|
EL HASTALIKLARI, EL CERRAHİSİ, EL AMELİYATLARI
Plastik cerrahinin öylesine geniş bir uğraşı alanı vardır ki, bazı alt dallara ayrılması zamanla şart olmuştur. Maksillofasiyal cerrahi (çene-yüz cerrahisi), el cerrahisi, onkolojik cerrahi, estetik cerrahi bu alt dallardan bazılarıdır. Bu alt dalların içerisinde şüphesiz en geniş olanı el cerrahisi dir. Elin, vücudumuzun en fonksiyonel organı olması ve çok ufak bir alanda çok önemli bir çok ince yapı içermesi sebebiyle ameliyatları oldukça çeşitlidir. Elin yaralanmaları çok değişik şekillerde olabilir, doğumsal anomalileri çok farklı biçimlerde ortaya çıkabilir yada çok değişik şekillerde damar ve sinir hastalıkları olabilir. Dolayısı ile el cerrahisi dediğimiz zaman çok geniş bir uğraşı alanından bahsetmekteyiz. Yurtdışında el cerrahisi, plastik cerrahi ihtisası üzerine yapılan bir üst ihtisasdır. Henüz ülkemizde üst ihtisas olarak kabul edilmesi çalışmaları sürmektedir. Tüm el cerrahisinden burada bahsedemeyiz. Hatta, el cerrahisi için ayrı ve çok geniş bir web sitesi yapsam bile tüm konulardan bahsetmeye vaktimiz yetmez. Bu yüzden, burada sadece elin toplumda sık görülen belli bazı yaralanmalarından, doğumsal anomalilerinden ve özel bazı rahatsızlıklarından bahsedeceğim.
El cerrahisi vakalarıma örnekler (Dusty Springfield sevenler bilgisayarlarının sesini açsın..); video youtube tarafından yayınlanıyor..: DUPUYTREN HASTALIĞI
Bu hastalık, elin avuçiçi kısmının karekteristik sertliğini veren özel bir doku katmanının (palmar fasya) sertleşmesi ile oluşur. Palmar fasya dediğimiz bu doku katmanı, avuçiçinin sert olmasını ve böylece sivri, sert, ağır şeyleri rahatça kavramamızı ve kaldırmamızı sağlar. Nasıl ki bir iş eldiveni (örneğin kaynakçıların yada demir işçilerinin kullandıkları kalın ve sert eldivenler gibi) eli korur, bu dokuda normalde elimizi kullanırken günlük işlerin yıpratıcı etkisinden korur. Bu sert katman daha da sertleşip kalınlaşır ve kısalırsa bu duruma dupuytren hastalığı denir. Hastalığın sebebi, bu doku katmanının neden aşırı sertleştiği ve büzüştüğü bilinmez. Bu hastalık 19. yy. başlarında Fransız cerrahı Baron Guillaume Dupuytren (resmi yanda) tarafından tarif edildiği için bu isim verilmiştir. Ağrılı bir hastalık değildir. Genellikle avuç içinde bir sertlikle başlar ve bu sertliğin çevreye doğru genişlemesi ile ilerler. Genellikle ilk etkilediği parmaklar yüzük parmağı ve küçük parmaktır. Hastalık ilerledikçe bu parmakları avuç içine doğru çekmeye, kasmaya başlar. Sonunda hasta bu parmaklarını açamaz hale gelir, avuçiçindeki cilt gitgide pürüzlenir ve normal cilt yapısı bozulur. Aşağıdaki resimlerde avuçiçi ve parmaklardaki çekilmeler görülüyor. Bu çekilmeler ilk başladığında ameliyat olunması önerilir. İleriki aşamalarda bu çekilme bölgelerindeki ciltte bozulma olur ve cildinde alınması gerekir. Bu durumda deri yaması da yapılması gerekir. Bu yüzden dupuytren hastalığı, başlangıç aşamalarında iken ameliyat edilmeli, geç kalınmamalıdır. Bu hastalık penisin ve ayağın bazı doku