PLASTİK CERRAHİ DÜNYASINDA 2009 A DAİR BEKLENTİLERİM (23.12.2008)
Herkes (özellikle ekonomistler), 2009 a dair beklentilerini sıralıyorlar; ve bu beklentiler genellikle kötü. Ben de, yılbaşı yaklaşırken 2009 a dair plastik cerrahi dünyasında beklediğim gelişmeleri sıralamak istedim (bunu her sene sonunda yapıyorum, artık geleneksel oldu). Benim beklentilerim genel olarak ekonomistlerinkinden daha iyi... Sırayla bahsedelim:
Estetik ameliyatların ve ameliyatsız estetik uygulamaların geçen senelerdeki gibi artması bekleniyor / ekonomik kriz yüzünden ameliyatlarda düşüş bekleniyor (bu iki görüş de uzmanlarca yaygın olarak belirtiliyor; bana sorarsanız estetik turizmi artacak ve bunun sonucunda da gelişmiş ülkelerde estetik ameliyatlar azalırken, gelişmekte olan ülkelerde artacak; yabancılar ülkemize estetik ameliyat olmak için daha çok gelecek, buna karşılık halkımızdan estetik ameliyat için başvuran hasta sayısı azalacak).
Dolgu maddesi uygulamaları ve botox enjeksiyonları gibi ameliyatsız ve ameliyatlara göre daha ucuz uygulamaların bu sene sıçrama yapacak şekilde artması bekleniyor. Ekonomik krizin bunda etken olacağı söyleniyor.
Obezitenin ne derece tehlikeli bir hastalık olduğunun toplumca daha iyi anlaşıldığı ve bu yüzden zayıflama ameliyatlarının daha fazla yapıldığı belirtiliyor. Bunun sonucu olarak önümüzdeki sene kol germe, karın germe gibi aşırı kilo verilmesine bağlı oluşan sarkmalara yönelik estetik ameliyatların artacağı düşünülüyor.
Reloxin in (bir botulinum toksin ürünü olan fransız üretimi Dysport un Amerikadaki adı) estetik kullanımlarda FDA onayı alması bekleniyor..
İnsanların ucuz estetik uygulamalara ve estetik ameliyatları ucuz yapan ülkelere rağbet etmesi; bunun sonucunda da bir çok mağdur hasta ortaya çıkması bekleniyor. Çünkü nerede ucuza rağbet varsa orada sahtekarlar da vardır..
Bölgesel zayıflama için liposuction a alternatif ameliyatsız teknikler klinik olarak denenmeye devam edecek.
Estetik hastaları içinde erkeklerin oranı artmaya devam edecek..
Yeni lazer türleri (ablatif fraxel lazerlerin yeni türleri mesela), yeni estetik-güzellik cihazları üretilecek.. İki sene önce Thermage, geçen sene Fraxel, flash cihazlardı; 2009 da yeni markalar ve yeni cihazlarla karşılaşacağız. Ekonomik krizin insanları bu gibi uygulamalara yöneltmesiyle bu tarz cihazlar (iyisiyle, işe yaramayanıyla) artacak.
Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yapılan sağlık turizmi artacak. Estetik cerrahi açısından Malezya, Hindistan ve Türkiye şanslı görünüyor..
Estetik cerrahi hastaları içinde psikolojik sorunları sebebiyle estetik ameliyat olmak isteyen hasta oranı artacak, gerçekten fiziksel sorunları sebebiyle doktora başvuran hasta sayısı azalacak..
Mikroçipli meme implantları, yeni anestezik kremler, yeni ve daha uzun etkili dolgu maddeleri piyasaya çıkabilir. Mentor firması, kendi botulinum toksinleri olan PURTOX u piyasaya sunacak (büyük ihtimal yaz aylarında). Bununla birlikte Mertz firması da kendi botulinum toksinlerini bu sene piyasaya sunabilir..
Ülkemizde G-shot (G shot: G noktası büyütme) uygulamasının daha da artacağını düşünüyorum..
KİTABI YAZILDI, EMİN OLUN FİLMİ DE ÇEKİLECEK!! (23.12.2008)
Bir kaç sene önce Amerika da yaşanmış çok enteresan bir cinayet olayını bu sayfada duyurmuştum (haber arşivlerinde bulabilirsiniz bu haberi). Sandra Joyner (kitabın kapağındaki büyük resimde görülüyor), bir dizi estetik ameliyat geçirmiş ve ameliyattan sonra uyanma döneminde, başında sadece bir hemşire (Sally Hill, kitabın kapağında küçük resimde görülüyor) beklerken durumu kötüleşmiş ve hayatını kaybetmişti. Daha sonra ise, Sandra Joyner in başında bekleyen hemşire ile kolejden sınıf arkadaşı oldukları ortaya çıkmıştı. Daha da tuhafı, Sandra Joyner in, şimdi hemşire olan arkadaşının erkek arkadaşını kolejde iken elinden aldığı, hemşire olan Sally Hill in bu yüzden yıllardır Sandra Joyner den nefret ettiği söyleniyordu. Sandra Joyner, uzun süren bir dizi estetik ameliyat olmuş ve henüz narkozdan çıkmadan, ayılma odasında, kendisinden yıllardır nefret eden Sally Hill in ellerine teslim edilmişti. Hayatını kaybeden Sandra Joyner in aşırı doz ilaç verilmesi sonucu, Sally Hill tarafından kasten öldürüldüğü ortaya çıktı ve Sally Hill tutuklandı.
Bu enteresan cinayet, serbest yazar Michaele Ballard tarafından kitaplaştırıldı. Eminim ileride filmi de çekilecektir.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE İLK KEZ TOTALE YAKIN YÜZ NAKLİ YAPILDI (23.12.2008)
Amerika birleşik devletlerinin ilk totale yakın yüz nakli Cleveland da gerçekleştirildi. Maria Siemionow başkanlığındaki geniş bir cerrahi ekip tarafından bir bayan hastaya kadavradan alınan yüz nakledildi ve ameliyat 22 saat sürdü. Ameliyatın aslında 2 hafta önce gerçekleştirildiği, sonucun belli olması ve hastanın durumunun stabilleşmesinin beklenmesi sebebiyle haber henüz yeni duyuruldu. 2005 yılından bu yana ikisi Fransa da, biri Çin de olmak üzere toplam 3 parsiyel yüz nakli yapılmıştı..
Konu ile ilgili videoları aşağıdan seyredebilirsiniz. Videolar youtube kaynaklı olduğundan Türkiye sınırları içindeyseniz ve videoları görüntüleyemiyorsanız download bölümünden youtube jacker 2 programını kurunuz (solda menünün üstünde duyurulara bakınız)..
İNGİLTERE DE BOTOX KULLANIMI SIKI KURALLARA BAĞLANIYOR (18.12.2008)
İngiltere de New General Medical Council in aldığı yeni kararlara göre, botox kullanımı yetkisi sadece uzman hekimlere ait olacak ve botox enjeksiyonundan önce hastanın tam bir muayenesinin yapılması gerekecek. Böylece, muayene yapılmadan, bir çok bayana toplu olarak botox enjeksiyonları yapılan botox partilerinin önlenmesi planlanıyor. Bu botox partilerinde hastalara hemşireler, hatta hastabakıcılar tarafından botox uygulandığı, hatta bir hemşirenin alkollü kişilere botox uyguladığı basına yansımıştı.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
YAĞ ALDIRMA AMELİYATI İÇİN BEBEKLERİNİ SATTI! (17.12.2008)
Belçika da yaşayan 31 yaşındaki restoran çalışanı, Sonia Ringoir, liposuction parası için ikiz bebeklerini sattı. Sonia Ringoir in, olmak istediği yağ aldırma operasyonu 9000 Sterline çıkıyordu; ki bu ücret bizim paramızla bugünkü kurdan 21.600 YTL (yirmi bir milyar altıyüz TL!!) ediyor. Bebekleri alan Hollanda lı çift, bebekleri para karşılığı aldıklarını doğrularken, anne bebeklerini kendi isteği ile bu çifte verdiğini, karşılığında para almadığını söyledi. Anne ve Hollandalı çift hakkında soruşturmalar açılmış, fakat konu hukuk uzmanlarını ikiye bölmüş durumda. Bazı uzmanlar bebek satmanın yasa dışı olduğunu söylerken, bazı uzmanlarsa bebeklerin terkedilmediğini, başka bir aileye para karşılığı dahi olsa satılabileceğini, kanunda bu konuda boşluk olduğunu söylüyorlar.
Bu arada, 21.600 YTL ameliyat ücreti ne demek!! Ülkemiz ameliyat ücretleri konusunda bir cennet. Ben ülkemizde, ameliyat ücreti en yüksek olan cerrahların bile bir liposuction için böyle bir ücret istediklerini sanmıyorum..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Malesef bu doğru kahve dostları! Yapılan bir çalışmaya göre, her gün içilen 3 fincan kahve göğüslerde küçülmeye yolaçıyormuş. Bu çalışmayı buradan okuyabilirsiniz.. Çalışma isveç te 270 kadın üzerinde yapılmış. Bu çalışma sırasında meme büyüklüğü ile kalp kası kanseri arasındaki ilişki de araştırılmış. Çalışmanın bizi ilgilendiren sonuçlarına göre CYP1A2*1F genini taşıyan kadınlarda, kahve meme dokusunda küçülmeye yolaçıyor; ama bunun iyi bir yanı da var; kahve, aynı zamanda yine sadece bu CYP1A2*1F genini taşıyan kişilerde meme kanseri riskini de azaltıyor! Bu çalışma British Journal of Cancer dergisinde yayınlanmış.
Brezilya da yapılan bir başka çalışmaya göre ise 7% kafein içeren bir krem, bacaklara uygulandığında bacaklarda incelme yapıyormuş; bu makale de Journal of the Cosmetic Dermatology dergisinde yayınlanmış.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
ÖLÜLERDE ESTETİK YAPTIRIYOR! (14.12.2008)
Bildiğiniz gibi hıristiyan ülkelerde cenaze töreni müslüman ülkelerdekinden çok farklı. Bazı haber sitelerinde bildirildiğine göre hıristiyan ülkelerde artık insanlar, öldüklerinde cenaze töreni sırasında güzel görünmek istediklerini vasiyet ediyorlarmış. Cenaze töreni sırasında yakınlarının son ziyareti için tabutta bekletilen ölünün mümkün olduğu kadar genç ve diri bir görüntüye kavuşmasına çalışılıyormuş. Bunun için ölünün gençlik resimleri inceleniyor; yanaklara, dudaklara dolgu maddesi enjekte edilerek daha diri görünmesi sağlanıyor; gerekirse saçı boyanıyor, ve tam bir makyaj yapılıyormuş. Bazı durumlarda ellerdeki yaşlılığa bağlı kemikli görüntüyü gidermek için ellere bile dolgu yatırılıyormuş. Bunun dışında genellikle ölen kişide silikon implant varsa (örneğin meme silikonu), krematoryuma (ölünün yakıldığı fırın) gitmeden önce bu implantların çıkarılması isteniyormuş. Yüzünde yada gövdesinde ciddi yaralanmalar olmuş ölülerde daha ciddi estetik onarımlar yapmak gerekiyormuş.
Seyredenler hatırlarlar, Nip-tuck dizisinde de estetik takıntısı olan bir bayan Gruber vardı.. Sean ve Christian, bayan gruber öldüğünde mezara genç girmesi için ciddi estetik ameliyatlar yapmışlardı; meğer bu olay gerçekmiş..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
JOHNSON & JOHNSON, DÜNYANIN EN BÜYÜK SİLİKON MEME İMPLANTLARI ÜRETİCİLERİNDEN MENTOR FİRMASINI, 1.07 MİLYAR DOLARA SATIN ALMAYI PLANLIYOR (03.12.2008)
Başlık zaten haberi özetliyor. Johnson & Johnson, dünyanın en büyük silikon meme implantları üreticilerinden Amerikalı Mentor firmasını 1.07 milyar dolara satın almayı planlıyor. Mentor özellikle dolgu maddeleri, silikon meme implantları ve liposuction ameliyatı ürünleri ile dünyaca bilinen bir firma. Ayrıca 2009 yılı içinde de Botox a ciddi bir rakip olacağı beklenen Purtox u piyasaya sunacak. Minneapolis de 1969 da kurulmuş olan Mentor da 2000 kişi çalışıyor. Yıllık cirosunun 373 milyon dolar olduğu söyleniyor. Mentor bundan böyle Johnson & Johnson ın medikal ürünler üreten alt firması olan Ethicon dahilinde ürünlerini üretmeye devam edecek; Mentor ismi korunacak. Satışın duyulması ile Mentorun hisse senedi değerleri 90% artmış.
