estetik cerrahi Bu sayfanın son güncellenme tarihi:
   
 

duyuru
Bookmark and Share


duyuru2

duyuru3

duyuru4

        TARİH BOYUNCA PLASTİK CERRAHİ

Plastik cerrahinin tarihi 4000 yıl öncesine kadar uzanır. Estetik konusunda bulunan en eski dökümanlar eski mısır devrinden kalmadır. Bunlar arasında, 1862 yılında bulunan "Ebers papirüsü", bilinen en eski tıbbi belgedir. Ebers papirüsünde timsah ısırığından böcek sokmalarına, kalp rahatsızlıklarından kelliğe kadar pek çok soruna karşı önerilen 800’den fazla reçetenin yanısıra 700 ilacın da adı geçer. Kleopatra'nın da saç dökülmesine karşı bu papirüsde sözü geçen karışımları kullandığı söylenmektedir. Ayrıca papirüslerden öğrenildiğine göre eski mısırda zina yapanların burunları kesiliyor idi. Mısırlıların burun amputasyonlarını düzeltmek için bazı cerrahi yöntemler denedikleri de bu papirüslerden öğrenilmişdir.

M.Ö. 1600 yıllarında yazılmış bir diğer ünlü papirüsde "Edwin Smith Papyrus" üdür. Bu papirüsde, yüz travmalarının, çene ve burun kırıklarının tedavileri tarif edilmişdir. Daha çok dokuların onarımına yönelik olan ve plastik cerrahinin büyük bir bölümünü oluşturan rekonstrüktif cerrahi konusundaki diğer belgeler ise M.ö. 800-2000 yıllarında hisdistan'da yazılmış olan sanskritçe yazıtlardır. Hindistanda da burun onarımı, dudak onarımı, pediküllü flepler ve serbest greftler konusunda cerrahi yöntemler denenmişdir. Bu devirlerde doğu tıbbi plastik cerrahi açısından hep batı dünyasından önde olmuştur.

Batı dünyası, dikkate değer cerrahi gelişmelerden birini italyan anatomist ve cerrah Gaspare Tagliacozzi'ye borçludur. Tagliacozzi 1597'de kol dokusunu kullanarak burun onarımını başardığı ameliyat yöntemini yayınlamıştır. Bu yöntem, bugün dahi geçerliliğini korumaktadır. Tagliacozzi'nin ölümü ile plastik cerrahi, batı dünyasında bir duraklama dönemine girmiştir.

Günümüz plastik cerrahisi, ünlü bilim adamı ve sanatçı Leonardo da Vinci'ye de çok şey borçludur. Leonardo da Vinci, yaşadığı 15. yüzyılda insanın oranlarını tarif etmiş, yüzyıllar ötesinden bugünki estetik anlayışımıza katkıda bulunmuştur. Da Vinci, tüm resim ve heykellerinde güzeli ve estetiği aramış, uzunca bir dönem sadece güzel formlar üzerine çalıştıktan sonra çirkini bilmeden güzeli bilemiyeceğimizi farkedip çirkin insan figürleri üzerinde de çalışmıştır. Böylece bir dönem sıkça büyük burunlu, yüz hatları oransız insan figürleri üzerinde çalışmıştır. Leonardo da Vinci'nin estetik arayışında nerelere vardığının en güzel kanıtı dünyanın en ünlü tablosu olan Mona Lisa'dır. Bu tablodaki büyüleyici gizem bugün dahi çözülememiştir.

Plastik cerrahi kelimesinin, eski yunanca bir kelime olan Plastikos'dan geldiği düşünülmektedir. Plastikos, şekil vermek, yoğurmak anlamına gelmektedir. Yine de bugünki anlamda plastik cerrahi kelimesini ilk kullanan 1818 yılında "Rhinoplastik" adlı eserinde bu kelimeyi kullanan Von Graefe'dir.