katmanlarında da oluşabilir; yani penis ve ayak tabanında da görülebilir. Şeker hastalığı olanlarda sıkça görülür. Hastaların bir kısmı genellikle orta yaşlı erkek, şeker hastası, alkolik ve epileptiktir; bu özellikler hastalarda sık rastlanır özelliklerdir. Bu hastalıklarla dupuytren hastalığı arasındaki bağlantı kesin olarak anlaşılamamıştır. Örneğin her şeker hastasında ya da şeker hastalarının çoğunda dupuytren olacak diye bir şey yoktur; ama istatistiksel olarak dupuytren hastalarının bir kısmı şeker hastası, bir kısmı epileptiktir. Hastalığın kalıtsal yönü de vardır. Ailede bu hastalık varsa çocuklarda da ortaya çıkabilmektedir. Dupuytren hastalığını teşhis etmek için bir test yapılmaktadır: elinizi avuç içi aşağı gelecek şekilde masaya koyunuz. Tüm parmaklarınız açılıp avuç içi masaya değiyorsa dupuytren yoktur yada henüz başlangıç aşamasındadır. Avuç içi parmaklardaki çekme yüzünden tam açılıp masaya değmiyorsa ameliyat zamanı gelmiş demektir. Hastalığın tedavisi, yapısı bozulan bu doku katmanının cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Basit ve kansız bir ameliyattır, yalnız avuç içinin cildinin yapısı bozulmadan yapılmalıdır. Avuç içinin yapısı bozulmuş ise bu bölgenin cildini de almak ve burada açılan deri eksiğinide başka bir yerden deri naklederek gidermek gerekir. En iyisi bu hastalığı başında yakalamak ve sadece fasyayı alarak tedavi etmektir. Hastalar 10 gün içinde iyileşir.
Bu konuyu internette aramak için kullanabileceğiniz anahtar kelimeler (keywords) :
|
Karpal tünnel hakkında eğitici bir video: |
Klasik karpal tünel ameliyatının nasıl yapıldığını çizimlerle gösteren bir video. Bugün bu ameliyat çok daha kısa kesilerden yapılabiliyor. |
Karpal tünel sendromu hakkında eğitici iki video. |
Karpal tünnelde Phalen ve Tinnel testleri: |
Polidaktili, el parmaklarının yada ayak parmaklarının beşten fazla sayıda gelişmesidir. Doğumda bebeğin beşten fazla parmağa sahip olduğu görülür. Tedavisi, fazla olan parmağın ameliyatla alınmasıdır. Anatomik olarak en az gelişmiş olan parmak ameliyatla alınır. Bazen bu parmak sadece ufak bir bağlantı ile ele bağlıdır, o zaman hasta yatağında bile hemen parmağın dibi iğne ile uyuşturularak bu parmak alınabilir. Bazende fazla olan parmağın tüm kemikleri gelişmiştir ve hangi parmağın alınacağına ancak röntgen filmleri çekilip değerlendirilerek karar verilebilir. Fazla olan parmağın tüm yapıları gelişmiş ise parmak ancak ameliyathanede ameliyatla alınabilir.
Hem el, hem de ayak parmaklarında fazla parmakları olan bir vaka.. |
Aşağıda polidaktilinin en basit formlarından biri görülüyor. Röntgene göre fazla olan parmakta kemik ya yok yada çok az gelişmiş. Bu durumda hasta yatağında parmağın dibine bir uyuşturucu yapılıp parmak alınabilir, 2 dakikalık ufak bir girişimdir, genellikle dikiş bile atmak gerekmez.
Polidaktilinin daha ciddi formları. Kemik yapılarda da fazlalık ve yapışıklıklar varsa bu gibi vakalarda fazla parmakların alınması daha zordur ve ameliyathanede narkozla yapılmalıdır.