Johnson & Johnson, yakın zamanda Omrix Biopharmaceuticals firmasını da 438 milyon dolara satın almayı planladığını açıklamıştı.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
FDA VE UZMAN HEKİMLERİN KATILDIĞI PANELDE DOLGU MADDELERİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ KARARLAR ALINDI (19.11.2008)
Amerika birleşik devletlerinde dolgu maddeleri ile ilgili olarak yapılan şikayetler son zamanlarda beklenmedik biçimde artınca, FDA dolgu maddelerini incelemeye aldı. Dolgu enjeksiyonlarını çokça yapan uzman hekimlerle birlikte bir panel gerçekleştirildi ve bu ürünlerle ilgili bazı önemli kararlar alındı. Buna göre,
Bu ürünlerin kutularına (kutu üzerine ve prospektüs kağıtlarına) olabilecek nadir komplikasyonlar bile yazılmalı.
Kutu üzerinde ürünün kaç senedir piyasada satıldığı, etkisinin ne kadar süreceği, potansiyel yan etkilerin ne zamana kadar ortaya çıkabileceği kutuda belirtilmeli
Üretici firmalar için, bu ürünlerin test aşamalarının belli kurallara bağlanması, üretim ve patent alınırken yapılan formülasyonların belli kurallara bağlanması ve test aşamasında daha ayrıntılı testler yapılması gerektiği bildirildi
Bazı plastik cerrahlar ise dolgu uygulamalarına sıkı denetim getirilmesine karşı çıkmışlar. Bunun sebepleri ise şöyle sıralanmış:
Bu ürünlerle ilgili olan komplikasyonlar son derece nadirdir, bu yüzden daha sıkı denetlemeye gerek yoktur
Bildirilen komplikasyonlar daha çok uzman olmayan kişilerin uygulamaları sonucu oluşmuştur
Panelde sunulan görüşlerin bir yaptırımı yok ama ileride FDA nın bu ürünler hakkındaki tutumu bu gibi toplantılar ve tartışmalar sonucu sıkılaşabilir.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
VAVELTA: SÜNNET DERİSİNDEN ÜRETİLEN ANTİ-AGİNG KREMİ SATIŞA SUNULMAK ÜZERE (18.11.2008)
Bu ürünün haberini daha önce bu bölümde vermiş idim. Arşiv haberlerinin arasında olması lazım, ama hangi seneydi hatırlamıyorum. Sonunda test aşamalarını geçip piyasaya çıkmış. İntercytex firmasının bir ürünü olan Vavelta, etik tartışmaları da beraberinde getirdi (hatta bu haberi bana bir ziyaretçim mail atarak ulaştırdı ve bana bu konuda ne düşündüğümü sordu); çünkü bu ürün, yenidoğan bebeklerin sünnet derilerindeki hücrelerin kültürde çoğaltılması ve bu hücrelerin kullanılması ile üretiliyor. Bu gibi bebek kaynaklı dokular daha önce de cilt gençleştirme için, yada deri oluşturmak için kullanılmış idi. Bu çalışmaların bir çoğu hüsranla sonuçlandı. Örneğin doğumlarda elde edilen plasenta dokusu zamanında yanıklı hastaların tedavilerinde çok kullanılmış (hatta bu konuda benim çalışma arkadaşlarımın da denemeleri olmuş idi) ama beklendiği kadar başarı elde edilememişti. Buradaki ana fikir bebeğin beslenmesini ve büyümesini sağlayan plasenta dokusunun bir çok büyüme faktörü ve hormonu içermesi ve yanıklı alanda iyileşmeyi hızlandıracağı düşüncesi idi; ama pratikte öyle olmuyordu.
Vavelta yı üreten İntercytex firması ise hem bebek kaynaklı olması, hem de sünnet sonunda atılması sebebiyle sünnet derisini kullanmayı düşünmüş. Amerika birleşik devletleri ve İngiltere deki hastanelerden (sünnet edilen bebeklerden alınan) elde edilen sünnet derileri toplanıyor, hücre kültüründe bu derilerdeki fibroblastlar çoğaltılıyor, sonra berrak bir sıvı içinde süspansiyon haline getiriliyor. Bu süspansiyonun, enjekte edildiği yerde hücreleri yenilediği, ciltte onarımı başlattığı öne sürülüyor. Ürünün üretim aşamaları Amerika birleşik devletlerinde FDA ve İngiltere de Human Tissue Authority tarafından takip ediliyor. Enjeksiyon, diğer dolgu maddelerinin enjeksiyonlarındaki gibi yapılıyor; yalnız sonucun görülmesi 1 ayı alabiliyor. Ürünün 750 Amerikan dolarına satılması planlanıyor.
Vavelta ile ilgili son gelişmeler, bu seneki (tarih: 8-11 ocak 2009, yer: her zamanki gibi Paris) IMCAS toplantısında profesör Nicholas Lowe tarafından duyurulacak.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
YÜZÜNE YEMEKLİK YAĞ ENJEKTE EDEN KORELİ KADIN TANINMAZ HALE GELDİ (14.11.2008)
Yüzüne ve boynuna yemeklik yağ enjekte eden 48 yaşındaki koreli kadın, gençleşmek isterken tanınmaz bir hal aldı. Hang Mioku isimli bayan ilk kez 20 yaşında bir estetik ameliyat olmuş, ve daha sonra estetik ameliyat olmak onda bir takıntı haline gelmiş. Geçirdiği bir çok estetik ameliyattan sonra yüzünde yara izleri oluşan Hang Mioku ya gittiği doktorlar artık ameliyat yerine bir psikiyatri kliniğine gitmesini ve bu takıntılarından kurtulmasını önermişler. Daha sonra illegal çalışan bir hekimden şu an yarattığı komplikasyonlar sebebiyle yasaklanmış olan sıvı silikon elde eden Mioku, bu sıvı silikonu kendi yüzüne enjekte etmiş. Sıvı silikon kalmayınca yemeklik yağ enjekte etmeye başlamış. Sonunda dokularının verdiği reaksiyonlar sonucu yüzü tanınmaz hale gelmiş. Yüzüne enjekte ettiği sıvı silikon ve yemeklik yağın bir kısmı cerrahi olarak alınmış.
Bu olayın bir benzeri daha önce ülkemizde de meydana gelmiş ve bir bayan yüzüne kaynatarak sıvılaştırdığı hayvansal yağı enjekte etmişti.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
BU KADARI DA SAÇMALIK! İNCE GÖRÜNMEK İÇİN OMUZLARINDAN YAĞ ALDIRIYORLAR (MIŞ???) (12.11.2008)
Ben cosmeticsurgerybible.com un yalancısıyım. Habere göre -yeni bir trendmiş!- bazı bayanlar Keira Knightley e benzemek, onun gibi ince olmak için omuz bölgelerinden liposuction yaptırıyorlarmış (lazer liposuction). Üstelik bu saçma ötesi işlem 4-10 bin dolar tutuyormuş. Hani sırt bölgesini anlarım ama omuz bölgesinden yağ aldırmak gerçekten çok saçma.. Üstelikte bir iskelet kadar zayıf Keira Knightley e benzemek için!!
SON KOZMETİK ÇILGINLIK: KAŞLARA KIL NAKLİ İLE KAŞ ŞEKİLLENDİRME (12.11.2008)
Yurtdışında yeni başlayan bir trend kaşa kıl nakli. Bu aslında bildiğiniz FUE yöntemi ile yapılan saç nakli işlemi, ama kıllar kaşlara şekil vermek için kaşlara naklediliyor. Bir nevi kalıcı makyajla kaş şekillendirmenin bir adım ötesi diyebiliriz.
Kaşlarına kalıcı makyaj yaptırıp pişman olan o kadar çok bayan var ki, bu yöntem nasıl sonuç verir bilemiyorum. Sadece kaşları hiç olmayan, örneğin yanık sebebiyle tüm kaşlarını kaybetmiş kişilere uygulanması bana daha mantıklı geliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
LAZER İLE DİKİŞ ATMAK ARTIK MÜMKÜN (12.11.2008)
Tel Aviv üniversitesinden bir grup araştırmacı, vücut dokularını kontrollü olarak ısıtarak kaynaşmasını sağlayan bir CO2 (karbondioksit) lazer geliştirdi. Bu cihazla hem iç organlardaki kesiler, hem de cilt kesileri kaynaştırılabiliyor. Lazer ışını uygulanacak yere fiber optik kablolar ile ulaştırılıyor. Bu cihaz, bir grup hasta üzerinde safra kesesi ameliyatlarında kullanılmış ve iyi sonuç vermiş. Çalışmalar bu teknikle kesilerin kaynaştırılmasının kornea, barsaklar, mesane, gırtlak kıkırdakları, böbrek ve beyin dokusunda da iyi sonuç verdiğini göstermiş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
PARASI OLMAYANA BEDAVA BOTOX (12.11.2008)
İnanmayacaksınız ama doğru. Brezilya estetik tıp derneği maddi durumu iyi olmayan kişilere ücretsiz botox sağlıyormuş. Üstelikte sadece Botox değil, diğer bazı medikal estetik uygulamalarını da ücretsiz sağlıyorlarmış. Daha da inanılmaz bir şey eklemeliyim: bu program her bir kişi için 10 günlük programlar halinde yapılıyormuş ve 1998 (yanlış okumadınız, bindokuzyüzdoksansekiz!) den beri uygulanıyormuş. Bugüne kadar 10.000 kadar kişiye ücretsiz medikal estetik uygulaması yapılmış! Programa sadece aylık geliri 250 dolardan az olan kişiler kabul ediliyormuş. Uygulamaları yeni yetişen medikal estetik hekimleri uyguluyormuş, böylece eğitim de almış oluyorlarmış. Ücretsiz sağlanan medikal estetik uyglamaları arasında lazer epilasyon, akne tedavisi, kimyasal peeling, kılcal damar çatlaması tedavisi, botox enjeksiyonları varmış.
Haberde bu uygulamaların masraflarının nasıl karşılandığı belirtilmemiş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
GÖĞÜSLERE YAĞ ENJEKSİYONU İLE BÜYÜTME YAPILABİLİYOR MU? BU TARTIŞMALI KONU, CHICAGO DA BİR BİLİMSEL OTURUMDA ELE ALINDI (11.11.2008)
Bir hafta önce Chicago da düzenlenen bir bilimsel oturumda yağ enjeksiyonu ile meme büyütme yapılıp yapılamayacağı tartışılmış ve bu konuda bir panel düzenlenmiş. Daha önce Amerikan plastik cerrahi derneği ve Estetik plastik cerrahi derneği tarafından bu amaçla yağ enjeksiyonu yapılması önerilmemekteydi. Panel sonunda şu sonuçlara varılmış:
Yağ enjeksiyonunda dünya çapında tanınmış bir isim olan Sydney Coleman, kendisine yağ enjeksiyonu ile ilgili sorulan bir soruyu yanıtlıyor..
Yağ enjeksiyonu, donör sahaya bağımlı bir ameliyattır; yani hastada alabileceğiniz yağ varsa bu yağı alıp başka bir yere enjekte edebilirsiniz. Bu yüzden yağ enjeksiyonu ile meme büyütme yapılacaksa bu istendiği kadar büyütme yapılabilir anlamına gelmiyor; hastada alınabilecek ne kadar yağ varsa o kadar büyütme yapma imkanınız var.
