gemide geçiyor. Örneğin 2015 sömestre tatilinde Oasis of the seas ile çıktığımız bu turda gemi Fort Lauderdale den yola çıktı, Haiti, Jamaika ve Meksikaya uğrayarak Fort Lauderdale e geri döndü.. Ha, soranlara Haiti, Jamaika ve Meksika'ya gittik demek havalı oluyor ama gerçek şu ki bu ülkelerde sadece 5-6 saat için kaldık ve tadımlık bir iki tura katıldık. Bunlar, o ülkeleri gezdik anlamına gelmiyor kesinlikle. Bu turlarda, limanlarda geçirdiğiniz 5-6 saatlik turlar dışında vaktinizin neredeyse tümü gemide geçiyor. Bu yüzden gemi çok önemli.. Geminin gittiği ülkeler sadece bonus olarak görülmeli.. Olay gemide bitiyor. ..ve tavsiyem şu; mutlaka bu Oasis of the seas ile bir geziye çıkın. Nereye gittiği önemli değil.. Gemide sizi hiç tahmin etmeyeceğiniz sürprizler bekliyor..
YOLA ÇIKIYORUZ.. DAKKA BİR, GOL BİR!..
Sabah sabah bizim kızla evden çıkıp havaalanına yollandık.. Uçağımız, kanada aktarmalı olarak ABD, Fort Lauderdale e uçuyor.. Biletimiz Air Canada'dan.. Havaalanında check-in de şok yaşıyoruz!. Air Canada yetkilileri bize Kanada vizemizi soruyorlar!. Biz, Kanada topraklarına girmeyeceğimizi, sadece aktarmanın Kanada havaalanında olacağını söylesekte fayda etmiyor.. ABD yada başka bir ülkeye Kanada üzerinden aktarmalı da gittiğinizde mutlaka Kanada vizesi almanız gerekiyormuş a dostlar!. Aktarmada bile vize istiyorlar. Biz şok vaziyette hemen uçak ve tur biletlerimizi, otel rezervasyonlarımızı, tatil boyunca tüm tatil programımızı yapan Niso beyi arıyoruz.. Bu tür bir vizeden onun da haberi yokmuş.. Allahtan sabahın köründe, yarım saat içinde ne yapıp ne ediyor, bize yeni uçak biletleri ayarlıyor. Bu kez, Boston üzerinden aktarmalı Fort Lauderdale e uçuyoruz..
Air Canada yetkililerinin söylediklerine göre her gün en az 15 kişiyi böyle geri çeviriyorlarmış. 'Tur firmalarının nedense bundan haberi yok' diyorlar. Uçağa binene kadar pasaport kontrolünden bilet kontrollerine kadar her aşamada bu durumu sorduğumuz görevlilerin hepsi aynı şeyi söyledi.. Aklınızda olsun, Kanada topraklarına ayak basıp basmamanızın önemi yok; Kanada aktarmalı gidiyorsanız mutlaka Kanada vizeniz de olmalı.. İnsan vize alıp Kanada aktarmalı giderse de bir kaç gün ayırıp Kanada'yı da gezmek ister tabii ki, hazır vize alınmışken. Belki de turist çekmek için böyle yapıyorlar..
Orlando'ya Boston aktarmalı gidişimiz son dakikada ayarlandığından hava durumundan falan haberimiz yoktu.. Boston'a inince şok yaşadık!.. İnanılmaz bir tipi, kar fırtınası var; görüş mesafesi çok kısıtlı!.. Neredeyse tüm uçuşlar iptal edilmiş!.. Uçuşların yazıldığı tabelalara bakıyoruz, full kırmızı: CANCELLED... Neyse ki bir iki uçuşa izin verilmişti, ve bizim aktarma ile F.L.'e gideceğimiz uçak uçacaktı.. Sanırım uçağımız, hava durumunun daha iyi olduğu güneye ve kısa mesafeye gittiğinden uçuş izni verilmişti..
Boston'da ki kar fırtınası!..
Tüm seyahat planımız saatler itibarıyla değiştiğinden önceden ayarlanmış shuttle rezervasyonlarımız da bir işe yaramıyor.. F.L. e vardığımızda saat gecenin üçü ve havaalanında in cin top oynuyor.. Ne shuttle ı bulabiliyoruz, ne danışacak biri var ortalıkta ne de aradığımız shuttle telefonlarını açan var.. Bulduğumuz ilk taksiye binip daha önce shuttle için ödediğimiz para kadar taksi parası veriyoruz. Bir daha önceden shuttle rezervasyonu yaptırmamaya karar veriyorum..
ORLANDO...