1794'de bir dergide okuduğu yazı üzerine burun onarımları konusunda merakı artan Joseph Carpue 20 yıl araştırdıktan sonra 1814'de ilk burun onarımını öğrendiği bilgiler ışığında gerçekleştirdi. Joseph Carpue'nin geliştirdiği estetik rinoplasti yöntemleri bugünki estetik burun ameliyatlarının temelini oluşturdu.

Plastik cerrahinin gelişimi yüzlerce yıl alsa da, esas atılım ve bir çok yeni ameliyat yönteminin bulunması son yüzyıl içinde olmuştur. Birinci ve ikinci dünya savaşları sırasında askerlerde oluşan büyük yaralanmalar sonucu dokuların onarımı için yeni ameliyat yöntemlerinin geliştirilmesi gerekmiş, bu sayede plastik cerrahide oldukça büyük atılımlar yapılmıştır. Yaralanan askerlerde burun, kulak, gözkapağı gibi dokuların kayıplarının onarılması gerekmiş, bu onarım yöntemleri rekonstrüktif cerrahinin temelini oluşturmuştur. Daha sonra bu vakalarda görünüşün eski haline getirilmesine çalışılmış, yanıklı alanlara, onarılmış olan burun, kulak, yüz dokuları gibi dokulara normal bir görüntü kazandırılmasına çalışılmış, bu ameliyat yöntemleri de estetik cerrahinin temelini oluşturmuştur. Bugün uygulanan modern ameliyat tekniklerinin geliştirilmesinde birinci ve ikinci dünya savaşlarının büyük katkısı olmuştur.

Estetik cerrahi en büyük gelişimini son yüzyılda gerçekleştirmesinin yanında yıllar içinde değişen güzellik anlayışına da ayak uydurmak zorunda kalmıştır. 1960'lı yıllarda aşırı derecede zayıf olmak popülerdi. Bugünün estetik standartlarına göre çok zayıf olan mankenler top model sayılmaktaydı (son yıllarda sıfır bedenin -32 beden- tekrar popüler olmasına şahit oluyoruz). Daha sonraki yıllarda estetik anlayışı çok değişmiştir. Örneğin 1980'lerde kalın kaşlı bayanlar popüler iken bugün bayanlar kaşlarını aldırarak şekil vermekteler. Kalın kaşlı olan ve seksenli yılların estetik anlayışını yansıtan ünlülere en iyi örnek Brook Shields'dır. Estetik ve güzellik kavramı yıllar içinde değişikliğe uğradığı gibi toplumdan toplumada değişir. Örneğin, bazı afrikalı kabilelerde dudaklara geniş tahta daireler geçirmek, boyunlarına çok sayıda halka takmak ve kulak memelerine ağır takılar takmak makbuldür. Eskiden Çin'de de bayanlar arasında küçük ayaklı olmak makbuldü. Bayanlar bu uğurda ayaklarını daha küçük yaşlarda sıkı sıkı bağlıyorlardı ve ayaklarında anatomik ve ortopedik bozuluklar gelişmesi pahasına küçük ayaklara sahip oluyorlardı. Bugün yasaklanmış olan bu geleneği halen sürdüren çinliler vardır.

Günümüzde neyin estetik olarak kabul edildiği halen tıbbi platformda tartışılmaktadır. Plastik cerrahi dergilerinde yayınlanan makalelerde kaşın şeklinin ne olması gerektiği, ideal bir burun formunun nasıl olması gerektiği tartışılmaktadır. Günümüzde estetik açısından makbul kabul edilen orantı ve ölçümler hakkında bir fikir edinmek için Estetik analiz bölümüne bakınız...



estetik cerrahiZiyaretçilerim hangi ülkelerden (son 24 saat):

ip-location

 
 


,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸ Bu site, en iyi şekilde, en az 1280 X 800 çözünürlük, İnternet Explorer son sürüm ile ve hızlı bir internet bağlantısı ile görüntülenir,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