Bunun yanında sadece kozmetik amaçla yağ enjeksiyonu yaparak meme büyütme önerilmiyor. Bunun bir çok sebebi var. Örneğin meme dokusuna enjekte edilen yağ dokusu kalsifiye olup sertleşebiliyor, yada nekroz olup meme içinde kistlere yolaçabiliyor. İleride mamografi ile meme kanseri taraması yapılmasını güçleştirebiliyor.
Yağ enjeksiyonu ile meme büyütme yapmak çok masraflı bir işlem; çünkü enjekte edilen yağın bir kısmı eriyor, bu yüzden en az 2-3 hatta 4 seans ameliyat yapmak ve yağ enjekte etmek gerekiyor. Bu hem masraf anlamına geliyor, hem de hastanın birden çok narkoz alması anlamına geliyor. Tabii 3-4 kez aynı hastada yağ enjeksiyonu yapabilmek için hastanın biraz kilolu olması gerekiyor. Hasta zayıf ise birden fazla yağ enjeksiyonu yapma şansınız yok zaten..
Bunun yanında memede yağ enjeksiyonu, memesinde kısmi kaybı olan vakalarda faydalı olmuş. Örneğin lumpektomi (memesinden büyükçe bir kitle alınan) yapılan hastalarda alınan kitleden geriye kalan boşluk yağ enjeksiyonu ile doldurulabiliyormuş. Bu yüzden meme dokusuna yağ enjeksiyonunun sadece bu gibi (onarım) amacıyla yapılması öneriliyor. Yağ enjeksiyonu ile memede büyüme sağlamanın çok masraflı olduğu, birden fazla ameliyat gerektirdiği ve kesinlikle silikon implantlar ile meme büyütmenin yerini tutmadığı söyleniyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Bu konuda Plastic and reconstructive surgery dergisinin Eylül 2008 sayısında bir makale yayınlandı. Özetini aşağıya koyuyorum:
Göğüslere yağ enjeksiyonu: Neredeyiz? / Fat for Breast: Where Are We? DERGİ: Plastic and reconstructive surgery September 2008, Volume 122, Issue 3
YAZAR(LAR): Scott L. Spear, M.D.
ÖZET: -
SONUÇ: Makalede bu konunun plastik cerrahideki son zamanların en tartışmalı konusu olduğu, bu tekniklerin (göğüslere yağ enjeksiyonu) son 10-20 yılda geliştiği ve gelişmeye açık bir konu olduğu belirtilmiş. Bunun yanında göğüslere yağ enjeksiyonunun sadece göğüsleri büyütmek için değil, aslında 5 grup hastaya uygulanan bir prosedür olduğu hatırlatılmış:
Meme onarımı yapılan hastalarda kontür düzensizliklerinin yağ enjeksiyonu ile düzeltilmesi.
Lumpektomi gibi göğüsde kısmi kayba neden olan defektlerin düzeltilmesi.
Meme büyütme amacı ile
Silikon meme implantı ile meme büyütme ameliyatından sonra implantları kamufle etmek için
Meme onarımının sadece yağ enjeksiyonu ile yapılması amacı ile..
Makalede, iki büyük kongrede plastik cerrahlar arasında yapılan iki anketten bahsediliyor. Bu anket sonuçlarına göre de bu yönteme karşı çıkanlar olsa da, plastik cerrahların çoğu bu yöntemin güvenli olduğunu ve uygulanması gerektiğini düşünüyor.
Op. Dr. OYTUN İDİL in yorumu: Memeye yağ enjeksiyonu yaparak memede büyüme sağlamak hem birden fazla seans gerektirmesi (birden çok kez narkoz almak demek), hem memede kist ve kalsifiye alanlara yolaçabilmesi, hem çok pahalıya gelmesi, hem de kişideki alınabilecek yağ miktarına bağlı olması sebebi ile bugün rutin olarak uygulanabilecek bir yöntem değil. Ayrıca günümüzde kullanılan silikon meme implantları ile tek seansda ve daha ucuza (üstelik te daha fazla hacim kazanarak) meme büyütme yapılabiliyor. Bu yüzden, en azından memeye yağ enjeksiyonu yöntemleri daha gelişene kadar ben de bu yöntemi önermiyorum. Bugün için silikon meme implantları ile yapılan meme büyütme ameliyatları daha sağlıklı ve daha ucuzdur.
AMERİKA DAKİ KREDİ KRİZİ, PLASTİK CERRAHLARI DA ETKİLİYOR (11.11.2008)
Amerika da başlayan küresel kredi krizi, Amerikalı plastik cerrahları da etkiliyor. Amerikan plastik cerrahi derneğine üye cerrahların 62% si, 2008 yılının ilk 6 ayındaki estetik ameliyatların 2007 yılına göre belirgin şekilde azaldığını söylüyor. En fazla düşüş ise liposuction (yağ aldırma) ve meme büyütme ameliyatlarında imiş. Bazı cerrahlar ameliyatlarında 50% azalma olduğunu belirtmiş. Üstelik ameliyatlardaki bu düşüş sadece özel çalışan hekimlerle sınırlı değil, üniversiteleri de etkiliyor. Cleveland da bulunan University Hospitals Case Medical Center plastik cerrahi bölüm başkanı Bahman Guyuron da eskiye göre daha fazla ameliyat iptali yaşadıklarını söylüyor. Bunun yanında, bazı cerrahlar Botox, dolgu maddesi enjeksiyonları gibi ameliyatlara göre daha ucuz uygulamalarda artış olduğunu söylüyorlar. Kriz, bu sene Amerikadaki estetik ameliyatlar ile ilgili istatistikleri oldukça değiştirecekmiş gibi görünüyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
HALLE BERRY NİN KOLTUKALTINDAKİ İZ, NE İZİ OLABİLİR? (11.11.2008)
Geçen gün bir blog sitesinde bu resme rastladım ve bu resmi siteme örnek olsun diye koymam gerektiğini düşündüm. Resmi aldığım blogda da bu izin ne olduğu tartışılıyordu. Öncelikle bu iz, Hollywood da, ünlülere estetik ameliyatlar yapan meslektaşlarımızın da o kadar süper cerrahlar olmadıklarını gösteriyor, zira bu iz benim tahmin ettiğim şey için bile oldukça belirgin ve kötü (ve de görülebilir bir yerde!). Gerçi Hollywood da da berbat cerrahlar olduğunu zaten Michael Jackson vakasından biliyorsunuzdur.
Halle Berry nin izine dönersek, bu bence olsa olsa koltukaltından yerleştirilmiş büyükçe bir koheziv 3 silikon implanttan kalmış bir ameliyat izi olabilir. Teknik olarak, koltukaltından meme implantının yerleştirilmesi ameliyatı, esas olarak serum fizyolojikli meme implantları kullanıldığında çok iyi sonuç veriyor; çünkü serum fizyolojikli meme implantı içeriye 1.5-2 santimlik ufacık bir kesiden sönük halde (kıvrılarak sigara yada kalem gibi bir hale sokulur) yerleştirilir. İmplant içeri yerleştirildikten sonra kablosu yardımıyla içeride iken şişirilir. Sonuçta koltukaltında 1.5-2 santimlik bir iz kalır ki, o iz de bir kaç hafta içinde kaybolur. Meme üzerinde hiç iz olmaz. Buna karşın silikon jel içeren meme implantları (hele koheziv 3 gibi sert silikon jel içeriyorsa) (ve de içi silikon jel dolu halde geldiğinden) böyle küçük bir kesiden içeri konamaz. Bu yüzden koheziv 3 silikon jel içeren meme implantları (örneğin damla şekilli, anatomik, silikon jelli implantlar), meme altına yapılan uzunca bir kesiden yerleştirilebilir. Meme altında tam memenin altındaki kıvrıntıda ince de olsa uzunca bir dikiş izi olur. Gerçi bu iz de yıllar içinde iyice silikleşir. Şayet hasta hem koheziv 3 (sert silikon jel içeren), anatomik, damla şekilli implant kullanılmasını, hem de meme üzerinde hiç iz kalmamasını isterse cerraha yapacak tek şey kalıyor. İmplantları koltukaltından uzunca bir kesiden içeri yerleştirmek. Bu vakalarda en az 6-7 santimlik bir kesi yapmak gerekiyor ve bu izi koltukaltına çok iyi saklamak gerekiyor; iyi saklayamazsanız Halle Berry deki gibi bu uzunca dikiş izi görülebiliyor. Yanlış anlaşılmasın, koltukaltından koheziv 3 silikon implant konmaz demek istemiyorum, ama bu kesinin koltukaltı kubbesine daha yakın (daha yukarıdan) yapılıp izin saklanması gerekirdi..
A.M.A (THE AMERICAN MEDİCAL ASSOCIATION) AMERİKAN TIP BİRLİĞİ TRANS YAĞLARIN YASAKLANMASINI DESTEKLİYOR (11.11.2008)
Amerikan tıp birliği restoran ve kafelerde Trans yağların yasaklanmasını desteklediklerini açıkladı. Bu yağlar kandaki LDL kolesterolü (damar sertliğine yolaçan kötü kolesterol) artırıyor, HDL kolesterolü (damar sertliği riskini azaltan iyi kolesterol) azaltıyor; bu da erken ölümlere yolaçıyor. New york ve California da temmuz ayında Trans yağların restoranlarda kullanımı yasaklanmıştı.
Trans yağlara en iyi örnekler üzerinde " Hidrojene nebati yağ " yazan katı yağlardır.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Bu ilginç bir ürün. Bu özel bandaj, yaradan sızan serum gibi sıvılarla ıslanınca (yada ıslatılarak kullanılınca) eleltrik üretmeye başlıyor (resimde ölçülen elektrik miktarını görebilirsiniz). Bu özelliği sayesinde dış ortamdan yaraya bakterilerin ulaşmasını engellediği; arada elektrikli bir bariyer meydana getirdiği söyleniyor.
AMERİKANIN SEÇİMİ VE PLASTİK CERRAHLARIN YORUMLARI (10.11.2008)
Amerika seçimini yaptı ve kılpayı da olsa Amerika başkanı olarak Afrika kökenli Barack Obama yı seçti. Seçimden önce ve sonra Barack Obama nın blog una bir çok plastik cerrah mesaj atmışlar. Ortada söylenen bir çok söylenti var ama kimse gerçeği bilmiyor. Bazı cerrahlar Obamanın önceden bir rinoplasti geçirdiğini yazarken, bazıları da burun estetiği olsaydı kulaklarını da hafifçe arkaya yatırırdı diyorlar. Bunun dışında genelde herkes yeni Amerika birleşik devletleri başkanını yakışıklı buluyor ve fazla estetiğe ihtiyacı olmadığını söylüyor.
Buna karşılık yardımcısı Joe Biden in kötü bir saç ekimi yaptırmış olabileceği söyleniyor. Bu söylentinin kanıtı olarak ise Joe Biden in şakaklarındaki hiçte doğal durmayan saç çizgisi gösteriliyor. Normalde bir iki girinti ve çıkıntı olması gereken bu alandaki saç çizgisi Biden de dümdüz... Bana sorarsanız Joe Biden saç ektirmemiş; kötü bir yüz germe (yada şakak germe) ameliyatı geçirmiş. Kötü planlanmış bir şakak germe ameliyatında da şakaktaki saç çizgisi bozulur. Buna ek olarak göz kenarından yukarı doğru giden bir çizgi var (aşağıdaki ikinci resme bakın); bence bu da kötü planlanmış şakak germenin bir sonucu. Doğal hiç bir çizgi böyle yukarı yönde oluşmaz, yaşlılığa bağlı doğal kırışıklıklar hep aşağı yöndedir. Göz kenarından yukarı-yana doğru olan böyle çizgiler ancak kötü planlanmış germe ameliyatlarında olur. Aslına bakarsanız yüz ve şakak germe ameliyatlarında erken dönemde bu gibi çizgiler oluşsa da daha sonra bu fazla germe gibi duran çizgilerin kaybolması gerekiyor.
İşin enteresanı, Biden gerçekten yüz germe yaptırdıysa göz kapaklarındaki fazlalıkları almayı unutmuşlar demektir.
