|
KUZEY KUTUP NOKTASI EKSPEDİSYONU 28 Temmuz 2011
Büyük gün, bugündü!! Kuzey kutbuna ulaştık!!. Bugünün programı aslında oldukça yoğundu ama bir çoğu katınılması zorunlu olmayan aktiviteler olduğundan çoğuna katılmadım. Hele dünkü Rusça dersinden sonra bugünkü Rusça dersini direkt es geçiyorum. Bu nasıl bir dildir ya? Her kelimenin kendine has bir okunuşu var, yazılanla okunanın alakası yok. Bunun bir sistematiği de yok sanırım. Her kelimenin okunuşunu öğrenmelisin ki, bu da oldukça zor. Kelimeyi doğru telaffuz etmek için dilinin 8 haline gelip düğüm olması gerekiyor. Sonuçta bir iki kelime dışında rusça öğrenmekten vazgeçtim.. Bol bol güverteye çıktım, taktım kulaklıklarımı, ipod umdan bol bol The Bosshoss ve Alice cooper dinleyerek geminin buz tabakalarını kırarak ilerleyişini seyrettim.. Bugün bir sürü eğitim toplantısı, tai-chi saati, sabah jimnastiği falan vardı, hepsini es geçtim.. Bugünün 2 önemli olayı vardı. Birincisi makina dairesini ve nükleer reaktörü gezdik. Akşam saatlerinde de tam kutup noktasına ulaşıldı. Akşam saatleri dediğime bakmayın; tam kutup noktasına vardığımızda saat geceyarısına 10 vardı; ama hava hiç kararmadığından insana sadece akşammış gibi geliyor.. Makina dairesinde konuşmak mümkün değil.. İnanılmaz bir gürültü ve boğucu bir hava var. Bu bölümün büyük bir kısmı, su seviyesinin altında.. Nükleer reaktörle ilgili 2 odada resim çekmemize izin verilmedi. Bunlar gizli nükleer teknolojiler olduğu için fotoğraf çekimi yasakmış. Yine de girin youtube'e, bu turun tanıtım videosunu aratın, orada görülüyor nükleer reaktörün kontrol odası. Sitenin bu gezi ile ilgili ilk sayfasında da görebilirsiniz bu videoyu. Nükleer reaktörün kontrol odasında ilginç birşey şuydu; duvarda bir sürü derece var, yuvarlak ve saate benziyorlar.. Bir tanesinin içine bir sincap resmi konmuş, derece yada seviye gösteren bir kol (saatin akrebi, yelkovanı gibi) yok.. Sorduk, bu niye böyle diye.. O göstergeyi artık kullanmıyoruz, biz de sincap resmi koyduk yerine dediler. Söylenenlere göre gemi kullanıma girdikten yıllar sonra ancak bitirilebilmiş. Yani kullanımdayken yıllar boyu, bir yandan da sürekli yapım halindeymiş. Daha sonra nükleer reaktörü gezdik ve nükleer rodları kurşun camın ardından gözlerimizle gördük. Orada ne kadar ışın aldık, aldık mı, almadık mı bilmiyorum; ama acaip bir koku vardı. Bu kokuyu tarif etmek çok zor. Reaktörün kapısında başlıyor, içeri girdiğinizde belirgin bir biçimde keskinleşiyor. Sadece metalik ve toksik bir koku diye tarif edebilirim. Bu arada nükleer reaktör tam geminin ortasında bulunuyor. NASA nın bazı uzay gemisi tasarımlarını görmüştüm nette; bu gibi tehlikeli olabilecek yakıt deposu yada motor kısımlarını tasarlanan geminin en arkasına yada araya uzuunca çelikten bir konstrüksiyon yerleştirip insanların olduğu bölgeden uzağa yerleştirmişler. Ruslar ise reaktörü tam geminin ortasına koymuşlar.. Vardır bir sebebi diyorum artık. Reaktörde bir sorun çıkmasın diye dua etmekten başka birşey yapamayız. Bu arada nükleer reaktör diyorum ama aslında gemide içiçe 2 (iki!) ayrı nükleer reaktör var; biri geminin ihtiyacı olan elektriği üretip, deniz suyundan temiz su elde edilmesini sağlarken diğeri sadece geminin itici gücünü üretiyor.. Bu gemilerin kullanım ömrü 