Dediğim gibi gemi turundan önce 4-5 gün vaktimiz kaldığından bari Orlando'ya da gidelim, tema parklarını gezelim istedim. Bizim kız için unutulmaz bir tatil olacaktı. Bu Orlando acaip bir yer. İnanılmaz sayıda tema park ve tatil köyü var. Sadece Disney in 20 kadar tatil köyü, tema parkı ve cruise gemileri var. Universal stüdyoları falan, binbir diğer tema parkıyla aylarca gezseniz bitiremeyeceğiniz, harcamanın sınırının olmadığı bir yer. Biz doğal hayatı sevdiğimizden, hayvanlarla içli dışlı olmak istediğimizden Disney'in Animal kingdom otelinde kaldık, ayrıca aynı isimdeki tema parkını gezdik.. Yalnız dikkat! Animal kingdom adında 2 ayrı otel ve bir tema parkı var!. Hepsi ayrı bölgelerde. Servis otobüsü ile tema parkları gezdikten sonra dönerken yanlış otelde inmeyin sonra. Aynen bizim başımıza geldi de.. Animal kingdom tema parkını gün boyu gezdikten sonra dönüşte yanlış otelde indik otobüsden. İşte orada öğrendik, 2 adet aynı isimde otel olduğunu.. Birinin tam adı 'Disney Animal kingdom Lodge hotel', diğeri ise 'Disney Animal Kingdom Jambo House'.. Servis otobüslerinin yanaştığı resepsiyon binaları birbirine çok benziyor..
Animal kingdom oteli inanılmaz güzel bir yer. Tüm otel halka şeklinde bir doğal parkın çevresinde inşa edilmiş. Odaların pencere ve balkonları içte kalan doğal parka bakıyor.. ve tahmin edin parkta kimler var? Zürafalar, geyikler, antiloplar, zebralar, akbabalar, bir çok afrikaya özgü kuş cinsi, ve hatta nesli tükenmekte olan Okapiler!.. Hepsi iyi güzeldi, sabah uyanınca balkonun önünde bakıcıların attığı otlarla kahvaltı yapan zürafalar falan harikaydı ama Okapi görmek cidden sürpriz oldu. Okapi, Afrikaya özgü, zürafa - zebra karışımı, çok güzel bir hayvan; ve nesli tükenmekte olan canlılardan. Burada Disney Animal Kingdom da bu canlıları sadece besleyip barındırmıyorlarmış. Burada nesli tükenmekte olan canlıların sayısını artırmaya çalışan bir enstitü bulunuyor. Sadece okapi, zürafa, su aygırı gibi canlıları değil, bazı afrikaya özgü örümcek türleri ve sürüngenleri de sayıca artırmaya çalışıyorlar.
Bir Okapi'yi canlı görmek çook güzeldi.. Çocukluğumda okuduğum hayvanlar ansiklopedisindeki en güzel canlılardan biri kanlı canlı karşımda idi.. Harika bir duygu.. Bu resim Animal Kingdom tema parkında katıldığımız Wil Africa Trek turu sırasında çekildi..Kanlı canlı, gerçek bir Okapi!. Şu güzelliğe bakar mısınız..
Sabahları çok erken bir saatte bakıcılar kamyonetlerle parkı geziyor ve her canlının yiyeceği otları uygun yerlere bırakıyorlar. Biraz izlemeye devam ederseniz okapiler, zebralar ortaya çıkıyor. Son derece güzel bir manzara. Otelde kaldığımız sürece afrikadaymışız gibiydi.. Ortamın afrikadan farkı yok.. Özellikle Animal kingdom tema parkı!.. İşte orası inanılmazdı.. Ayrıca anlatacağım..
Sabah balkona çıktığınızda zürafa, zebra ve okapi gibi afrikaya özgü canlıları görebileceğiniz harika bir otel Animal Kingdom!.. Otel tamamen Afrika konsepti üzerine kurulu. Sağda solda Afrika yerlilerine özgü silahlar, kalkanlar sergileniyor. Hediyelik eşya dükkanında Afrikaya özgü olan, olmayan binbir şey bulabilirsiniz. Bu gibi otellerde daima bir fast food restoranı, ücretsiz bir açık büfe (yemekler orta kalitede) ve lüks bir restoran (yemekler süper) bulunuyor. Tabii ki lüks restorana bir gece takıldık (zaten 3 gece kaldık otelde). Burada çok enteresan bir çorba içtim, anlatmalıyım.. Dondurmalı bir çorba.. Şimdi tam adı aklımda yok ama şöyle anlatayım; son derece lezzetli, sebzeli-etli bir çorba.. Özelliği ise şu; çorba bir kere çok sıcak onu söyliyeyim.. İçinde bir küre var.. Kıtır birşeyle kaplanmış.. Çorba bitiyor, içindeki kıtır küreyi kırıyorsunuz.. Aaaa! O da ne!.. Kürenin içinden buz gibi dondurma çıkıyor!.. Dondurmalı sıcak bir çorba!.. Valla gerçekten lezzetliydi..