Kaybedenler tarafında ise bildiğiniz gibi Mc Cain, malign melanom hastası ve 72 yaşında. Bir çok cerrah ona sadece yakın takip öneriyor ve çok ciddi bir hastalığı olduğundan hiç bir estetik ameliyat önermiyor. Başkan yardımcısı adayı Palin in ise her ne kadar eski güzellik kraliçesi olsa da şeçimi kazandıracak kadar güzel olmadığı söyleniyor.
Sydney de bulunan CSIRO Mathematical and Information Sciences adlı kuruluş tarafından saç kaybının takibini kolaylaştıran yeni bir yazılımın tanıtımı yapıldı. Bu yazılımın, saç kıllarını, cilt kırışıklıklarından, ciltteki lekelerden ve ayva tüylerinden ayırtederek sayabildiği söyleniyor. Yazılım, ayrıca saç kıllarının boylarını, kalınlıklarını, ve alana oranla yoğunluklarını da tespit edebiliyor. Saç ekimi yapan kliniklerin, saç dökülmesini takip eden doktorların, epilasyonla uğraşanların ve tüy dökücü krem kullananların işine yarayabilecek bir icat.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
LİPOSUCTİON OLAN (YAĞ ALDIRAN) HASTALARDA GÖĞÜSLER İRİLEŞİR Mİ? (4.11.2008)
Dallas Teksas dan Dr. Bill Johnson, bel altı seviyeden yağ aldıran hastalarının yarısında ameliyattan sonraki dönemde (6-12 ay içinde) göğüs ölçülerinde bir miktar artma olduğunu bildirmiş. Hatta, bu konuda en az 1 bilimsel makale okuduğunu da eklemiş. Bana pek mantıklı gelmedi, daha önce böyle bir şeyle kendi hastalarımda da rastlamadım. Bu konuda bilimsel bir makaleye rastlarsam burada yayınlayacağım..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Çok klasik bir haber olacak ama hatırlatıcı olması sebebiyle bu habere burada yer veriyorum. Hani bazı sağlık haberleri vardır, uzman doktorlar uyarıyor, falan falan, falan falan rahatsızlığına yolaçıyor diye. Bu haber de aslında klasik bir bilgi ama hatırlatmakta yarar var: UZMAN DOKTORLAR UYARMIŞ: STRES ÇENE EKLEMİ RAHATSIZLIKLARINA YOLAÇIYOR.
Stresli ortamda farkında olmadan çene sıkılıyor ve bu sırada çene eklemleri zarar görüyor. Bu hastalarda sıklıkla mide ülseri, hipertansiyon ve diş problemleri gibi sağlık sorunları da bulunuyor. Öğretmenlik, doktorluk, hemşirelik, polislik gibi bazı mesleklerde çene eklemi sorunlarına daha sık rastlanıyor; ayrıca cinsler arasında da kadınlarda daha sık görülüyor. Çene eklemlerinin hasarı arttığı takdirde ameliyat gibi daha ciddi tedaviler gerekebileceğinden, bu sorunlar (çene ekleminde ağrı ve ses) ilk başladığında doktora giderek ilaç tedavisi almak ve doktorun önerilerine uymak çok önemlidir.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Amerikadan Dr David M. Duffy, hastaları dolgu maddesi enjeksiyonu yaptırırken dikkat etmeleri gerekenler konusunda uyarmış. Buraya özetliyorum:
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: mükemmel özelliklere sahip bir dolgu maddesi yoktur. Piyasada satılan her ürünün kendine göre iyi ve kötü yanları vardır. Biz, hastanın ihtiyaçlarına en çok cevap veren, en sağlıklı, komplikasyon oranı en düşük dolgu maddesini seçmeliyiz.
FDA yada CE onayı gibi onayları olan dolgu maddelerini güvenle kullanabilirsiniz.
Sonuçlar kişiden kişiye, dolgu maddesinin özelliklerine, uygulamaların arasında geçen zamana, uygulama yapılan alana, enjekte edilen dolgu maddesinin miktarına göre değişebilir.
Kollajen, hyaluronik asit gibi tamamen eriyen, kalıcı olmayan dolgu maddelerinin uygulamaları her zaman daha güvenlidir. Kalıcı yada uzun etkili dolgu maddeleri geç dönemde komplikasyona yolaçabilmektedir; ayrıca çıkarılmaları istendiğinde çıkarılmaları çok zordur. Kalıcı dolgu maddeleri ile yapılan uygulamalarda uzun yıllar sonra o bölgede enfeksiyonlarla da daha sık karşılaşılmaktadır.
Kalıcı dolgu maddeleri, enjekte edildikten yıllar sonra bazı ilaçlarla etkileşerek enflamasyona yolaçabilmektedirler. Bu durumda genellikle çıkarılmaları mümkün olmadığından sadece antienflamatuvar ilaçlarla tedavi yapılabilmektedir.
Geçici dolgu maddeleri daha çok yüzeysel kırışıklıklar ve dudak kalınlaştırma için uygunken, kalıcı dolgu maddeleri daha çok derin uygulamalar için uygundur.
Hayvansal kaynaklı dolgu maddelerinden -çok düşük bir ihtimal de olsa- hayvansal kaynaklı hastalık bulaşma ihtimali sebebi ile kaçınılmalıdır. Bugün artık hayvansal kaynaklı dolgu maddesi pek kalmamıştır. Kollajen henüz halen hayvansal kaynaklı olarak üretilmektedir fakat İsrail de bitkisel kollajen üretme çalışmaları sürmektedir.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
DAHA DOLGUN DUDAKLAR İÇİN YENİ BİR ÜRÜN TANITILDI: HILURLIP (29.10.2008)
Daha dolgun dudaklar elde etmek için kullanılabilecek yeni bir ürün tanıtıldı: Hilurlip. Bu ürün enjekte edilmiyor, sadece dudaklara sürülüyor. Aslında hyaluronik asit temelli bir ürün olan Hilurlip in içeriğindeki hyaluronik asit molekülleri küçültülmüş ve molekül çapı 1 mikronmetreye düşürülmüş. Ürün dudağa sürüldükten sonra bu küçük hyaluronik asit molekülleri dudak mukozasından içeri nüfuz ediyor ve molekülün doğası gereği (hyaluronik asit molekülü kendisinin 1000 katı su tutabilir) su tutmaya başlıyor. Böylece dudaklarda hem nemlendirici hemde büyütücü etki yapıyor. Ürünün, günde 2 kez dudaklara sürülmesi öneriliyor. Yine de benim gördüğüm hasta resimlerinde öncesi ve sonrası arasında fazla bir fark yoktu..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, üretici firmanın web sitesine gitmek için tıklayınız.
MESLEKTAŞIMIZ VE ARKADAŞIMIZ DR. TEOMAN DOĞAN, ANNALS OF PLASTİC SURGERY DERGİSİNİN EDİTÖR KADROSUNA KABUL EDİLDİ (20.09.2008)
Eylül ayında aldığımız bir haber göğsümüzü kabarttı. Meslektaşımız ve arkadaşımız Dr. Teoman Doğan, uluslararası öneme sahip bir plastik cerrahi dergisi olan Annals of plastic surgery editör kadrosuna kabul edilmiş idi. Kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz..
SAÇ DÖKÜLMESİNE GENETİK YATKINLIĞINIZ OLUP OLMADIĞI TESTLERLE ORTAYA KONABİLİYOR: HAIR DX TEST (13.07.2008)
İnsanın gen haritası çıkarıldıkça ve belli bazı hastalıkların belli genlerle ilişkileri ortaya kondukça geçirebileceğimiz bir çok hastalığı basit bir gen testi ile önceden öğrenebilir olduk. Bu testler genellikle yanak iç kısımından bir sürüntü alınarak ve bu sürüntüdeki yanak epitel hücrelerindeki genlerin test edilmesi ile yapılıyor. Bu testlerden biri de saç dökülmesine genetik yatkınlığınız olup olmadığını gösteren Hair DX Test. Erkeklerde saç dökülmesi çok komplike bir süreç olduğundan, ve bu test sadece saç dökülmesi ile ilişkili olan tek bir genin sizde olup olmadığını gösterdiğinden, özellikle bayanlarda yapılmasının çok önemli olduğu söyleniyor. Test, kısa süre sonunda sizin ailesel olarak -genetik olarak- saç dökülmesine yatkın olup olmadığınızı gösteriyor. Test erkeklere de yapılabiliyor ama sonuçlarının bayanlarda daha değerli olduğu söyleniyor.
Test sonunda genetik yatkınlığınız olduğu ortaya çıkarsa saçlarınız dökülmeye başlamadan önlem alabilir, saçlarınıza daha iyi bakabilirsiniz. Böylece dökülmeyi önleyemeseniz de en azından geciktirebilirsiniz.
Bu haberi aktarırken -bayanlarda kellikten bahsettiğinden- ister istemez genç yaşta hayata gözlerini yuman, sinema oyuncusu Persis Khambatta yı anmak istedim. Hindistan 1965 güzellik kraliçesi olan Persis Khambatta, sinemadaki en dikkat çekici ve unutulmaz kel aktristlerden biri idi (saçları dökülmemişti, kendisi kazıtıyordu). Bir çok Amerikan Tv dizisinde ve Hollywood filminde oynamasına karşın ilk Star Trek sinema filmi olan Star Trek: The motion picture (1979) ile silueti akıllara silinmeyecek şekilde kazındı (filmde Vger in temsilcisi, buz gibi soğuk bir karekter olan İlia yı canlandırıyordu). Persis Khambatta, 18 ağustos 1998 yılında Bombay da geçirdiği kalp krizi sonucu genç yaşta, 48 yaşında hayata veda etti..
Özellikle topuklu ayakkabı giymeye bağlı olarak ayak tabanlarında oluşan ağrıların dolgu maddesi enjeksiyonu ile giderilebildiği bildirilmiş. Bu amaçla kullanılan dolgu maddesi ise Sculptra imiş. Enjekte edilen dolgu maddesinin ayak tabanına ek bir destek sağladığı ve ağrıları önlediği söyleniyor. Bu uygulamaya da -ne alakası varsa- foot-lift demişler. Videoda bu uygulamayı yapan cerrahın, estetik alanında çalışmak isteyen bir ortopedi uzmanı olduğunu düşünüyorum (sadece tahmin). Haberle ilgili video aşağıda:
HERKES ESTETİK UYGULAMA YAPMAK İSTİYOR, DİŞ HEKİMLERİ BİLE!! (10.07.2008)
İNGİLTERE DE DİŞ HEKİMLERİNİN BOTOX VE DOLGU ENJEKSİYONU YAPTIKLARINI REKLAMLARINDA KULLANMALARI YASAKLANDI!
İngiltere de diş hekimleri konseyi, diş hekimlerinin reklam ve tanıtımlarında Botox ve dolgu enjeksiyonundan bahsetmelerini yasakladı. Konseyin kararında gerekçe olarak Botox ve dolgu maddesi enjeksiyonlarının diş hekimliği uygulamaları arasında bulunmadığı gösterildi.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
MEME KANSERİ SEBEBİYLE CHRİSTİNA APPLEGATE İN HER İKİ GÖĞSÜ ALINDI
Ünlü Tv dizisi Evli ve çocuklunun meşhur şarışın güzeli Christina Applegate, meme ve yumurtalık kanseri riski sebebiyle her iki göğsünü aldırdı. Yapılan testlerde Applegate in genlerinde en belirgin meme kanseri geni olan BRCA1 nın olduğu tespit edilmiş. Bu gen meme ve yumurtalık kanserlerine yatkınlığın çok yüksek olduğunu gösteriyor. Bu hastalarda genellikle önce bir göğüste meme kanseri başlıyor ve kısa süre içinde diğer göğüste de meme kanseri çıkıyor. Ayrıca yumurtalık kanseri riski de hayat boyu çok yüksek olduğundan bu hastaların sık sık özel filmlerle takibi ve gerekirse her iki göğsün -ve bazen yumurtalıkların- alınması gerekiyor. Çekilen manyetik rezonans grafisinde bir göğsünde kitle tespit edilen Applegate, yapılan testlerde kendisinde BRCA1 geni olduğunu öğrenince her iki göğsünü de aldırma kararı vermiş.