25 sene imiş. Her 5 senede bir nükleer yakıtın (Uranium 235 ve 238) yenilenmesi gerekiyormuş. Buyurun, resim çekmemize izin verilmeyen nükleer reaktörün içi.. Bu resmi internette buldum. Normalde buraya girilmiyor, burası radyoaktif rodların bulunduğu bölge. Bu resim sanırım gemi henüz inşaa aşamasındayken çekilmiş. Biz gemiyi gezerken girdiğimiz ufacık bir odadan, 40X20 santim bir pencerden gördük buranın içini. Geminin makina dairesi ile ilgili çok daha ayrıntılı bilgiyi (çok kaliteli resimler ve videolar eşliğinde) burada bulabilirsiniz.. Nükleer reaktörlerle ilgili brifingten sonra aramızdan biri, baş mühendise şu aptalca soruyu sordu: 'Başımıza gelebilecek en kötü şey ne olabilir?' Başmühendis güzel bir cevap verdi: 'Başımıza gökten asteroid düşebilir. Her zaman en iyisini ümit edelim, iyimser olalım.' Adam kendini savundu: 'Ben de hep iyisini ümit ederim ama en kötüsüne hazırlıklı olmayı isterim..' Yaw, güzel arkadaşım, neye hazırlıklı olacaksın. Kamaranın altındaki katta 2 adet (bir değil, tam iki tane!) nükleer reaktör var. En kötü ne olabilir tahmin edemiyor musun? Nükleer bir patlama olsa ne yapacaksın, sandalla, kürekle gemiden uzaklaşmaya mı çalışacaksın.. Üstelik bir patlama falan olursa tüm gemi anında toz olsun diye reaktörler, tam geminin ortasına konmuş! Allah allaahh.. Gerçekten enteresan insanlar var.. Örneğin reaktöre yaptığımız bu geziden sonra artık biliyorum ki, kamaramın alt katında, bi 20-25 metre daha geminin kıç kısmına yakın, berbat kokan 2 adet nükleer reaktör kaynıyor. Bu andan sonra ya bu gezi bana zehir olur yada en iyisini ummaktan başka bir şey yapamazsın. Diğer yandan gemi, buzu bu nükleer reaktörlerinden aldığı güçle kırıyor, başka türlü kuzey kutup noktasına varmamız mümkün olmazdı.. Diğer bir yol da kışın buz üzerinden kızak ve köpeklerle gitmek tabii.. Gemideki konforu aramayacaksın o durumda :-) Aslına bakarsanız yolcuların hepsi önceden biliyordu geminin bir nükleer reaktörlü gemi olduğunu; ama yine de reaktörü gözlerinizle görmek başka birşey. Hele reaktör odasındaki kokuyu da aldığınızda olayın ciddiyetini anlıyorsunuz. Makina dairesi ve reaktörlerle ilgili brifingin tam kutup noktasına ulaşırken verilmesi de ilginç.. Bu noktada artık gemiden inmek isteseniz de inemezsiniz; medeniyetten bayaa bir uzaktayız çünkü... Öğlen yemeği.. Akşam öncelikle Jan'ın (ekspedisyon lideri) seminerine gitmemiz önerildi; çünkü tam kutup noktasına varmamızla ilgili çok önemli bir brifing verecekti. Gerçekten çok yararlı bir brifing oldu. Bazı enteresan şeyler de öğrendik. Örneğin 2 sene önce kutup noktasına vardıklarında yalnız olmadıklarını görmüşler. Tam kutup noktasında bir Amerikan nükleer denizaltısı buzu kırarak yüzeye çıkmış, bekliyormuş. Eğitim amaçlı bir seferdeymişler. Her turda böyle enteresan karşılaşmalar olabileceği söyleniyor. Bu akşamki yemekte herkes, her zamankinden daha çok heyecanlıydı.. Yemekten sonra 4-5 saat içinde kutup noktasına varmamız bekleniyordu.. Yemekten sonra güverteye çıkıp dışarısını seyrettim.. Tam kutup noktasına çok çok yakınız... Akşama doğru yapılan anonslar eşliğinde nihayet tam kuzey kutbu noktasına vardık. GPS ler tam 90 kuzey enlemini gösterdiğinde herkez geminin burnunda toplandı ve bir hatıra resmi çekildi; şampanyalar