KUZEY KUTUP NOKTASI EKSPEDİSYONU 23 Temmuz - 6 Ağustos 2011
Öncelikle şunu belirteyim: bu bir dinlenme turu değil.. Gezinin ilk gününden itibaren oldukça yoğun bir programınız oluyor ve dinlenmeye pek vaktiniz olmuyor. Dinlenmeye niyetiniz varsa ve soğuktan hoşlanmıyorsanız bu turla hiç ilgilenmeyin.. Eğer soğuğu seviyorsanız, içecekleri buzsuz içemiyorsanız ve kutuba, buzullara ilginiz varsa tam yerine geldiniz, o zaman ne yapın edin bu geziye katılın derim..
Bu tur sadece temmuz-ağustos aylarında yapılıyor ve her sene bu aylarda, her biri 15 gün süren 3 yada 4 tur yapılıyor. Her bir turda 130 civarında yolcu, kuzey kutbuna ulaştırılıyor. 2012 de 4 tur yapılacağı bildirildi ve bunların ilk başvuruları ekim-kasım gibi yapılıyor.
Bu tur diğer bir çok tura göre oldukça pahalıya patlıyor. Hatta, güney kutbuna yapılan turlar bile bu turun yanında son derece ucuz. Bu yüzden ülkemizden de daha önce bu tura kimse katılmamış. Seyahat acentasına bu turla ilgili başvuran turistler hep 'bu kadar paraya değmez' diyorlarmış. Bu turun pahalı olmasının en büyük sebebi sizi tam kutup noktasına garantili bir şekilde ulaştırabilmek için dünyanın en güçlü gemilerinden birinin rus hükümetinden kiralanmış olmasıdır. Binilen gemi, şu anda dünyadaki en güçlü buzkıran gemisi olan, iki nükleer reaktöre sahip, '50 years of victory' gemisidir. Dünyada buz denizini geçip tam kuzey kutbuna varmayı ve tam zamanında geri dönmeyi sadece bu gemi garanti etmektedir. Ayrıca bu gemi ile birlikte mürettebatı, üzerindeki helikopter, helikopter mürettebatı ve koruma askerleri de rus hükümetinden kiralanmakta. Ayrıca dünyada başka hiç bir turla varamayacağınız bir yere varıyorsunuz; tam kuzey kutup noktasına. Günümüze kadar bu noktaya sadece 86 gemi seferi ile ulaşılmış. 86. sefer de benim katılmış olduğum ve 23 temmuzda murmansktan başlayıp, 28 temmuz 2011 günü kutup noktasına ulaşan turdur. Firma, geçen 11 yıl içinde onlarca seferde 4bin civarında yolcuyu kuzey kutbuna ulaştırmış. Yani gidilen yer öyle herkesin gidebileceği bir yer değil. Ayrıca buraya varan sayılı insandan biri oluyorsunuz ve size bunun sertifikası veriliyor.
Gelelim 'bu paraya değmez' meselesine. Tamam, bu tur orta sınıf bir otomobil fiyatına çıkıyor. Ama kimin otomobili yok ki? Sonuçta bence bu tur herkesin ödeyebileceği bir ücrete yapılıyor, bütün mesele 'değer mi, değmez mi?' meselesi.. Dediğim gibi, eğer soğuğu seviyorsanız, içecekleri buzsuz içemiyorsanız, kutup noktasında kamaramın camını açıp öyle -serin serin- uyumak istiyorum diyorsanız kesinlikle değer. Ben gittim geldim, ödediğim ücrete hiç acımadım. Her kuruşuna değerdi bence. Bu sene değil ama 2013 ocağında da güney kutbuna gideceğim. Sanırım o tur için de en geç mayıs, haziran 2012 de başvurmak gerekiyor.