Tamamen kopmuş el ve parmaklar ancak mikrocerrahi teknikleri ile yerine dikilebilir. Kopuk organların yerine dikilme ameliyatına Replantasyon denir. Bazen de organ tam olarak kopmamıştır, az bir parçası tutuyordur ama kan dolaşımı yoktur (damarlar kesilmiştir); bu durumdaki organın tekrar yerine dikilip kan dolaşımının yeniden sağlanmasına ise Revaskülarizasyon denir.
Kopan bir organın yerine dikilebilmesi bir çok faktöre bağlıdır:
Parmakların doğuştan yapışık olması gerçekten çok karmaşık bir konudur. Bu durumda her türlü varyasyon olabilir, parmaklar yeteri kadar gelişmemiş olabilir, kısa olabilir, bazı kemikleri kısa yada eksik olabilir, kemikler birleşik olabilir yada kemikler ayrıdır da sadece ciltleri birleşiktir, parmaklar birleşik ve kemikler tamamen birbiri içine girişik, yapışık, hangi kemiğin hangi parmağa ait olduğu anlaşılamayacak kadar karışık olabilir. Bu hastalarda (ve tüm el vakalarında) ilk yapılacak şey bir film isteyip elin kemik yapılarının durumunu görmektir. Kemikler ayrı ve iyi gelişmiş ise ameliyat daha kolay olur. Sindaktili hem el hem ayak parmaklarında olabilir. Ayak parmaklarında olan yapışıklıklar genelde ayrılmaz, çünkü ayak parmaklarının ayrılması hastaya fonksiyonel bir kazanç sağlamaz; sadece görünüm açısından faydalı olabilir. El parmaklarının ayrılması ise, hastanın elini kullanabilmesi için şarttır. Bu anomaliler sıklıkla başka anomalilerle birlikte olur.
Doğuştan parmakları yapışık hastalarla ilgili bir video: |
Ayaktan ele parmak nakli, diğer serbest doku nakilleri gibi hiç te kolay olmayan, mikrocerrahi tecrübesi olan bir ekip gerektiren, uzun süren pahalı ameliyatlardır. Tüm bunların yanında riskleri de vardır. Örneğin ayaktan alınan parmak, ele nakledildikten sonra dikilen damarlarından kan akışı düzgün olmaz ise, kan akımı bozulursa, nakledilen parmağın kaybedilme riski vardır. Bu durumda hasta, hem bir ayak parmağından olmuş, hem elinde onarılması (yerine konması) gereken parmak onarılmamış olur hem de tüm çaba ve harcanan para boşa gider. Bu yüzden bu ameliyatlarda hata payı sıfır olmalı, hasta uygun seçilmiş olmalı ve ameliyattan önce tüm hazırlıklar eksiksiz yapılmış olmalıdır.
Bu ameliyatta en önemli şey doğru hasta seçimidir. Örneğin bir elinde 2 parmak kaybı olan, diğer eli sağlam olan hastalara bu ameliyat yapılmaz. Bunun yanında kaybedilmiş parmak başparmak ise bu ameliyatı yapmak şart olabilir; çünkü hastanın diğer dört parmağı sağlam bile olsa, başparmağı olmadan hiç bir işini göremeyeceği için ayaktan ele parmak nakli gerekir; yada diyelim hastanın bir elinde tek parmak kalmış (dört parmağı kaybedilmiş) olsun, diğer koluda omzundan kaybedilmiş olsun; bu durumda bu hastaya mutlaka ayaktan ele parmak nakli yapılmalıdır. Bu ameliyat sonunda hasta, eline kalem alıp yazı yazabilir yada gömleğini giyip çıkarabilir. Bu ameliyatlar genellikle el cerrahisi ve mikrocerrahi tecrübesi fazla olan fakülte hastanelerinde, geniş bir cerrahi ekip katılımı yapılmaktadır. Ülkemizde bir çok fakültede uzun yıllardır bu ameliyatlar başarı ile gerçekleştirilmektedir. Bu konuda biz, Türk plastik cerrahlar, dünya ölçeğinde söz sahibiyiz ve başarılıyız. Burada bahsettiğim ayaktan ele parmak nakli ameliyatı bugün, hemen hemen tüm fakülte hastanelerinde başarı ile yapılabilmektedir.