patlatıldı. Yarın ki buz üzerinde barbekü partisi için geminin uygun bir yere çekileceği, geceyi (gece ama aslında gündüz gibi oluyor dışarısı) gemide geçireceğimiz ve sabah kahvaltıdan sonra buza inileceği söylendi. Böyle her gün şampanya patlatıp mangal partisi yaparsak sanırım buna iyice alışacağım ve her gün isteyeceğim.. Tehlikeli bişii.. Hemen birkaç enteresan açıklamada bulunayım. Tam kutup noktasına vardığımızda saat 23:51 idi; yani neredeyse gece yarısı, ama resim ve videolara bakarsanız öğlen saatleri sanabilirsiniz, hava o kadar güneşliydi. Bir de tam kutup noktasında buranın havasının ne kadar çabuk değişebildiğine tanık olduk. Topu topu bir saat içinde hava güneşliydi, kapadı, kar yağdı (videoda görebilirsiniz), sis bastı ve tekrar güneş çıktı.. 'Ladies and gentlemen, one mile to go..' (uzaktan gelen davul sesi gibi sesler duyacaksınız, bu sesler geminin buz tabakasını kırma sesi işte..) 'Ladies and gentlemen, welcome to the north pole!' (videonun 5:10 dakikasında tam olarak kuzey kutbu noktasına varıyoruz..) Bu gece çok özel bir gece hepimiz için. Gerçek anlamda tam kuzey kutup noktasında bir gece geçirmiş olacağız. Hiç karanlık bastırmadan, temmuzun 28'inde dereceler 0 dereceyi gösterirken gerçekten çok özel bir gece olacak bizim için.. Saat geceyarısı!! Hava günlük güneşlik!! Aylardan temmuz, sıcaklık 0 derece, denizsuyu sıcaklığı -2 derece!! Şu aşağıda gördüğünüz manzara, 28 temmuz gecesi saat tam 24:00 de GPS lere göre tam kutup noktası oluyor. Gördüğünüz gibi neredeyse hiç sağlam buz yok. Bu noktada gemiyi demirleyip buz üzerine inemedik, çünkü üzerinde yürünebilecek tek parça ve sağlam bir buz kütlesi yoktu! Bilimadamları bir kaç yıl içinde yaz aylarında kuzey kutbunda buz kalmayabileceğini söylüyor. Bence en fazla 2-3 senesi var. Tahminim 2-3 yıl içinde bu katıldığım gezi, temmuz-ağustos yerine nisan-mayısda yapılmaya başlanır. Buz denizi kışın bile buz tutmamaya başladığında ise emin olun bunu tüm dünya hissedecektir, çünkü burası Avrupanın batısında kalan denizlerdeki akıntıların oluşma sebeplerinden biri. Sadece yaz aylarında bile buz kalmamasının özellikle avrupanın batısı olmak üzere tüm dünya iklimini etkileyeceğini düşünüyorum. Not: dün sabah denizi seyrederken denizde bir pet şişe görmüştüm. Gemi hızla yolaldığından resmini çekemedim; ama cidden üzüldüm. El değmemiş arktik sularda pet şişe!!.. Sen git, kutup noktasına vardığınız yerde güvertede bayrakla resim çektir... Ama bayrağı ters tut!! Resmin solundaki bayanın (Elya'nın) parkasındaki yazılara bakarsanız ters olduğunu göreceksiniz.. Çaktırmayın, bayrağı ters tutmuşum ama resmi sağ-sol çevirip hallettim durumu ;-) Her akşam biz yemekteyken odalarımız temizleniyor, kapımıza ertesi günün programı konuyor ve yatağın üzerine de bir çikolata konuyordu. Kutup noktasına vardığımız gün için özel bir çikolata hazırlanmış. Böyle ufak ayrıntılar gezinin keyfini katlıyordu..
Ziyaretçilerim hangi ülkelerden (son 24 saat):
|
|||||||||||||
|
||||||||||||||
,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸ Bu site, en iyi şekilde, en az 1280 X 800 çözünürlük, İnternet Explorer son sürüm ile ve hızlı bir internet bağlantısı ile görüntülenir,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸
|
||||||||||||||