Sabah kalktınız... Balkondan baktığınızda manzara bu..
Günaydın güzellik..
Hediyelik eşya mağazası...
Uçuş programımız değiştiğinden hiç hesapta yokken Orlando'ya gece saat 03'de inmek zorunda kalmıştık. Animal kingdom oteline varınca ilk yaptıkları şey pasaport kontrolü ve kayıttan sonra bileğimize bir bileklik takmak oldu. Bu bileklikler dilerseniz çıkarılabilen, oldukça şık, bilekliğe benzeyen şeyler. Hatta üzerlerine adımız basılmış. Otele girerken yaptığımız kayıt (kredi kartı kaydı dahil) bu bilekliğe yükleniyor. Daha sonra Disney'in hangi tesisine giderseniz gidin, ödemelerinizi direkt bu bileklikle yapabiliyorsunuz. Aslında korkutucu bir şey. İnsan ne kadar harcadığının farkında olmadan kredi kartını sıfırlayabilir. İkinci gün Disney Holywood studios tema parkına gittiğimizde kapıda bilekliklerimizi okutmamız yetti.. Sadece içeride bazı hamburgercilerde falan ekstra ödeme yapmamız gerekti.
Bu arada bir not: Disney'in tema parkları sabahın köründe açılıyor.. Siz de daha çok gezebilmek için sabah erkenden gidiyorsunuz ama öğlen 12'ye kadar restoranların hiç biri açılmıyor. Açlıktan ölmek istemiyorsanız parklara gelmeden otelinizde sıkı bir kahvaltı yapın.. Parkları dolaşmak çok yorucu, yürü babam yürü, insan acıkıyor.. Bu arada bir not; eskiden istanbul istinyepark AVM de çok güzel bir restoran vardı; Rainforest cafe.. Restoranın nefis bir yağmur ormanları ambiyansı vardı ama dev akvaryumun masraflarını karşılayamadıklarından bir süre sonra kapandılar. Söylenenlere göre ABD deki firmayı akvaryumu kaldırmak için ikna edememişler. Asıl firma, dev akvaryumsuz Rainforest cafe olmaz diye tutturmuş. Sonunda istinyeparkdaki RF cafe de kapanmış.. İşte Orlando'da Disney animal kingdom tema parkın hemen çıkışında bir rainforest cafe bulunuyor.. Bilenler, sevenler uğramak isteyebilir..
Wild Africa Trek.. Vahşi su aygırlarının, dev timsahların üzerinden, yarısı var, yarısı yok ip köprüden yürüyerek geçtik.. Bu video az da olsa küfür içermektedir.. Küfretmemek mümkün değil, ip köprünün altında 5 metrelik timsahlar dolanıyor.. Bu arada köprünün ortasına doğru bastığınız tahtalar eksilmeye ve tahtaların arası yarım metre açılmaya başlıyor. Tahtaların arasından aşağı bakıyorsunuz, timsahlar size el sallıyor aşağıdan.. Köprünün yanlarındaki fileler tamamen yokoluyor zaten.. Çook sinir bozucu bir yürüyüş.. Videoyu izleyin..
Wild Africa Trek...
Aşağıdaki resimlere bakın ve şunu unutmayın: bu resimler Afrika'da değil, Orlando'da çekildi. Bölgenin coğrafi şekilleri, bitki örtüsü, tüm ortam aynen Afrika'ya benzetilmiş!. Hayvanlar zaten komple Afrika'ya özgü canlılar. Birisini gözlerini kapat, burada ortama bırak, adam kendini Kenya'ya gelmiş sanır.. O derece..
Turist gezdiren o kadar çok kamyon var ki, sürekli yanınızdan kamyonlar geçiyor. Ziyaretçi sayısı şaşırtıcı derecede yüksek..
Aslanları ayakta bir türlü göremedik. Hep yatıp uyuyorlardı. Bu parkta aslanlar, geyikler, zürafalar, antiloplar birlikte barış içinde yaşıyorlar. Aslanları sanırım iyi besliyorlar; onlar da zürafa ve geyiklere dokunmuyor. Sanırım bu yüzden aslanlar biraz tembelleşmiş, uyuyorlar.. Aslanları sınırlayan bir çit, dikanli tel falan yok, tamamen park alanı içinde serbestler..
Gün ortasında savannada mola veriliyor ve afrika kahvaltısı dağıtılıyor. Bu kahvaltının özelliği kaplardaki herşeyin -çiçekler dahil- yenebilir olması. Çiçekler oldukça lezzetliydi..