Son derece başarılı bir ayaktan ele parmak nakli vakası:
Yüzük yaralanması, yüzüğün bir yere (sıklıkla kapı kolu, araba kapısı, trabzan gibi yerlere) takılıp, parmağın bir kısmının kopmasına yada cildinin soyulmasına yolaçtığı yaralanmalardır. Oldukça kötü bir yaralanmadır, çünkü bugün bile ideal bir tedavisi yoktur. Genellikle merdivenden inerken kişinin ayağı biryere takılır, düşerken parmağındaki yüzük trabzana takılır ve parmak bu şekilde yüzüğe takılarak kopar; yada otomobilden inerken, yada dolmuştan inerken parmaktaki yüzük araba kapısına takılır ve yine parmağın kopmasına yolaçar.
Bu yaralanma sonunda 2 şey olabilir:
Parmağın bir kısmı kopar: Bu kopma şekli oldukça kötüdür, çünkü parmak bir nevi yerinden sökülmektedir. Genellikle tendon, sinir, damar gibi kopan parçanın yerine dikilmesi için önemli olan yapılar kopma seviyesinin çok daha gerisinden, el-avuçiçi seviyesinden kopar. Bu dokuların dikilme şansı da azdır. Halbuki bir bıçakla kesilmiş bir parmağın yerine dikilme ihtimali daha fazladır. Bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışayım: bir ipi makasla kestiğinizde ipliğin kesik uçları düzgündür. Aynen bıçakla kesilen bir parmaktaki gibi; ve dolayısı ile dikilebilecek-düzgün damar sinir uçları olacağı için parmağın yerine dikilme şansı da daha fazla olacaktır. Halbuki aynı ipliği iki ucundan tutup elinizle çekip koparırsanız ipliğin kopan uçlarının lime lime olduğunu göreceksiniz. Bu durum aynen yüzük yaralanmasındaki parmak kopmasına benzer ve bu durumda da kopan damar-sinir gibi dokuların uçları genellikle dikilmeye uygun olmayacak şekilde lime lime olmuştur. Bu sebeplerden ötürü yüzük yaralanması şeklinde kopmuş bir parmağın yerine dikilme şansı oldukça düşüktür (ama bu ihtimal sıfır da değildir, parmağın yerine dikilmesi yine de denenebilir).
....yada,
Parmağın cildi soyulur, kemik yapısı çıplak bir şekilde kalır: Bu durum da tedavisi zor bir durumdur, çünkü genellikle parmağın tüm önemli yapıları korunmuştur, sadece cilt soyulmuştur. Bu durumda yapılacak şey, parmağın soyulan cildini onarmaktır. Bu onarım için gereken cilt genellikle kasık, el, avuçiçi yada gövde (kaburgaların üzeri) bölgelerinden sağlanır. En sık uygulanan onarım şekli parmağın açıkta kalan kemik kısmını, kasık cildine dikmektir. Hasta, 4-6 hafta, eli yaralı yerinden kasığına dikili olarak yaşar (bu ameliyatı yazın olmak gerçekten çok can sıkıcı bir olaydır). Ameliyattan 4-6 hafta sonra, parmağa dikilen kasık cildi artık parmak cildine kaynamıştır ve ikinci bir ameliyatla bu cilt kasıktan ayrılıp parmak üzerindeki yaranın kapatılmasında kullanılır. Sonuçta parmaktaki cilt eksikliği kasık cildi ile giderilmiş olur. Bu da ideal bir tedavi değildir (başka bir tedavisi de yoktur), çünkü parmağa getirilen cilt hiçbir zaman parmak cildi kadar ince ve harekete elverişli olmaz. Parmakta hareket kaybı kaçınılmazdır.