SHARON STONE OĞLUNUN AYAKLARINA BOTOX MU YAPTIRIYOR? (2.10.2008)
www.plasticized.com sitesinin haberine göre (Sharon stone bunu reddetse de), söylentiye göre 8 yaşındaki oğlunun ayaklarına, ayak terlemesini ve kötü kokuyu kesmesi için botox enjeksiyonu yaptırıyormuş.
Ayak tabanlarına yapılan botox enjeksiyonu ağrılı olduğu için -özellikle çocuklarda- anestezi altında yapılıyor. Terleme azaldığı için kötü koku da azalıyor..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
MELANOM UN ERKEN TEŞHİSİ VE TEDAVİSİ İÇİN SEVGİLİ ŞART! (22.05.2008)
Northwestern University tıp fakültesi, cildiye kliniği profesörlerinden Prof. Dr. June K. Robinson ın yaptığı araştırmalara göre eşler arasındaki cinsel soğukluk, ciddi bir cilt kanseri olan Malign Melanom un erken teşhisini güçleştiriyor. Tam tersine, düzenli bir cinsel hayatı olan çiftlerde ise, yeni oluşan bir melanom un erkenden farkedilme ihtimali (dolayısı ile tedavi imkanı) daha yüksek oluyor. Bu konudaki çalışma, Journal of the American Academy of Dermatology dergisinin mayıs 2008 sayısında yayınlanmış ve literatüre girmiş. Bu bilimsel çalışmada, melanom dan kurtulan 130 hasta incelenmiş. Bu hastaların eşleri ile düzenli bir cinsel hayatı olduğu ve birbirlerinin vücutlarını sıkça yakından inceleme ve takip etme sonucu melanom un erken teşhisine yardımcı oldukları görülmüş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Harvard Medical School ve Massachusetts General Hospital Cildiye bölümlerinden Dr. Dieter Manstein ın araştırmalarına göre, fraksiyonel lazerler ile gerçekleştirilen cilt gençleştirme uygulamalarında, cihazların sahip olduğu soğutma teknolojisi, alınan sonucu ciddi şekilde etkiliyor. Çalışma, Reliant Technologies in ürünü olan Fraxel SR 750 lazer ile yapılmış. Çalışmanın sonuçlarına göre, soğutma ne kadar iyi olursa, ciltte açılan mikro-fraksiyonel yanıkların çapı o kadar küçük oluyor. Mikro-fraksiyonel yanıkların çapı ne kadar küçük olursa, alınan sonuç o kadar iyi oluyor. Yani cihazın soğutma teknolojisi daha iyi ise, alınan sonuç da daha iyi oluyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
ERKEKLERE ÖZEL BİR ÜRÜN: ANTİ-AGİNG ETKİLİ BİR AFTERSHAVE, DERMALASTYL-M (13.05.2008)
Web sitemde yeri geldikçe enteresan ürünleri tanıtıyorum. Sitemi takip edenler daha önce dudak kalınlaştırıcı etkisi olan kollajenli şekerlemeleri, meme büyütücü etkisi olduğu söylenen sakızları burada yazdığımı hatırlar (haber arşivine bakınız). Bu enteresan ürün de DermaLastyl-m. Bu aslında bir aftershave ama çok önemli bir özelliği var; DermaLastyl-m, sentetik olarak üretilmiş insan elastini (insan dokularında bulunan tropoelastin in laboratuvar ortamında üretilmiş formu olan elastatropin) içeriyor ve anti-aging etkisi olduğu söyleniyor. Ayrıca argireline, kollajen, Matrixyl 3000, Hyaluronic asid ve Proli-Sel selenium antioxidant içeriyor. Cildi güneş etkilerine karşı koruyor, kollajen üretimini artırıyor, kırışıklıkları gideriyor, cildin nemini korumasına yardımcı oluyor. DermaLastyl-m in üretiminde nano teknoloji kullanıldığı için cilde penetrasyonunun çok iyi olduğu söyleniyor. Aşağıdaki linklerden daha geniş bilgi edinebilirsiniz.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız; ürünü almak isterseniz tıklayınız.
LİFESTYLE-LİFT, ÖNÜNE GELENE DAVA AÇMAYA DEVAM EDİYOR (22.05.2008)
Daha önce bu köşede, Amerika birleşik devletlerinde bulunan bir özel estetik cerrahi kliniği ile estetik hastalarının yazıştıkları bir forum sitesinin arasındaki hukuk mücadelesinden bahsetmiştim. Lyfstyle-lift adlı özel bir yüz gençleştirme yöntemini uygulayan estetik kliniği ile, estetik konularının tartışıldığı www.realself.com adlı web sitesi karşılıklı olarak birbirlerine dava açmışlardı. Haberlerden anladığım kadarı ile www.realself.com sitesinde adı geçen yüz gençleştirme yönteminin hiç bir işe yaramadığı ve etkisiz bir uygulama olduğu şeklinde, uygulamayı yaptırıp sonuçlarından memnun olmayan hastaların yorumları yayınlanmış. Bu durumdan hoşnut olmayan estetik kliniğinin sahipleri de www.realself.com sitesine, sanki uygulamayı yaptırıp memnun kalmış hastalarmış gibi, lifestyle-lift i öven sahte mesajlar göndermişler (bu sahte mesajla kendini övmeye astroturfing deniyormuş). Bu mesajların adı geçen estetik kliniğinden geldiğini farkeden www.realself.com yetkilileri de, astroturfing yolu ile site ziyaretçilerini yanılttıkları (ve forum kurallarını ihlal ettikleri) iddiası ile lifestyle-lift aleyhine dava açmış. Lifestyle-lift ise, (herhalde daha mantıklı bir sebep bulamadıklarından), lifestyle-lift adının kendilerine patentli olduğunu ve www.realself.com tarafından izinsiz olarak kullanıldığını söyleyerek www.realself.com aleyhine dava açmış (bu arada lifestyle-lift adını bende bu haberi yazarken kullanmış oldum :O ).
Yurtdışında bu karşılıklı açılan davalar halen takip ediliyor ve gelişmeler izleniyor. Son olarak lifestyle-lift kliniğinin kendileri hakkında negatif içerik bulunduran sayfaları internetten kaldırmaya çalıştığı söyleniyor. Bu amaçla NBC ye ve www.infomercialscams.com adlı web sitesine de dava açmışlar. Yakında bana da dava açarlar, 2 kez haber yaptım Lifestyle-lift -www.realself.com davasını ve lifestyle-lift adlı kutsal ismi onlardan izinsiz kullandım! www.realself.com sitesine baktım da, son olarak foruma yazanların 57% si lifestyle-lift i önermiyor, 43% ü ise öneriyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
AKNE TEDAVİSİ İÇİN YENİ BİR SEÇENEK: İSOLAZ (14.05.2008)
İPL ışınının (özellikle mavi dalga boyunun) akne tedavisinde yeri kanıtlanmıştır. Bunun yanında, ciltteki porların temizlenmesi ve vakumla porların içindeki sebumun alınmasının faydası da bilinmektedir. Aesthera nın ürünü olan İSOLAZ adlı bu cihaz, hem İPL ışını, hem de vakum ile akne tedavisi için yeni bir seçenek sunuyor. 2007 American Academy of Dermatology kongresinde, en yeni ve faydalı 3 yeni cihazdan biri seçilmiş. İsolaz, Photopneumatics adlı, hem vakum hem de İPL ışını uygulamasını içeren yeni bir teknoloji üzerine kurulmuş. Uygulamanın ağrısız olduğu ve akne tedavisi yanında cilt gençleştirme ve epilasyon gibi özelliklerinin de olduğu söyleniyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, üretici firma olan Aesthera nın web sitesine gitmek için tıklayınız.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ BAŞKAN ADAYI JOHN MC CAIN IN MALİGN MELANOM (ÇOK CİDDİ BİR CİLT KANSERİ) HASTASI OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ? (07.05.2008)
Amerika birleşik devletleri başkan adaylarından biri olan senatör John Mc Cain in, malign melanom hastası olduğu açıklandı. Bu aslında bir sır değil, çünkü John Mc Cain in sol yanağında yukarıdan aşağıya uzanan uzunca bir ameliyat izi var. Bu izin, senatör Mc Cain in, malign melanom sebebiyle geçirdiği ameliyatın izi olduğu açıklanmış. Senatör sık sık sağlık kontrolünden geçermiş ve bu yüzden yanağındaki cilt kanserinin erken yakalandığı ve ameliyatla alındığı söyleniyor. Diğer yandan, bu ameliyatın tek olmadığı, senatörün malign melanom sebebiyle 4 kez ameliyat geçirdiği ortaya çıkmış. Malign melanom yüksek oranda öldürücü bir kanser olduğundan, bir malign melanom hastasının Amerika birleşik devletler başkanlığına soyunması ülkesinde eleştiri konusu oluyormuş. Mc Cain ise bu eleştirilere Daha 100 yıl yaşarım şeklinde anlamsız bir politik cevap veriyormuş (senatör Mc Cain in, şu an 71 yaşında olduğunu hatırlatayım, kendisi hem 71 yaşında, hem malign melanom hastası (4 kez ameliyat olmuş), hem de Amerika birleşik devletleri başkanlığına aday!)..
İNGİLTERE DE ÇOCUK YAŞTAKİ JİNEKOMASTİ VAKALARINDA ARTIŞ GÖZLENİYOR. GELECEK NESİLLER OBEZ Mİ OLACAK? (22.05.2008)
İngiltere den uzman doktorların yaptıkları gözlemlere göre, son yıllarda İngiltere de jinekomasti şikayeti ile plastik cerrahlara başvuran okul çağındaki çocuk hastaların sayısında büyük artış var. Bu artışın kesinlikle obezitenin habercisi olarak kabul edilmesi ve obeziteye karşı önlemler alınması gerektiği söyleniyor. Topluma yerleşen fast-food yeme alışkanlıkları sebebiyle, özellikle genç nesil kötü besleniyor ve kilo alıyor. Alınan kilo, genç bireylerin hormon dengesini bozuyor. Böylece hem hormon dengesinin bozulmasıyla erkek çocuklarda memede büyüme görülüyor, hemde alınan kilolar sebebiyle meme bölgesinde adipoz doku artışı oluyor. Bu durum, kliniklere, genç jinekomasti hastalarında artış olarak yansıyor. Son yıllarda, jinekomasti ameliyatının daha çok yapıldığı, nerede ise günlük rutin yapılan bir cerrahi haline geldiği söyleniyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
BOTOX İLE MEME DİKLEŞTİRME MÜMKÜN MÜ? (16.05.2008)
Botox un vaginismusun tedavisi, masseter hipertrofisinin tedavisi, bacak inceltme gibi bir çok uçuk kullanımına bir yenisi daha eklendi; meme dikleştirme. Bazı uzmanlar sadece botox enjeksiyonu ile memelerde bir miktar dikleşme sağlayabildiklerini söylüyorlar. Botox un bu etkisini ise şöyle açıklıyorlar; vücut duruşumuzu gövde ön ve arka tarafta bulunan güçlü kaslar sağlıyor. Örneğin meme dokusu altında bulunan pektoralis minor kası, gövdeyi öne büküyor ve memeleri bir miktar aşağı çekiyor. Sırtta bulunan latissimus dorsi denen kas ise, gövdeyi daha dik tutuyor, dolayısı ile memeleri daha dik bir pozisyona getiriyor. Önde bulunan pektoralis minor kasına botox uygulandığında, otomatikman sırt bölgesinde bulunan latissimus dorsi kası etkin hale geliyor ve vücut daha dik duruyor, ve memeler dikleşiyor. Bu uygulama, Amerika birleşik devletlerinde 2000 dolara maoluyormuş. Etkisi 3 ay sürüyormuş. Bazı doktorlar etkinin çok hafif ve kısa süreli olduğunu, bu uygulamanın botox un prospektüsünde yazmadığını ve FDA onayı olmadan yapılamayacağını söyleyerek tepki göstermişler.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
LİPOSUCTİON (YAĞ ALDIRMA) ÇEVRE İÇİN TEHLİKELİ Mİ? (15.05.2008)
Bazı bilim adamları, yağ aldırmanın çevre için zararlı bir uygulama olduğunu, alınan yağların medikal atıklarla birlikte yakıldığını ve yakılan bu atıkların atmosfere ciddi miktarda karbon karıştırdığını iddia ediyorlar. Yani aldırdığınız yağlarla küresel ısınmayı hızlandırıyor olabilirsiniz. Habere göre, Amerika birleşik devletlerinde 1 yılda yaklaşık 450.000 yağ aldırma ve karın germe ameliyatı yapılıyor. Ameliyatla alınan yağ dokuları yakıldığında ise atmosfere 1000 ton karbon gazı karışıyor; bu da küresel ısınmayı hızlandırıyor.