KWAHERINI... Yani Swahili dilinde bay bay demek...
Wild Africa Trek tanıtım videosu:
Disney Holywood Studios.. Star Tours.. Disney'in Animal kingdom dışında bir de Holywood Studios tema parkı var.. Aslında Orlando'da -benim sayabildiğim kadarıyla- 20 civarında Disney parkından sadece ikisi bunlar.. Bazılarından uzak durmak gerekiyor bence; mesela Downtown diye bir tema park var, teması sadece alış-veriş!.. Tema park sadece dükkanlardan oluşuyor! Çook tehlikeli bir yer.. Holywood studios'u da gezdik. Burada nefis bir muppet show gösterisi izledik.. Gösteri 3D ötesi idi!.. Nasıl oluyor bu derseniz perdede oynayan film 3D idi ama bizzat salonun içinde de kuklalar filme katılıyordu. Mesela filmde top atılıyor, gümleme ile birlikte sinema salonunun sol taraf duvarı yıkılıyor!.. Ortalıkta muppet show karekterleri koşturuyor.. Locadaki yaşlılar olaylara laf yetiştiriyordu falan.. Harika bir gösteri.. Aşağıda izleyebilirsiniz:
Yine 3D bir gösteri olan Star Tours dan da bahsetmeliyim.. Burada bir uzay havalimanına girer gibi giriyorsunuz. Bagaj teslim, pasaport kontrol, güvenlik kontrolü gibi bir çok aşamanın geçildiği uzuun bir yoldan içeri giriliyor. Yol boyunca bir sürü robot ve star wars karekteri görüyorsunuz. Tabii ki R2D2 ve C3PO da oralarda bir yerlerde.. Bagaj kontrollerinde bavulların içinde saklanan kaçak robotlar falan yakalanıyor.. Bir sürü action oluyor.. Ama bu sırada sırada bekleyenlerin hiç farkında olmadıkları bir şey yapılıyor. Gizli bir kamera ile sırada bekleyenlerden birinin fotoğrafı çekiliyor. Neyse, sıranız geliyor, salona giriyorsunuz. Gösteri başlıyor.. Filmde bir Stromtrooper uzay gemisinin kalkmasını engelliyor ve bir fotoğraf gösteriyor: 'Bu asi kaçağı arıyoruz! Bu gemide olduğu ihbarını aldık!' AAAA! O da ne? Stormtrooper ın gösterdiği resim izleyenlerden birinin fotoğrafı!.. Adamlar siz sıradayken resminizi alıyor ve içeri girip gösteri başlayana kadar o fotoğrafı 3D filme montajlıyor!. İnanılmaz güzel bir sürpriz.. Şansına sizin resminizi çekmişlerse ne kadar şaşıracağınızı düşünün!.. Bizim girdiğimiz seansda bir çocuğun resmi çekilip filme eklenmişti, çocuk ekranda kendini görünce çığlığı bastı.. Stormtrooper (bazı versiyonlarda olaya Darth Vader de karışıyor..) gemiyi durdurunca pilot koltuğundaki C3PO gaza basıyor ve imparatorluk askerlerini ve gemilerini aşıp kaçmaya başlıyor.. Ondan sonrası oldukça heyecanlı bir 3D uzay kovalamacası.. Gerçekten güzel bir deneyimdi..
Star Tours.. İçeride gösterilen 3D film.. Buradaki versiyonda geminizi Darth Vader durduruyor.. Bizim gittiğimizde bir stormtrooper durduruyor ve izleyicilerden birinin resmini açıp 'Bu asiyi arıyoruz!' diyordu.. Bu video sanırım eskiden çekilmiş.. İzleyicilerden birinin resmini videoya ekleme olayı yok bunda.. Film 3D, pilot koltuğunda gördüğünüz gibi gerçek R2D2 var.. Ayrıca koltuklar hareketli.. Büyük heyecan.. ama sadece 5-6 dakika sürüyor..
Dev AT-AT.. Tam filmdeki ölçülerde olmasa da çok güzeel..
Len şunun arkasını da yapsaydınız ya.. Arkasını gördüğünüzde tüm karizma gidiyor!..
AT-AT ın arkasının da yapılması şart..
Jedi eğitimi...
Animasyonlara meraklı biri için tam bir cennet Disney Holywood Studios.. Burada Pixar'ın, Muppetshow'un, Disney'in gerçek animatörlerinin ayrı şovları var...
Bu sokakta şu yolun sonundaki binalar var ya; aslında o binalar yok!.. Onlar sadece dev boyutlarda düz bir fotoğraf.. Yolun sonuna konan bu resim yüzünden gerçek bir şehirde olduğunuzu sanıyorsunuz. Aslında bulunduğunuz alan hepi topu bu sokak sadece...