YÜZÜK TAKIYORSANIZ LÜTFEN İKİ KERE DÜŞÜNÜN!
Çoğu kişi farkında değildir ama, yüzük takmak son derece tehlikeli bir zevktir. Hiç kimse bir parmağı kopsun yada sakat kalsın istemez, ama bu tarz yaralanmalar, siz ne olduğunun farkına bile varmadan oluverir. Örneğin ben, bu tehlikeyi bildiğim ve dikkat ettiğim halde, bir gün parmağımdaki alyans, hastanede kapı koluna takılıp parmağıma saplanıverdi. Kapıyı biraz daha hızlı kapatıp elimi biraz daha hızlı çeksem kopabilirdi.. O günden beri alyans takmıyorum.
Bu sendromda bebek daha anne karnında iken kollarında, bacaklarında yada el-ayak parmaklarında sanki ip dolanmış da kol-bacak ve parmaklarını sıkmış gibi bir görüntü olur. Bazen parmak, el, kol yada bacaklarındaki bu sıkan bandlar, bebeğin parmak, el, kol yada bacaklarını o kadar sıkar ki bir kısmının anne karnında kopmasına daki yolaçabilir. Amniyotik band sendromu bazı vakalarda hamilelik döneminde yapılan ultrason kontrollerinde yakalanabilmektedir. Bu sendromun sebebi halen tartışmalıdır. Bu hastalarda anne karnında parmak, el, kol yada bacak kaybı dışında kafa ve göz yapısında anomaliler, doğuştan kalça çıkığı, kalp anomalileri, böbrek anomalileri, sindirim sistemi ile ilgili anomaliler, anal atrezi (anusün kapalı olması) gibi anomaliler de olabilir; fakat en sık görülen anomali parmakların, kolların yada bacakların boğum boğum olması, parmakların, kol yada bacakların belli bir noktadan sonra gelişmemiş olmasıdır.
Ekstremiteleri (kol, bacak, el-ayak parmakları) boğan bu bandlar, kopmaya yada ekstremitelerin gelişmemesine yolaçmamış ise etkiledikleri ekstremite (kol-bacak-parmak) boğum boğum görünür. Bu durumda bir kaç seansta bu ekstremiteleri sıkıştıran bandlar ameliyatla açılabilir. Böylece ekstremitenin kan dolaşımını zora sokan boğumlar açılır ve hem görüntü düzeltilmiş olur hem de kan dolaşımı rahatlatılır. Amniyotik bandlar, ekstremitelerde kopmaya yada gelişme geriliğine yolaçmışsa (parmaklar bir yerden sonra kopmuş gibi görünüyorsa, kol yada bacak belli bir yerden sonra gelişmemiş gibi görünüyorsa) bu durumu düzeltmek mümkün değildir. Sadece eksik olan kısma bir protez uygulanabilir. Elinde hiç parmak olmayan hastalarda ileriki yıllarda (yetişkin yaşlarında) ayaktan ele parmak nakli de yapılabilir. Ayaktan ele nakledilecek 2 parmakla hasta eşyaları tutabilmeye başlayacaktır.
Tetik parmak problemini çevrenizde tanıdıklarınızda görmüş olabilirsiniz, hatta belki sizde bile olan sık bir sorundur. Toplumda oldukça yaygındır ama ciddi bir soruna yolaçmadığı sürece bunun tedavi edilebildiği çoğu hastanın aklına gelmez. Tetik parmak sorunu olan parmakta kişi parmaklarını açıp kapatırken parmak bir yerde takılır, zorlanınca sanki tetiğin boşalması gibi birden takıldığı bir şeyden kurtulur ve açılır (veya kapanır). Tam olarak nasıl olduğunu aşağıdaki videodan görebilirsiniz.