Bu haberi okuyunca aklıma bu bölümde daha önce yayınladığım başka bir haber geldi. O haberde, Norveçli bir firmanın, liposuction klinikleri ile anlaşmış olduğundan ve ameliyatla alınan yağ dokularını alıp bunlardan biodizel yakıt ürettiğinden bahsediyordu. Yani liposuction ile alınan yağlar çevreye faydalı olarak ta kullanılabilir. Bu şekilde elde edilen biodizel in çevreye zararsız olduğu söyleniyor. Bu haberi okumak için tıklayınız.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
MEME BÜYÜTME AMELİYATINDA VERGİ İNDİRİMİ OLDU (AMERİKADA TABİİ Kİ) (16.05.2008)
Amerika birleşik devletleri, Arizona eyaletinde, eyalet senatosu meme büyütme ameliyatlarından alınan vergide indirim yaptı. Daha önce de bu bölümde California eyaletinde benzer kararlar alındığını yazmıştım. Sanırım estetik ameliyat için başka ülkeleri tercih eden Amerikalıları Amerikada tutmak için yapılan girişimler bunlar.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
ABC NEWS KANALI BİLDİRİYOR: UZAK DURMANIZ GEREKEN 10 ESTETİK UYGULAMA (20.05.2008)
ABC news kanalı, uzak durmanız gereken 10 estetik işlemi sıralamış:
1. Mezoterapi ve lipoliz
2. Ayak estetiği (ayaktaki çıkıntıların alınması)
3. Kalıcı dolgu maddesi enjeksiyonları
4. Çeşitli maddelerin enjeksiyonu ile meme büyütme
5. Estetik amaçlı bacak uzatma (ilizarov)
6. Popo büyütme ameliyatları
7. Kalıcı makyaj
8. Ekstrem yüz ameliyatları
9. Meme büyütme-dikleştirme (meme dikleştirme sırasında bir implant ile meme büyütme)
10. Tecrübesiz ve eğitimsiz cerrahların yaptıkları tüm işlemler.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Bilimadamları, domuz mesanesinden elde ettikleri bir toz ile bir hastanın kopmuş parmak ucunu yeniden uzatmayı başardıklarını bildirdiler. Parmak ucu kopmuş olan hastanın parmak ucu 4 hafta içinde uzamış, şekil almış ve 4 ay içinde de parmak izleri oluşmuş. Pixie dust adı verilen bu tozun kollajenden zengin olduğu, ama dokularda rejenerasyonu nasıl başlattığının anlaşılamadığı bildirilmiş.
Kariyer analisti Penelope Trunk a göre Amerikalılar, üniversiteden mezun olduktan sonra ve iş hayatı boyunca, çalıştıkları şirkette yükselebilmek için estetik ameliyat oluyorlar. Penelope Trunk, iş dünyası ile ilgili bir dergi olan Brazen Careerist de editör ve yazdıklarına göre estetik ameliyatlar hemen üniversite sonrasında başlıyor ve işyerinde yükselebilmek için artık rutin bir gereklilik haline gelmiş durumda. Yönetici koçu Judy Jernudd ise, şirketlerde yönetici pozisyonunda bulunan kişilere hemen her konuda danışmanlık yapıyor; onlara oturuş-kalkışları, duruşları (vücut dili), görünüşleri, kıyafetleri hakkında önerilerde bulunuyor. Zaman zaman danışmanlık yaptığı yöneticiyi videoya çeken Judy Jernudd, daha sonra müşterisine videoda nasıl göründüğünü, eksikliklerini ve daha etkileyici görünmek için neler yapması gerektiğini açıklıyormuş. Judy Jernudd, estetik cerrahi konusunda ise şunları söylüyor: Ben kimseye mutlaka estetik olmalısınız şeklinde telkinde bulunmuyorum, fakat günümüzde insanlar başka ülkelere tatile gittiklerinde bile estetik olup dönüyorlar. Ancak, döndüklerinde 10 yaş daha genç göründüklerinde anlıyorsunuz estetik olduklarını..
Bu haber bana geçenlerde gazetede okuduğum bir haberi hatırlattı. Habere göre, gazeteciler bir deney yapmış. Eleman arayan bazı şirketlere, biri bayan biri erkek iki aday gönderilmiş. Her iki adayın da c.v. leri tamamen aynı imiş. Başurdukları 10 işyerinden 7si bayanı tercih etmiş.
Bu haberlerden şunu çıkarabiliriz: Kariyer yapmak için bayan ve iyi görünümlü olmak avantajlıdır. Günümüzün vahşi iş dünyasında ise estetik ameliyat geçirip, diğer adaylar arasından sıyrılmak ise neredeyse şart olmuş..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
CİLT GENÇLEŞTİRME İÇİN ABLATİF LAZERLER Mİ? YOKSA ABLATİF OLMAYAN LAZERLER Mİ? İŞTE BÜTÜN MESELE BU.. (12.05.2008)
Lazer teknolojisinin en son ürünü olan fraksiyonel lazerler yeni bir tartışmanın önünü açtı.
Bildiğiniz gibi eskiden cilt gençleştirme için kullanılan lazerler, cildin üst katmanlarının yanmasına ve alttan yeni ve sağlıklı cilt çıkmasını sağlıyordu. Bu yüzden bu lazerlere ablatif (yıkıcı ve yakıcı etkisi olan) lazer denmiştir. Bu lazerler ile yapılan uygulamadan sonra hastanın yüzü oldukça ödemleniyor ve kızarıyordu; hasta bir kaç hafta günlük hayatından kopuyordu. Daha sonra ciltte ciddi yanık oluşturmayan non-ablatif lazer (yakıcı - yıkıcı etkisi olmayan lazerler) çıktı. Son olarak ta bu lazerlerin önüne özel bir filtre kondu ve ışının tek bir huzme şeklinde cilde ulaşıp yakmaması, binlerce ince ışın demeti şeklinde cilde ulaşıp yakması sağlandı. Bu lazerler ile yapılan cilt gençleştirme uygulamalarından sonra ciltte görülebilir bir yanık oluşmaz, çünkü çok küçük noktalar halinde ciltte yanmış ve yanmamış alanlar varır. Bu yüzden bu lazerlere Fraksiyonel lazerler denir. Cilt yanmıştır ama sadece belli bir yüzdesi; bu yüzden fraksiyonel lazerlerin az az, taksit taksit etki ettiği, tam sonucu almak için bir kaç seans yapılması gerektiği söylenebilir. Fraksiyonel lazerler hem ablatif hemde non-ablatiftir. Aslında ciltte ciddi yanık oluştururlar ama bu yanıklı noktacıklar çok ufak mikro noktacıklar şeklinde olduğundan gözle görülmez.
Ablatif lazerler 90 lı yılların sonuna kadar, ameliyatsız cilt gençleştirme için en iyi çözüm olarak görülüyordu; ama uzun iyileşme dönemi (3-5 hafta), enfeksiyon riski, yüzde uzun süren kızarıklık, yara oluşturma ihtimali ve ciltte alacalı renk bozukluğu yapma riski gibi sorunlar yüzünden daha az tercih edilir oldular. Non-ablatif lazerler ilk olarak 1998 yılında üretilmeye başlandı. İlk örneklerden biri Cool-touch lazer idi. Bu lazerler ile yapılan uygulamalarda kızarıklık, ödem, gözle görülebilir bir yanık olmuyordu ama etkisi de çok azdı. Brooke Seckel, Uygulamadan sonra kızarıklık, ödem, yanık oluşmasın istiyoruz; ama sorun şu ki, lazer ile cilt gençleştirme yapılacaksa cildin yanması, kızarıklık oluşması ve ödem gelişmesi gerekiyor diyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
EVOLENCE, FDA TARAFINDAN ONAYLANDI (01.07.2008)
Colbar ın ürünü olan kollagen bazlı dolgu maddesi Evolence, FDA tarafından onaylandı ve Amerika Birleşik Devletlerinde estetik amacı ile kullanıma sunuldu. Bilindiği gibi Evolence deki kollagen domuzdan elde ediliyor, bu yüzden ülkemiz gibi müslüman ülkelerde kullanımı uygun değil. Evolence, Colbar ın patentli tekniği olan Glymatrix Technology ile üretiliyor. Uygulama öncesinde allerji testi yaptırmak gerekmiyor ve etkisi 6 ay kadar sürüyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, üretici firmanın sitesi için tıklayınız.
DOLGUN YANAKLAR GENÇ GÖSTERİYOR (04.05.2008)
Amerika plastik cerrahi derneği tarafından yapılan bir çalışmaya göre dolgun yanaklar kişiyi genç gösteriyor. Yanakların dolgunluğundan da, derin yanak yağ dokusunun sorumlu olduğu belirtiliyor. Çalışma kadavralar üzerindeki anatomik çalışmalara göre yapılmış. PRS dergisinin haziran 2008 sayısında yayınlanmış.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
EVİNDE İPLE YÜZ ASMA UYGULAMALARI YAPAN ESTETİSYEN TUTUKLANDI (01.04.2008)
Amerika nın Florida eyaletinde, evinde (hem de bu konuda lisansı olmadan) iple yüz asma gibi uygulamaları yapan bir estetisyen tutuklandı. Haberde bu uygulamaların steril şartlarda ve lisanslı doktorlarca yapılması gerektiği; yine de etkilerinin gerçekte çok kısa olduğu yazılmış. Ayrıca, daha önce büyük reklam kampanyaları ile satışa sunulan Contour Thread marka aptos ipliklerinin, etkileri yeteri kadar uzun olmadığı için piyasadan çekildiği de belirtilmiş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
KÜBA DA CİNSİYET DEĞİŞİMİ AMELİYATLARINI DEVLET KARŞILIYOR! (06.07.2008)
Bildiğiniz gibi Küba da, Fiedel Castro koltuğunu kardeşi Raul Castro ya bırakarak devlet yönetiminden çekildi. Raul Castro nun gerçekleştirdiği reformlardan bazıları da sağlık alanında oldu. Bu reformlardan bazıları gerçekten çok şaşırtıcı. Örneğin artık Küba da devlet, uygun vakalarda cinsiyet değişimi ameliyatını karşılıyor. Hatta bu ameliyatlar için özel bir klinik bile inşa edilmiş. Gerçekten çok enteresan. Bizde olsa, devletin karşılaması gereken bir bu kalmıştı deriz..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Boston lu cildiye uzmanı dr. Jafar Koupaie, kök hücreden zengin yağ dokusu enjeksiyonu ile meme büyütme yapılabileceğini iddia ediyor. Habere göre bu uygulamanın ilk çalışmasını kendi eşi üzerinde gerçekleştirmiş. Bu uygulamada öncelikle göbek bölgesinden yağ dokusu liposuction ile alınıyor. Alınan yağ dokusu özel bir cihazda ayrıştırılıyor ve yağ dokusundaki kök hücreler ayrılıyor. Daha sonra kök hücreden zengin yağ dokusu memeye enjekte ediliyor. Bu çalışmalar henüz başlangıç aşamasında ve sonuç alabilmek için bir kaç kez uygulamak gerekebiliyor. Kök hücreden zengin yağ dokusu ile meme büyütmenin tek seansı ise Amerika birleşik devletlerinde 15.000 dolar imiş (tabii ki devlet bu uygulamayı karşılamıyor)..