3D muppet show.. Mutlaka izlenmeli...
En sevdiğim Disney karekteri; Stitch. Tüm filmleri vardır bende.. Dikkat ederseniz bazı bebekler 2 kollu, bazısı 4 kollu.. Çünkü Stitch'in 2kolu var ama gerekirse 2 kol daha çıkıyor. Haylaz uzaylı bebek işte...
Holywood studios'un en güzel, en etkileyici yerlerinden biri bu orjinallerin sergilendiği alandı.. Önemli Disney animasyonlarında kullanılmış arka plan çizimleri, animasyonda kullanılmış kareler burada sergileniyor. Benim için çok çok önemli bir sergi idi. Çizimlerin kenarlarına alınan notlar, hafif kurşun kalemi çizimleri bile üzerinde.. Paha biçilmez bir sergi!. Roger Rabbit, Fantasia 2000, Tarzan'da kullanılmış orjinal çizimleri görmek unutulmazdı bizim için. Üstelik benim kız da izlemek dışında animasyonların yapımıyla ilgileniyor. Bu serginin çıkışında satılan orjinaller de vardı fakat oldukça fiyatlıydı çizimler. Ayrıca filmlerdeki önemsiz kareleri seçmişler; bu yüzden fiyat-önem terazisine koydum çizimleri ve hiç birini almadım. Burada oldukça yaşlı (herhalde 80-90 yaşındadır) bir bayan animatör var. Kadın hiç eskiz yapmadan direkt çizip renlendiriyor, o resim hemen orada çerçeveleniyor ve satışa çıkarılıyor. Ezberden tek çizimde Pluto, Miki fare, Vak vak amca çizebiliyordu. Herhalde animasyonlarda daha önceleri çalışan çizerlerden biriydi..
Bizim kız bu sergiye bayıldı...
HAİTİ - JAMAİKA - MEKSİKA.. TADIMLIK..
Dediğim gibi bu gezilerde limanına uğradığınız ülkelerde sadece bir kaç saat vaktiniz oluyor. Genellikle sabah 9-10 gibi limana iniliyor, bazen akşam 6, bazen gece 11'e kadar vaktiniz oluyor. Zaten o limanda katılabileceğiniz turların tanıtımlarını gemide yapmış oluyorlar. Bir kaç gün önce hangi tura katılacağınıza karar vermiş, ödemesini yapmış oluyorsunuz.. Her ülkede katıldığımız turların güzel yanları vardı elbette ama dediğim gibi tadımlık.. Bu gezilerde çektiğim videoların çoğu 3D olduğundan sadece evdeki Tvde 3D gözlükle izlenebiliyor.. Bu yüzden buraya pek video koyamıyorum..
Mesela Jamaika'da gittiğimiz sahilde deniz harikaydı, yemekler süperdi.. Yerel biraları çok güzeldi.. Hayatımda gördüğüm en mükemmel kadını bu sahilde gördüm.. Sahil işletmesinin kapısından girerken o kadını cansız manken sandım önce. Mükemmel yüz ve vücut hatları, gerçek insan olamayacak kadar mükemmeldi. Yaklaşıp yanından geçerken canlı olduğunu farkettim! Bugüne kadar çok güzel kadın gördüm, güzellik kraliçesi gördüm, güzelliğin okulunu okudum, kitabını yazarım.. Bir sürü manken tanıdığım oldu ama 'kusursuz' diyebileceğim biri olmamıştı; onu da Jamaika sahillerinde gördüm.. Belli bir mesafeden canlı bir insan olabileceğine ihtimal vermezsiniz, öyle diyeyim.. Kusursuz.. Neyse, uzatmayalım.. Jamaikayı güzel yemekleri, sahili ve aklımı alan güzeli ile hatırlayacağım.. Hepi topu 7-8 saat..
Arkadaki devlet binası gibi duran dev yapı bizim gemi, Oasis of the seas.. Bu geminin yanaştığı limanlarda hep düzeltmeler, deniz tabanını derinleştirme gibi çalışmalar yapılması gerekmiş.. Bu gemi her limana yanaşamıyor...
Meksikaya gelirsek biz aslında Cozumel'e gittik.. Burası sanırım asıl Meksika'dan çok farklı bir yer. Daha çok Aztek toprakları diyelim; çünkü ortam hiç filmlerde izlediğiniz Meksikaya benzemiyor. Bir de biz Aztek tapınaklarının gezildiği bir geziye katıldık, belki ondandır, hani hiç Meksikaya gitmiş gibi olmadık.. Antik tapınaklar, yapılar mükemmeldi tabii.. Ortalık dev iguana kaynıyordu. Söylenene göre yeşil olanlar heryerde imiş, ama bir de kırmızı renkli iguanalar varmış, çok şatafatlı hayvanlarmış ama görmesi çok zormuş. Kırmızı olanlardan hiç görmedik. Burada da yemekler nefisti..