Tetik parmak hakkında eğitici bir video:. |
Pekala, tetik parmak sorunu neden kaynaklanıyor. Bunu anlatabilmek için kısaca el anatomisinden bahsetmeliyiz. Yapı olarak elimiz aynen bir vinçe benzer. Aslına bakarsanız işlevi de vinç ile aynıdır; eşyaları kavramak, kaldırmak ve güç uygulamak. Bir vinçte önemli 3 yapı bulunur. Yükün kaldırılmasını sağlayan çelik halat (soldaki vinç resminde numara ile işaretli; elimizde ise bu halat yerine tendonlar bulunur), halatın yükü kaldırabilmesi için halatın geçtiği dayanak noktaları (soldaki vinç resminde numara ile işaretli yerler; elimizde ise tendonun altından geçtiği kısa bağcıklar bu işlevi görür ve bunlara pulley denir), yükü taşımaya olanak sağlayan çelik vinç konstrüksiyonu (soldaki vinç resminde numara ile işaretli, elimizde ise bu işlevi parmak kemikleri yerine getirir).
Vinçin düzgün çalışabilmesi için çelik halatın rahatça ileri geri gidebilmesi gerekir. Elimizde de durum aynıdır. Yukarıda da bahsettiğim gibi elimizde tendonlar pulley denen dayanak bağcıklarının altından geçerler. Parmaklarımızı kaparken ve açarken tendonlar bu pulley denen bağcıkların altından ileri geri hareket eder. Eğer bir yere takılırlarsa tetik parmak sorunu ortaya çıkar. Örneğin herhangi bir sebeple (mesela bir iltihaplanma) bu pulleylerden biri daralırsa tendon burada kolayca ileri geri hareket edemeyecektir. Bir diğer sebepte tendonda ufak bir kalınlaşma olabilir. Tendon üzerinde nohut tanesi gibi bir nodül oluşmuşsa bu da tendonun pulley altından rahatça geçmesine engel olacaktır (sağdaki resimde görülüyor). Sonuçta olan şey tendonun bir pulley altında, parmak açılıp kapatılırken takılmasıdır. Tetik parmak genellikle eli ile devamlı aynı hareketi yapanlarda görülür (müzisyenler, fabrika işçileri gibi). Bunun dışında şeker hastalarında, romatoid artritlilerde, hipotiroidi hastalarında daha sıkça görülür.
Bu problemin bir çok tedavisi vardır (istirahat, splint uygulanması, masaj, egzersiz, kortizollü iğne yapılması, sıcak su masajı, antienflamatuar kullanmak gibi); ama kesin tedavisi cerrahidir. Ameliyat 2 şekilde yapılabilir: açık ve kapalı.
Açık teknikte, ameliyathane şartlarında takılmanın olduğu kısım açılır ve daralmış pulley gevşetilir, bazen tamamen açılır. Pulleyde bir nodül varsa bu da alınır.
Kapalı teknikte ise takılmanın olduğu alan üzerine uyuşturucu iğne yapılır ve kalınca bir iğne yada sivri uçlu bir bistüri ile takılmanın olduğu pulley direkt ciltten girilerek kesilir. Büyük bir kesi yapılmaz, ençok 2-3 milimetrelik kısa bir kesi yeterlidir, dikiş atmaya gerek yoktur. Kapalı yöntem kalınca bir iğne ile de yapılabilir, bu durumda sadece iğnenin giriş yeri olacaktır ki bu da en çok 1 milimetrelik bir kesidir. Bu yöntem son yıllarda oldukça yaygın kullanılır olmuştur. Ameliyathane şartlarında yapılması gerekmez, kolaydır ve hastaların memnuniyet oranı yüksektir. Tek dezavantajı tendonda bir nodül varsa kapalı yöntemle nodülün alınamamasıdır (ama pulley yeteri kadar serbestleştirilmişse, tendonda nodül de olsa, parmaktaki takılma giderilir).