Tur boyunca bir hükümet gemisinde olduğunuzu unutuyorsunuz. Tur ekibi müthiş. Zaten gemide resepsiyon katında ekibin kilit elemanlarının cv leri duvarda asılı oluyor, giderseniz bu cv leri okumanızı tavsiye ederim. Ekip elemanlarının her birinin cv si, bir diğerinden müthiş. Biri 130 ülke gezmiş, biri 6 dili ana dili gibi biliyor, biri 6 kıtada bilimsel ve turistik ekspedisyonlara katılmış, liderlik yapmış, biri yıllarca orta afrikada gorillerin izlendiği bilimsel çalışmalara katılmış. Cv leri okudukça ağzımız açık kaldı. Gemide mutlaka kuzey kutbu ile ilgili bilimsel konularda uzmanlar bulunuyor. Örneğin bizim turda ornitolog (kuş bilimi uzmanı), jeolog, buzul uzmanı, profesyonel fotoğrafçılar, deniz biyoloğu vardı ve bunlar her gün bilgilendirici seminerler verdiler. Seminer konuları arktik bölgenin jeolojisi, milyonlarca yıl içindeki değişimleri, arktik bölge kuşları ve diğer canlıları, yıl içindeki buzullardaki değişimler, iyi fotoğraf çekmenin püf noktaları, rusça dersleri gibi konulardı..
Tur boyunca şansınız yaver giderse doğal ortamında hiç bir zaman göremeyeceğiniz canlıları görme şansınız var. Örneğin biz onlarca balina (sonar bilgilerine göre sayıları yüz civarındaymış), 6 tane beluga balinası (bu beyaz balinaların altısını birarada görmek gerçek bir şansdı), 7 kutup ayısı gördük. Şanssızlıklar olmadı değil, örneğin kutup ayıları gemiye yaklaşmak yerine hep uzaklaştılar. Aslında bu hayvanlar oldukça meraklı yaratıklarmış ve genellikle gemiye yaklaşırlarmış. Kutup noktasına 1 günlük yol varken bir ara denizde bir pet şişe gördüm, bu cidden çok üzücüydü. Diğer yandan balinaları gördüğümüz gün öyle bir balina sürüsünün ortasına düştük ki, bu kadar balinayı belgesellerde bile görmemiştik. Geminin sağı solu, önü, heryerde balinalar vardı. Bu çok sevindiriciydi. Bir gün de yine 6 beluga balinasını bir arada gördük. Nesli tükenen bu hayvanları bu kadar çok sayıda görmek müthişti....
Şanssızlık demişken bu turda ilk gün bir brifing veriliyor ve hemen şu konu belirtiliyor: Hava koşulları elverdiğince programa bağlı kalacağız. Yani gidilmesi planlanan heryere gitmek garanti değil. Adalara yapılan gezilerde ulaşım için helikopter kullanılıyor ve eğer hava kapalı ise, sis yoğunsa helikopter havalanamıyor. Örneğin gezinin son 2 gününde bizim başımıza geldi bu. Yoğun sis yüzünden gezilmesi planlanan son 3 adaya gidemedik. Malesef yaz aylarıdır, hava mutlaka açık olur diye düşünmeyin. Biz tam kutup noktasına vardığımızda 1 saat içinde açık olan hava kapadı, sis bastı, kar yağdı ve hava tekrar açtı. Kutup bölgesinde hava inanılmaz hızlı değişiyor ve nasıl olacağını kestirmek mümkün değil. Bazen de -bizim gezinin son gününde olduğu gibi- sis bir bastırıyor, kalkmak bilmiyor.
Tur boyunca yemekler ve içecekler müthişti. Mutfak ekibi kesinlikle dört dörtlük..
Tam kutup noktasındaki faaliyetler, arktik sularda yüzme, çekilen resimler, denize atılan zaman kapsülü, geminin makina dairesinin gezilmesi, poseidon seremonisi... Bir çok aktivite sizi bekliyor.. Bunlarla ilgili resim ve videoları gezi günlüğünde ilgili sayfalarda görebilirsiniz..
Gemide eğitim seminerleri ve geziler dışında havuza girebilirsiniz, spor salonunda basketbol-voleybol oynayabilirsiniz. Kütüphanede kutuplarla ilgili kitapları okuyabilir, yada barda vakit geçirebilirsiniz. Barın manzarası çok iyidir. Hemen kaptan köşkünün 2 kat altında olduğundan manzara, kaptan köşkünün manzarası ile aynıdır..
Bu tura katılmayı düşünenlerin ekim-kasım gibi başvurması gerekiyor. İlk başvuruda ücretin bir kısmı ödeniyor, kalanı mart-nisan gibi ödeniyor. Ama benim tavsiyem, tura katılmayı düşünüyorsanız öncelikle bana bir danışın. Beni dinleyin ve bu tura kesin katılmak istiyorsanız öncelikle bana danışın, buraya yazamayacağım bazı önerilerim olacak size.