Gri ve yeşil iguanalar heryerde.. Kırmızı olanlarından hiç görmedik..
Meksika kolası efsanesi... Söylendiğine göre sadece Meksikada, kolada dünyanın geri kalanından farklı olarak şeker kamışından elde edilen şeker kullanılıyormuş. Bu yüzden tadı farklı imiş. Valla, tadıp denedik; bir kola uzmanı olarak diğer ülkelerdeki kolalardan hiç de farklı olmadığını söyleyebilirim..
O kadar yer gezdik şöyle akıllı bir elemana rastlamadık.. Yahu Jamaika'ya gelmişiz, adamlar geminin önünde resminizi çekiyor. Bir kişi de karayip korsanı kılığına girip turistlerle resim çektirmeyi akıl edememiş.. Yerel kültürel özellikleri hiç kullanmıyorlar.. Meksika'da meksika şapkası bulamadık yahu!.. Bir bu eleman Aztek'li kılığına girmiş, bahşiş karşılığı resim çektiriyor.. Üstelik kıyafete de bayağı bir özenmiş ha!.. Bravo diyorum..
Yerel Meksika birası SOL.. İçimi olduça rahat, yumuşak bir bira..
Cozumelde plaj..
Haitiye gelelim.. Burada çok kısa bir tura katıldık. Vaktimizin kalanını bol bol nefis yeşilimsi-turkuaz denizde yüzerek geçirdik.. Yalnız deniz aşırı sığ idi.. Gelirken bindiğimiz tekne bile tam kıyıya yanaşamadı ve bizi 30 metre kadar açıkta denize bıraktı. Tekneden inip kıyıya kadar denizde yürümek zorunda kaldık. Diz üstüne kadar ıslandık.. Burada asıl olay gerçek bir haiti köy evini ve kahve, şeker kamışından şeker yapımını göstermeleriydi. Tam anlamıyla ilkel bir haiti evi nasıl olur, sandallarını nasıl yapıyorlar, kahve-şeker nasıl yapılıyor gördük.. Bu arada bizi gezdirdikleri orman da tam anlamı ile tropikal ağaçların tepeyi kapattığı, güneş ışıklarının dallar arasından süzüldüğü nefis bir yerdi.. Bu arada ısrarla aradığım voodoo bebeklerini burada bulamadım.. Bulsaydım, samandan, kumaştan yapılma gerçek bir voodoo bebeği almak istiyordum. Rehberimiz Haiti'nin resmi dininin voodoo olduğunu, kendisinin de voodoo ya inandığını ama voodoo pratiklerini uygulamadığını anlattı..
Haiti..
Haitide bulamadığım voodoo bebeğini dönüş yolunda Fort Lauderdale'de buldum..
Gittiğimiz bu yerlerde bir şeye çok şaşırdım.. Ne Jamaika'da, ne Haiti'de ne de Meksika'da ülkelerin kendi kültürleri ile alakalı hediyelik bir şey bulmak mümkün olmadı.. Mesela Meksika'da meksika şapkası almak istedik, mümkün değil, hiç bir yerde bulamadık.. Panço da yok.. Her yerde nedense Iphone kılıfları, buzdolabı magnetleri ve t-shirt satıyorlar.. Yahu Jamaika'da neden korsanlarla ilgili bir şey satılmaz!. Adamlar holywood'da film çekiyorlar 'Karayip korsanları' diye.. Neden hiç bir yerde korsanların taktığı göz bandı, korsan şapkası, korsan bayrağı satılmaz.. Jamaika orası, karayip korsanlarının yuvası yahu! Peki ya Haiti'ye ne demeli? Haiti'de el yapımı voodoo bebeği bulacağım diye seviniyordum.. Len maliyeti ne olabilir ki? Samandan, çerden çöpten yapılıyor. Ama yok, her yerde aradım.. Yok!.. Sonuçta bu turistik yerlerin hiç birisinde aradığım kültürel hediyelik eşyaları bulamadım. Ne haltsa, her yerde çin malı iphone kapağı, çin malı buzdolabı magneti, t-shirt satılıyor!.
GELELİM ASIL MEVZUYA.. OASİS OF THE SEAS...