Kök hücre uygulamalarının ne gibi sonuçlar vereceği henüz bilinmiyor (meme kanserinde artışa yol açar mı? bilinmiyor). Ayrıca şu an için deneysel ve çok pahalı bir yöntem. Bugün için meme büyütmenin en sağlıklı yolu, silikon implantlar ile meme büyütme gibi görünüyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
LIPOLITE FDA ONAYI ALDI (05.05.2008)
İsrailli firma Syneron, yeni minimal invazif lazer lipoliz cihazı için FDA onayını aldı. Bu cihazda 1064 nm dalga boyuna sahip Nd:YAG lazer kullanılmış. Uygulama, lokal anestezi ile yapılıyor ve lazer yardımı ile ciltaltı yağ dokusu eritiliyor. Nd:YAG lazerin kan hücrelerini yakıcı etkisi sonucu uygulamanın yapıldığı alanlarda morluk ve kızarıklıklar da çok az oluyor imiş.
Kapsül oluşumu, özellikle meme büyütme ameliyatlarından sonra oluşabilen istenmeyen bir gelişme ise de, genellikle her implant ameliyatından sonra hemen her vakada aslında oluşmaktadır. Vücut, konan implantın kendi dokusu olmadığını anlar ve bu cismi (silikon her türlü implantı) çevresinde bir kapsül oluşturarak kendi dokusundan ayırır. Ne zaman ki bu kapsül oluşumu aşırı bir hal alır, o zaman komplikasyon olarak değerlendirilir ve bu duruma kapsül kontraktürü denir. Son yıllarda yapılan bazı deneysel çalışmalar bir lökotrien inhibitörü olan Accolate adlı maddenin, kapsül oluşumunu engelleyebileceğini gösteriyormuş. Bu konudaki çalışma Euroean journal of plastic surgery dergisinde yayınlanmış.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
FLORİDA DA ENJEKSİYONLA KALÇA BÜYÜTTÜĞÜNÜ İDDİA EDEN SAHTE DOKTOR YAKALANDI (20.06.2008)
Anthony Donnell Solomon adlı sahte doktor, Florida da yapılan ihbarlar üzerine yakalandı. Solomon un kadınlara ucuz fiyata ve otel odalarında enjeksiyonla kalça büyütme yaptığı bildirildi. Solomon, 500 dolar karşılığı sıvı silikon enjeksiyonu ile kalça büyütme yapıyordu. Kaç kadının bu uygulamayı yaptırdığı bilinmiyor ama enjekte edilen sıvı silikonun eninde sonunda dokuda ciddi sorunlara yolaçtığı bilinen birşey. Bu yüzden sıvı silikonun enjeksiyonu ve silikon implantlarda kullanımı FDA tarafından yasaklanmıştır.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, Haberle ilgili videoyu seyretmek için tıklayınız.
Son zamanlarda bir çok ekonomi sitesinde tartışılan ortak bir konu var; küresel ekonomik bozulmanın estetik-güzellik endüstrisine etkileri. Genelde dile getirilen ortak fikirler, estetik ameliyatlara olan ilginin azalması, buna karşın botox, dolgu maddesi gibi uygulamaların ise daha fazla talep görmesinin beklendiği şeklinde. Allergan firmasının bildirdiğine göre yılın ilk çeyreğinde Botox satışlarında 13% artış sağlanmış. Bir çok firma küresel ekonomik bozulma sebebiyle zarar açıklarken Botox un üreticisi Allergan, yılın ilk çeyreğinde sadece Botox satışlarından 315.5 milyon dolar gelir elde ettiklerini açıklamış. Bu durum daha önce de ufak ufak tüm dünyada yerleşen bir trendin daha da hızlanacağını gösteriyor: dünya estetik ameliyatlardan kaçınırken, daha çok ameliyatsız (ve daha ucuz) yöntemlere yöneliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
BİR DOLGU MADDESİ OLAN AQUAMİD YETERİNCE GÜVENLİ Mİ? (28.06.2008)
Aquamid, 97.5% u sudan, 2.5% u ise polyacrylamide den oluşan, kalıcı bir dolgu maddesi. Bu dolgu maddesi yıllardır kullanılıyor ve şu anda da Amerika birleşik devletlerinde FDA onayı için bekliyor; ama son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar Aquamid in yeteri kadar güvenli olmayabileceğini söylüyor. Araştırmacıların çalışmalarına göre Aquamid de bulunan polyacrylamide, vücuda zararsız bir madde; ama polyacrylamide in yıkımı sonucu ortaya çıkan acrylamide maddesi oldukça tehlikeli bir nörotoksin. Aquamid in üreticisi olan Contura firması ise Aquamid in vücutta yıkılmadığını ve dolayısı ile acrylamide salınımı olmayacağını iddia ediyorlar. Diğer yandan Aquamid ile sorun yaşamış hastalarla ilgili bazı makaleler yayınlanıyor. Danimarka da 2005 yılında yapılan bir çalışmada Aquamid enjeksiyonu yapılmış 44.000 kadından 55 inde nodül oluşumu (dolgu maddesinin yapıldığı yerde topaklanma) görülmüş. Bu vakalardan 51 i cerrahi girişim gerektirmiş. Polonyadan da 2006 yılında benzer bir çalışma yayınlanmış. Bu çalışmalara karşın Contura firması, yaptığı 5 yıllık bir çalışmada 116 kişide dolgu enjeksiyonlarının sonuçlarını değerlendirmiş ve genellikle iyi ve çok iyi şeklinde cevaplar alırken çok az yan etkiye rastlandığını tespit etmiş. Şu an FDA onayı için beklenen Aquamid in, onaylanıp onaylanmayacağı ileriki aylarda belli olacak.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
THERMAGE VE LİPOSUCTİON IN KOMBİNE UYGULANMASI İÇİN THERMAGE FİRMASI YENİ ÖNERİLERDE BULUNDU (25.06.2008)
Thermage firması, Thermage ın liposuction ile birlikte kombine uygulanmasının, alınacak sonucu iyi yönde etkilediğini duyurarak bazı önerilerde bulundu. Firma Thermage kullanıcılarının bu öneriler konusunda bilgilenmesini istiyor ve bu konuda hazırladıkları http://www.thermage.com/physicians/events.cfm adresine bir gözatmalarını öneriyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
DOÇ DR. O. KORAY ÇOŞKUNFIRAT, MICROSURGERY DERGİSİ YAYIN KURULUNA SEÇİLDİ (10.04.2008)
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Doç. Dr. O. Koray Coşkunfırat, Microsurgery dergisinin yayın kuruluna (Editorial Board) seçildi. Uluslararası bilimsel platformda oldukça saygın yeri olan böylesine bir dergide, yayın kurulunda bir Türk bilim adamını görmek müthiş gurur verici bizler için. Kendisine başarılar diliyoruz.
GOLDMAN SACHS DA CİNSİYET DEĞİŞİMİ AMELİYATI ŞİRKETTEN! (03.04.2008)
Goldman Sachs, biliyorsunuz dünyanın en büyük yatırım bankalarından biri. Habere göre bundan böyle Goldman sachs da çalışanların tümünün sağlık sigortası cinsiyet değiştirme ameliyatını karşılıyor. Bu çok enteresan bir habermiş gibi bu aralar bir çok web sitesinde yazılıyor. Tamam, cinsiyet değiştirme ameliyatı sağlık sigortalarının karşılamadığı, lükse giren bir ameliyat; ama söz konusu Goldman sachs olursa bu bence haber değil. Çünkü Goldman sachs, sadece yılbaşı olduğu için, çalışanlarına (tüm çalışanlarına, tek, tek!!) 700.000 dolar (yazı ile kişi başı yediyüz bin amerikan doları!) ikramiye veren bir işletme. Doğal olarak çalışanların sağlık sigortasının ufacık bir cinsiyet değiştirme ameliyatını karşılaması öyle çok da şaşılacak bir şey değil. Üstelikte bu ameliyat için sigorta 5000-150.000 dolar arası ödemeyi karşılıyormuş. Nedir ki yani.. Çerez parası..
Şirket, bu kararı çalışanları arasında cinsiyet ayrımcılığı yapmadıklarını ve çalışanlarını her konuda desteklediklerini göstermek için almış..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
MEKSİKA DA SAHTE CERRAH KABUSU! (01.04.2008)
Meksika da, cerrah olmamasına karşın estetik ameliyat yapmaya çalışarak korkunç sonuçlara yolaçan Agustin Huerta adlı bir kişi yakalandı. Huerta nın müşterilerine (hastalarına diyemiyorum, o zaman bu adamı doktor saymış oluruz) yüz germe (cerrah olmadan yüz germe yapmak! inanılmaz!!), burun estetiği (!), liposuction gibi ameliyatlar yaptığı anlaşıldı. Şimdiden kendisine 50 ye yakın dava açılmış durumda. Huerta ya meme büyütme ameliyatı (!!) olan, 41 yaşındaki Gabriela Sanchez in, oluşan enfeksiyon sonucu her iki memesinin alınması gerekmiş. Hatta annesi de Huertaya burun estetiği(!!) olmuş ve yine oluşan enfeksiyon sonucu burun kemiklerinin tamamen alınması gerekmiş.
Meksika, orta kesim Amerikalıların ucuz estetik ameliyat olmak için tercih ettikleri bir ülke. Tabii ki işini hem iyi, hem ucuz yapan cerrah vardır ama arada böyle dolandırıcılarda çıkıyor..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
KAN SULANDIRICI İLAÇLAR, AMELİYAT SONRASI ÖLÜME Mİ YOLAÇIYOR? (01.04.2008)
New york da bulunan Hospital for Special Surgery hastanesinden Dr. Nigel Sharrock ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmalara göre, büyük ameliyatlardan önce hastalara verilen kan sulandırıcı ilaçlar yarardan çok zarar getiriyor olabilir. Özellikle yaşlı hastalara, uzun süre yatacak hastalara ve ameliyatı uzun sürecek vakalara başlanan kan sulandırıcı ilaçlar, vücutta kan pıhtısı oluşmasını ve kalp, beyin, akciğer gibi önemli organlarda kan damarlarının tıkanmasını önlemek için kullanılıyor. Dr. Nigel Sharrock, kalça protezi ameliyatı geçiren 28.000 hastayı kapsayan 20 bilimsel çalışmayı incelemiş. Bu ameliyatlarda kullanılan 3 kan sulandırıcı ilacı değerlendirmiş (aspirin, warfarin ve heparin). Bu ilaçların kullanımına rağmen kan damarlarında pıhtılaşma olabildiği, bunun yanında başka sebeplerle oluşan ölümlerde artış olduğu görülmüş.
İlgili makaleyi okumak isterseniz:
Sharrock NE et al (2008). Potent anticoagulants are associated with a higher all-cause mortality rate after hip and knee arthroplasty. Clin Orthop Relat Res; 466:714-721 (DOI 10.1007/s11999-007-0092-4).
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
KFH NOVO: YARA İYİLEŞMESİNE YARDIMCI CİHAZ EU ONAYINI ALDI (29.03.2008)
Kingfisher Medical tarafından satışa sunulan Kfh Novo adlı cihazın yara iyileşmesine yardımcı olduğu söyleniyor. Bu cihazı, yara yerine yakın bir yere yerleştirip çalıştırıyorsunuz, çok düşük voltajda elektrik akımı veriyor ve yara yerinde hücrelerin daha hızlı iyileşmesini sağlıyor imiş. Yara bölgesine gelen kan ve oksijen akımını artırıyormuş, fibroblast ve keratinosit gibi yara iyileşmesi için gerekli olan hücreleri aktive ediyor imiş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Artiss, yanıklı hastalarda deri yaması yapılırken kullanılan bir doku yapıştırıcı. Bu ürün, Baxter firmasının bir ürünü. Artiss in yanıklı hastalarda kullanımı FDA tarafından 25 mart 2008 de onaylandı.