Hayatımda içtiğim en soğuk içecekleri bu turda içtim.. Bir kere sofradaki herşey buzlu. Su istiyorsunuz buzlu geliyor.. Kutu kola istiyorsunuz, kolanın kutusu o kadar soğuk geliyor ki elinize yapışıyor.. Tam soğuğu sevenlere göre..
Turda hiç mi kötü, sevmediğimiz bir şey olmadı? İlk ada gezimiz çok kısa sürdü ama sonraki ada gezilerinde bol bol vakit tanıyıp bunu telafi ettiler. Bir de yolcular arasında Türk düşmanı bir Alman yolcu vardı. Benim Türk olduğumu öğrenince sık sık iğneleyici laflar etmeye başladı. Adamı sokakta görseniz 100 metre öteden 'nazi bu' dersiniz. Turun 2.-3. günü herkes bu adamın ne mal olduğunu anladı ve inanılmaz bir şekilde dışladılar bu adamı. Turda daha başka bir çok Alman vardı ve hiç biri tur boyunca bu adamla görüşmedi. Hatta, ben şahidim; bu nazi arkadaş yemek masasında tek başına otururken diğer Alman yolcular yemek salonuna geldiler ve onun masasına oturmadılar, başka bir masanın boşalmasını beklediler yemek yemek için. Bunu gördüm, vayy anasını dedim; elemana feci posta koyuyorlar!! Bu nazi kılıklı herif bir gün yan masada Tayvanlı yolcularla yemek yiyordu. Tayvanlılar da çok cana yakın insanlar, sohbeti çok seviyorlar. Bu naziye 'Hiç konuşmuyorsunuz, gelin size Tayca öğretelim' dediler. Nazinin cevabı tam ondan beklenecek tarzdaydı; adam 'I am not talking to you, because you are talking rubbish' dedi.. Tayvanlılar yine de bozuntuya vermediler, bir daha da bu adama bulaşmadılar..
Turda beni çok şaşırtan bir konu da diğer yolcular arasındaki prestijimdi. İlk gün yapılan toplantıda yoklama yapıldı ve her yolcu tek tek anons edildi. Bu yoklamanın videosunu gezi günlüklerinde 24 temmuz günü saufasında görebilirsiniz. Tur lideri Jan 'Turkey, Mr. İdil' diye anons edince diğer yolculardan 'Woow Turkey!' şeklinde sesler yükseldi. Daha sonra da tur boyunca neredeyse her bir yolcu, orda burada beni durdurup 'Türkiyeden gelen yolcu sizsiniz galiba' diye sohbet etti.. Meğer Türk olmak, İstanbul'da yaşamak ne prestijliymiş! Turda konuştuğum herkes -istisnasız ve tur elemanları dahil- daha önce Türkiyeye gelmiş; büyük çoğunluğu İstanbulu görmüş. İstanbulun diğer yolcuların gözlerindeki algısı resmen New york, Tokyo gibi. Hepsi hayran olmuş ülkemize. Bir kaçı da ileride motorsikletle uzuun bir yolculuk planladıklarını; grup olarak tayvandan yola çıkıp Pakistan, Türkiye üzerinden Avrupaya geçeceklerini söylediler. Beni çok şaşırtan sorular da soruldu. Örneğin şu an Hawaii'de yaşayan Çin asıllı Amerikalı, emekli bir çift (her ikisi de anestezi uzmanı doktor) bana Erdoğan hükümetini nasıl bulduğumu, AKP nin icraatlarını sordular. Acaip şaşırdım. Ben şu an Çin'de yada Tayvan'da kim iktidarda bilmiyorum ama onlar Türkiyeyi biliyordu.. Sonuçta anladım ki diğer yolcuların gözünde 'Türk' dedin mi prestijimiz bayaa yüksek ve diğer bir çok ülke arasında dünya sahnesinde daha fazla ön plandayız...
Sonuçta ben bir hayalimi gerçekleştirdim. Zaten soğuğu çok severim. Tam kutup noktasına gittim, buza ayak bastım, buz üstünde mangal yaptım ve döndüm. Ölmeden önce yapmak istediğim, eskiden benim için hayalden öte bir şey olmayan bir gezi idi, ciddi ciddi gerçekleştirdim.. Hayaliniz ne olursa olsun geciktirmeyin, gerçekleştirin..