Bu gemi şu an dünya denizlerinde gezen en büyük cruise gemisi.. Titanik'i rahatlıkla içine alabiliyor. İçinde buz pateni pisti, nefis bir su gösterisi yapılan denizlerdeki en derin gösteri havuzu, bir sürü kumarhane, geminin üst güvertelerinde orta kısımda bir park (yüz küsur ağacın bulunduğu, akşam ay ışığı altında dolaşabileceğiniz, üstü açık bildiğiniz park!), geminin orta kısmında bir sokak (dükkanları ile, barları ile bildiğiniz istiklal benzeri bir sokak!) bulunuyor. En üst güvertede bir sürü havuz (bunlardan biri sörf havuzu; burada sörf yapılabilecek kadar dalga üretiyorlar) bulunuyor.. Az önce bahsettiğim parkın çevresinde de restoranlar, caz barlar falan var.. En iyisi bırakayım resimler ve videolar konuşsun..
Titanik, rahatlıkla Oasis of the seas'in içine sığıyor..
Geminin arka kısmında yeralan atlıkarınca..
Sağdaki ufak gemi yine Royal Carriabean'a ait olan 'Serenades of the seas'. Soldaki dev ise 'Oasis of the seas'... Fark farkediliyor sanırım.. Bu resim Cozumel limanında çekildi. Hatta bizim kızın elindeki oradan aldığım orjinal maya takviminin açıklamasının olduğu el kitapçığı (plak boyutunda).. Cozumel'de tur sırasında tanıştığımız turistler bizim Oasis of the seas den olduğumuzu öğrenince hep 'Ooo, siz güzel ve büyük olan gemidesiniz.. Biz Serenades of the seas den geliyoruz' diyorlardı..
Mini golf mü oynamak istersiniz, tenis mi?
Atari salonu..
Veda partisi..
Sörf havuzu..
Buz pateni sahası.. 'Frozen' adlı gösteri..
Cats müzikali..
Gemide dört dörtlük bir SPA ve güzellik merkezi var.. Burada dolgu, botox, cilt bakımı, masaj yaptırabilirsiniz..
Denizlerdeki en yüksek tırmanma duvarı..
Bizim kızın arkasındaki kapı, yükselen bara açılan kapı.. Bar (rising tide) nerede derseniz, galiba uçmuş, üst güvertede olabilir..
Üstteki resimde görülmeyen bar.. Yükselip bir üst güverteye açılıyor..
Biraz da gemi hakkında istatistiki bilgi vereyim.. Gemide 25 adet yemek yenebilecek yer mevcut. Bunların arasında son derece lüks restoranlardan, hotdog bar'a, pizzacıdan, akşam yemeklerinin yendiği restorana, ve öğle yemeklerinin yendiği açık büfe restorana kadar bir sürü seçenek var. Bazıları 24 saat açık ve ne yerseniz ücretsiz. Bunlar daha çok poğaça, börek bulunduruyor ve yiyecekler sürekli tazeleniyor.. Sadece bazı saatlerde açık olan ücretsiz hotdog standı var.. Değişik yemekler yiyebileceğiniz ücretli restoranlar var (italyan mutfağı, meksika mutfağı gibi seçenekler var).. Var da var!.. Seçenek çok. Gemide 2400 görevli, 5400 yolcuya hizmet veriyor. Bunların aralarında Türkler de bulunuyor ama Türk çalışanların oturup sizinle sohbet etmesini beklemeyin. Vaay hemşerim, memleket nere muhabbeti yapmıyorlar. Çalışanlar sıkı sıkıya tembihlenmiş, yolcularla uzun uzun muhabbet etmeyin diye. Gemide 18 güverte var (13. güverte yok..Yani 18. güverte var ama aslında toplam 17 güverte var). Denizlerdeki en derin havuz ve en yüksek tırmanma duvarı bu gemide.. Toplamda 19 havuz var.. Çocuklar için özel hazırlanmış Adventure ocean var. Burada çocuklar için su parkı, 3D sinema gibi binbir eğlence noktası bulunuyor.. Geminin arka kısmında, hemen gösteri havuzuna gelmeden bir de atlıkarınca bulunuyor. Yolculuk boyunca belli gün ve saatlerde bir kaç gösteri yapılıyor. Cats müzikali ve Buz pateni gösterisi Frozen bunlardan sadece ikisi. Cats müzikali maalesef biraz demode kalmış ve biraz sıkıcı ama Buz pateni sahasında yapılan gösteriyi (Frozen) mutlaka izleyin derim. Biz 2 kez izledik, nefis bir gösteri idi.. Hatta 2. gidişimizde gizli gizli kameraya çektik. Çekimleri youtube e yüklemiştim fakat, telif hakları sorunu yüzünden silmek zorunda kaldım..