Ameliyatsız, kesmeden tetik parmak tedavisi... |
Sıklıkla el bileğinin sırt kısmında gelişen ve ciltten kabarık sert şişlik olarak görülen kistik bir oluşumdur. İçinde hyaluronik asitten zengin yapışkan, berrak görünümlü bir sıvı bulunur. En sık görüldükleri hasta grubu 30 lu yaşlardaki bayanlardır. Genellikle ağrı yapmaz, fakat o bölgeden geçen bir siniri sıkıştırıyorsa ağrıya yolaçabilir. El bileğinin iç kısmında oluşmuşsa bilekten geçen damarlara baskı yapabilir. El bileği ekleminden, tendonlardan yada bilek kemiklerinden kaynaklanabilir. İlk yapılabilecek tedavi şekli iğne ile içindeki sıvının alınması ve kistin kapanması için sıkıca sarılmasıdır. Bu tedavi ile nüks sıktır. Ameliyat ile kist alınabilir, bu durumda dahi nüksetme ihtimali sıfır değildir. Lokal anestezi ile ama ameliyathane şartlarında yapılan ufak bir cerrahi girişim ile kist alınır.
De quervain tendiniti, başparmak sırt bölgesinden geçen iki tendonun kılıfının tahriş sonucu şişmesi ve hassasiyet artışı ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Başparmak ile kavrama hareketi (pinch hareketi) sık yapıldığında oluşabilir. Kişi başparmağı sırt kısmında ağrı duyar, hatta burası şişebilir. Finkelstein adlı cerrah tarafından basit bir test, tanının konmasına yardımcı olur. Kişi paşparmağını avuçiçine getirir, diğer dört parmağını, başparmağının üzerine kapar ve el bileğini serçe parmağı tarafına büker. Bu sırada şiddetli ağrı oluyorsa bu, De quervain tendiniti lehine bir bulgudur. Eli istirahat pozisyonunda atele almak, kullanmamak, kortizol enjeksiyonu rahatsızlığı giderebilir. Nüks durumlarında ameliyat ile bu tendon kılıfı açılıp cerrahi olarak temizlenir ve rahatlatılır, yada tenosinovyal kılıf olduğu gibi çıkarılır.
Filkenstein testinin yapılışı: |
De quervain tendiniti ameliyatı: |
De Qqervain tendinitinde rahatsızlanan tendon ve üzerindeki kılıfı görebilirsiniz:
Altta soldaki resimde başparmağın istirahate alındığı özel splint görülüyor..
Ameliyatınızla ilgili herhangi bir sorununuz olduğu taktirde ilk olarak kendi doktorunuza başvurunuz. Estetik ameliyat olmuş ve ameliyat sonucunda pürüzler olan hastaların en sık yaptıkları hata, kendi doktorlarına kontrole gitmemeleri; başka bir doktora başvurmaları ve sabırsız olmalarıdır.
Her ameliyatın kendine göre bazı riskleri vardır ve ameliyat sonunda bazı istenmeyen sonuçlar, pürüzler oluşabilir. Genellikle bu pürüzler, ufak revizyonlarla düzeltilebilecek sorunlardır. Unutmayın ki estetik cerrahide, canlı dokulara şekil verilmektedir ve ameliyatın sonucu genellikle tüm şişlikler inip, dikişler iyileşmeden görülemez. Bu iyileşme süreci, yerine göre 1-2 ay ile 1 yıl arasında bir zaman alır. Bu yüzden ameliyatınız sonunda pürüz kaldıysa öncelikle ameliyatınızı yapan kendi doktorunuza başvurun ve sabırlı olun.
Revizyon ameliyatlarını yapmak için o bölgede iyileşmenin tamamlanmasını beklemek gerekir. Bu yüzden sabırlı olun. Mutlaka kendi doktorunuza kontrole gidin ve iletişiminizi kesmeyin.
Ameliyattan önce ameliyatınız hakkında bilgilenin; ameliyat günü cesaretli olun; ameliyattan sonra sabırlı olun..