Bu arada bu bahsettiklerimin hepsi bir seyahat gemisinin içinde.. İnanılmaz değil mi.. Daha da anlatacak çok şey var. Mesela geminin arkasındaki büyük gösteri havuzunda yapılan gösteride görevli yüzücüler müthişti. Ekibin tümü olimpiyatlarda derece almış, dünya rekorları olan yüzücüler, dalgıçlardan oluşuyor. Gösteriden önce dev ekrandan yüzücülerin geçmişleri hakkında kısa notlar veriyorlar; anlıyorsunuz ki bu gösteri çok rafine bir gösteri. Dünyaca ünlü yüzücü ve dalgıçların yeraldığı çok özel bir gösteri. Koreografi ve müzikler de mükemmel olunca, ortaya unutulmaz bir gösteri çıkmış..
Yetişkinler için bir sürü aktivite var gemide.. Kumarhaneden, diskoya, jazz bara, Fitness merkezine, solaryum salonuna, SPA'ya kadar bir sürü seçenek var. Hatta yol boyunca sık sık bekarlar tanışma partisi yapılıyor. Bekarsanız anons edilen yere saatinde gidiyorsunuz, hoşunuza giden biri olursa tanışıyorsunuz. Bu tanışma partileri 20 dakika, yarım saat sürüyor. Seyahat boyunca odanızdaki Tv den o günün programını, önerileri takip etmenizi öneririm. Günün programı bir gece önce odanıza broşür şeklinde de bırakılıyor. Bekarlar tanışma partileri de Tv den duyuruluyor.
DİD YOU RECOGNİSE? THERE İS NO 13TH FLOOR ON THE SHİP!..
Gemideki ilginç bir şey de, 13. güvertenin olmamasıydı. Bir gün asansörle üst güvertelere çıkacağız, aaaa!, bir baktık asansörün düğmelerinde 13. güverte yok.. 12. güvertenin üstündeki güverte 14. güverte olarak geçiyor.. Uğursuzluk olmasın diye -biraz da espirisine- böyle yapmışlar..
Geçen sene Bahamalar'a gittiğimizde bizim kız hiç ingilizce konuşmuyordu. Hatta bir akşam yemekte kolombiyalı bir lise öğretmeni bayana denk gelmiştik. Kadın bunu konuşturmak için ne taklalar atmıştı!.. Benim kız, sorulanları anlıyor ama cevabı bana Türkçe söylüyor, Kolombiya'lı öğretmene tercüme etmemi bekliyordu. Bu sene ise maşallah dili çözüldü, artık turistlerle konuşuyor.. Hatta telafuzuna hayran kaldım. İngilizce konusunda çok ilerleme kaydettik.. Bu gezilere çıktığımızda ingilizcenin hayatta gerekli bir şey olduğunu anladı sanırım. Artık ingilizceye ders olarak değil, hayatta gerekli bir şey olarak baktığına eminim.. Asansörde bu 13. katın olmadığını farkettiğimizde bir de baktım dönmüş yanımızdaki turistlere 'Did you recognise? There is no 13th floor on the ship..' diye muhabbete başlamış.. Afferim kız..
GEMİDE VEDA PARTİSİ!..
Seyahatin bitmesinden önceki akşam bir veda partisi düzenleniyor.. Mutlaka ama mutlaka gidin, kaçırmayın.. Otel lobisinin olduğu katta düzenlenen bu partide hiç ummadığınız sürprizlerle karşılaşacaksınız. Ben kısaca anlatayım ama zaten gözünüzde canlanmayacak.. Parti yapılan yerde yukarıda dev bir dünya küresi var.. Meğer bu küre ikiye ayrılıyor, içinden -yerden 5-6 metre yüksekte bu arada- bir platform çıkıyor, uzuyor da uzuyor.. Sonra, tüm önemli gemi görevlileri, subaylar, paten gösterisindeki patenciler, havuz gösterisindeki dalgıçlar, cats müzikalindeki kediler, jazz bar ve diğer barlardaki gruplar, şarkıcılar vs, herkes peşi peşine bu platforma çıkıp size güle güle diyorlar.. Şarkılar söyleniyor, müzik çalınıyor, konfetiler atılıyor vs.. Oldukça renkli bir parti..
Sadece bir gemi gezisine çıkacaksanız nereye gittiğine bakmadan mutlaka Oasis of the seas ile bir tura çıkmanızı öneririm.. Satisfaction guaranteed!.. Kesin bilgi..
Peki bu geziye çıkmak pahalı mı? Aslında değil, Antalya'da bir tatil köyüne gitmekten daha pahalı değil.. Hatta son yıllarda THY ile Royal Carriabean ortaklığı ile daha da hesaplı hale gelmiş.. Bu cruise gezilerinde bazen Allure of the seas, bazen de Oasis of the seas e biniliyor..
Ziyaretçilerim hangi ülkelerden (son 24 saat):
,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸ Bu site, en iyi şekilde, en az 1280 X 800 çözünürlük, İnternet Explorer son sürüm ile ve hızlı bir internet bağlantısı ile görüntülenir,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