Bu haber vesilesiyle doku yapıştırıcının ne olduğundan da bahsedeyim size. Bu ürünler, 2 ayrı enjektörde, birinde fibrinojen ve diğerinde trombin adlı 2 ayrı proteini içerirler. Bu iki protein, pıhtılaşma için gereklidir ve kullanmadan önce birbirlerine karışmamaları gerekir. Bu yüzden, uçta birleşen 2 ayrı enjektör halinde satışa sunulurlar. Enjektörler içindeki fibrinojen ve trombin, uygulama sırasında birbirine karışır ve doku yapıştırıcı etkileri ortaya çıkar. Bu ürün sonuçta pıhtılaşma mekanizması ile fonksiyon görüyor ama kanamaları durdurmak için kullanılmıyor. Ameliyat sırasında 3. derece yanıklı alanların deri yaması ile onarımında, konan deri yamasının yapıştırılması için kullanılıyor. Doku yapıştırıcıların üretiminde kullanılan fibrinojen ve trombin sadece FDA onayı ile çalışan laboratuvarlarda, her türlü enfeksiyon ve kan hastalığı testleri negatif olan donörlerin verdikleri kanlardan hazırlanıyor. Alınan kanlardan bu proteinler ayrıştırılıyor ve doku yapıştırıcı üretiminde kullanılıyor. Üretim aşaması oldukça komplike olduğundan doku yapıştırıcılar oldukça pahalı ürünler.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız yada buraya tıklayınız.
EVDE ENDOSKOPİNİZİ KENDİNİZ YAPIN! (29.03.2008)
Son zamanlarda tıbbi cihaz geliştirici firmaların trendi kesinlikle evde kullanılabilen, kullanılması uzmanlık gerektirmeyen cihazlar. Bu gidişle yakın gelecekte kimsenin hastaneye gitmesine gerek kalmayacak. Evde kendi lazer epilasyonunuzu yapacaksınız, evdeki portatif elektronik laboratuvarınızda kan-idrar tahlillerinizi yapacaksınız (hatta Japonlar idrar tahlili yapan klozet geliştirmişti bile), evde kendi endoskopinizi kendiniz yapacaksınız. Devlet hastanelerinde sırada beklemeye son!
Bir Japon firması MIHARU adlı küçük bir kamera geliştirmiş. Bu kameraya pillerini takıyorsunuz, üzerine atılabilir kılıfını geçiriyorsunuz, tv ye bağlıyorsunuz ve minik kamerayı burun yada ağız içine sokarak kendi endoskopik muayenenizi kendiniz yapıyorsunuz. Görüntü tv ekranından izleniyor. Burun ameliyatından önce ve sonra burun içini tv ekranında görebilir; ağzınızdaki çürük ve tedaviye ihtiyacı olan dişleri kendiniz tespit edebilirsiniz. Japon yine yapmış abi! diyorum..
SON ZAMANLARIN MODASI: BOTOX UN ZARARLI OLDUĞUNU İDDİA ETMEK, BİR AÇIĞINI ARAMAK (29.03.2008)
Son zamanlarda Botox ile ilgili o kadar çok yıpratıcı haber çıktı ki sayısını şaşırdım artık. Botox un ölüme sebebiyet verdiği, beyine ilerlediği, ileri yaşlarda nörolojik hastalıklara yolaçtığı gibi onlarca yıpratıcı iddia ortaya atıldı. Ama son bir haber okudum ki bu çok saçma idi. Bir grup hayvan sever, Botox un hayvanların üzerinde denenip denenmediğini sorgulamış. Bunu sormak son derece saçma, çünkü botox, botulinum toksin gibi yeryüzünde bulunan en güçlü zehirlerden birinden elde ediliyor; tabii ki doğal olarak bu toksinden bir ilaç elde etmenin tek yolu, bunu hayvan deneklerde test etmek. Bu gibi toksinler her zaman hayvanlar üzerinde denenir ve LD50 dozları belirlenir. LD50 dozu, denek hayvanların yarısını öldüren doz anlamına gelir ve toksinden ilaç yaparken elimizde olması gereken çok önemli bir veridir. Anlayacağınız, toksinlerden ilaç elde edilirken tabii ki hayvan deneklerde çalışılır ve bu deney hayvanlarının büyük bir bölümü ölür; ki insanlar ölmesin. Maalesef bunun başka bir yolu da yoktur.
Hemen botox un güzellik amacıyla kullanıldığını, bunun için hayvanların ölmesi gerekmediğini söylemeyiniz; botox bugün nerede ise tıbbın her alanında tedavi için kullanılıyor, sadece estetik amaçla kullanılmıyor.
Botox hakkındaki bir sonraki yıpratıcı iddiayı merakla bekliyorum.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
LİPOSUCTİON VE KARIN GERME, SİZİ ALZHEİMER DAN KORUYABİLİR! (28.03.2008)
Yapılan bazı bilimsel çalışmalara göre, orta yaşlarda fazla kilosu olanlar, ileri yaşlarda daha fazla Alzheimer a yakalanma riski taşıyor. Çalışma, 6500 kişi üzerinde yapılmış ve sonuçları Neurology dergisinde yayınlanmış. Çalışmaya göre yağ aldırma ve karın germe ameliyatları alzheimer dan koruyucu olabilir.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
EVOLENCE FDA ONAYI İÇİN DEĞERLENDİRİLİYOR (28.03.2008)
Evolence adlı, kollajen içerikli dolgu maddesi, uzun yıllar avrupa da kullanıldıktan sonra Amerika da satışa sunulmak üzere. İthalatçı firma FDA onayı için başvurdu ve bu dolgu maddesi şu an FDA onayı için değerlendiriliyor. Gerçi bu dolgu maddesi bizi pek ilgilendirmiyor. Neden? Çünkü Evolence de bulunan kollajen, domuzdan elde ediliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
EVDE KULLANILAN İPL TABANLI EPİLASYON CİHAZI SİLK'N, FDA TARAFINDAN ONAYLANDI (27.03.2008)
Home Skinovations Ltd. firmasının ürünü olan, İPL tabanlı bir epilasyon cihazı olan Silk'n, FDA tarafından onaylandı. Bu cihazın özelliği, son derece portatif olması ve evde kullanılabilmesi imiş. Firma, üründe kullanılan teknoloji için İPL yerine Home Pulsed Light™ technology (HPL™) demeyi tercih ediyor. Silk'n, son 1 sene içinde Amerika ve İsrail de bulunan 4 merkezde kullanılıyor ve test ediliyordu. Toplam 150 kişi, bu cihazı kendileri kullanarak, kendilerine epilasyon yapmışlar. İki haftada bir uygulamak üzere, 3 uygulama sonrası 3. ayda, tüylerin ortalama 50% sinin döküldüğü tespit edilmiş. Kullananların, sonuçtan oldukça memnun olduğu ve cihazın evde kişisel kullanım açısından son derece güvenli olduğu belirtiliyor.
AMERİKA NIN ESTETİK MERAKINI İRDELEYEN BİR FİLM: GÜZEL AMERİKA (26.03.2008)
Kafayı estetik-güzellik gibi konulara takmış olan Chicago lu sinemacı Darryl Roberts ın yeni filmi America The Beautiful, Midwest bağımsız sinema festivalinde gösterilecek. Yönetmenin diğer iki filmi de estetik ve güzellik takıntıları üzerine imiş (How U Like Me Now - 1993 ve The Perfect Model - 1998). Bence biraz Michael Moore a özenen bu yönetmenin filmleri hakkında pek iyi eleştiriler yok; ama dokümanter çekmek için çok iyi bir konu seçtiği kesin. Yönetmen bu filminde plastik cerrahinin risklerine, kullanılan kozmetik ürünlerin içerdikleri tehlikeli kimyasallara ve 12 yaşında mankenlik kariyerine başlayan bir genç kızın (hatta çocuğun diyebiliriz) yaşadıklarına dikkati çekiyormuş. Yönetmen 200 kadınla röportaj yapmış ve bu kadınlardan sadece 2 si kendisinin güzel olduğunu düşünüyormuş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Nip-tuck ı yayınlayan Tv kanalı FX in 3000 bayan izleyicisi oy verdi ve bayan Osbourne, estetik kraliçesi seçildi. Ozzy Osbourne un eşi olan Sharon Osbourne, daha önce yüz germe, meme estetiği, yağ aldırma, karın germe gibi bir çok ameliyat geçirdiğini ve bu uğurda 600.000 dolar harcadığını söylemişti.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
HASTALAR EN ÇOK KİMLERE BENZEMEK İSTİYOR? (25.03.2008)
Haber yurtdışı kaynaklı ama adı geçen ünlüler tanıdık. Anlaşılan tüm dünyada en çok beğenilen çift Angelina Jolie, Brad Pitt çifti. Amerika birleşik devletlerinde, hastaların estetik ameliyat olurken en sık örnek gösterdikleri ünlüler Pitt-Jolie çifti imiş. Hastalar tarafından örnek gösterilen ünlüleri şöyle sıralayabiliriz: Angelina Jolie (dudaklar), Julia Roberts (dudaklar), Gisele Bundchen (göğüsler), Britney Spears (göğüsler), Pamela Anderson (göğüsler), Jennifer Lopez (kalçalar), Nicole Kidman (burun), Tina Turner (bacaklar), Sharon Stone (bacaklar), Cameron diaz (bacaklar), Brad Pitt (karın, kalça ve burun), Matthew McConaughey (karın), George Clooney (burun), Arnold Schwarzenegger (göğüs), Mel Gibson (kalça), Ricky Martin (kalça)..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
AĞRI KESİCİ KATKILI DOLGU MADDESİ PREVELLE SILK, FDA ONAYI ALDI (24.03.2008)
Amerikan Mentor firmasının ürünü olan hyaluronik asit içeren dolgu maddesi Prevelle silk, FDA onayını aldı. Ürünün özelliği, ağrı kesici bir madde olan Lidokain içermesi, böylece enjeksiyonların daha az ağrılı olması.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
WANTED! BOTOX KAÇAKLARI ARANIYOR! (24.03.2008)
Amerika birleşik devletlerinde her geçen gün yeni bir estetik kaçağı haberi duyuluyor. Haberlere göre bazı bayanlar botox, dolgu, lazer epilasyon gibi uygulamaları yaptırıp, ücreti ödemeden kaçıyorlar. Bu haberler son zamanlarda o kadar artmış ki, basın bu kişilere botox kaçakları adını takmış. Bu haberlerden bazıları şöyle:
12 mart 2008, orta yaşlı bir bayan, botox ve dolgu uygulamalarından sonra önemli bir telefon görüşmesi yapacağını ve hemen döneceğini söyleyerek Reno kentindeki Genesis Medical Spa yı terkediyor; 1300 dolardan fazla tutan faturayı ödemeden tabii. Bir daha da geri dönmüyor. Aynı bayanın bundan 4 sene önce de Renovation spa merkezinde 1500 dolarlık faturayı, 2007 yılında da 150 dolarlık faturayı ödemeden kaçtığı ortaya çıkıyor.
Şubat 2008 de Houston da bir klinikte, iyi giyimli bir bayan botox uygulamalarının ve aldığı kozmetik ürünlerin ücretini ödemeden tüyüyor. Ödenmeyen faturanın 2600 dolar olduğu söyleniyor.
Şubat 2008 de Phoenix de bir bayan özel bir spa merkezini, botox ve diğer kozmetik uygulamaları yaptırdıktan sonra ücreti ödemeden terkediyor. Ödenmeyen fatura 2600 dolardan fazla.
2007 yazında iki ayrı bayan, bir spa merkezini peşi peşine 2275 ve 1000 dolar dolandırıyorlar.
Bu kaçaklardan hiç biri henüz yakalanamamış, fakat artık bu olayların sıklaşması üzerine estetik ve spa merkezleri önlem almaya başlamışlar.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
FİLM GİBİ BİR OLAY! (12.03.2008)
Olay film gibi ama benzeri şeylerin ülkemizde de yaşandığını, hatta bizzat benim başıma da geldiğini belirteyim. Benzeri bir olay başıma geldiği için bu haber bana çok enteresan geldi.
Dr. Behnaz Yazdanfar, Kanada, Toronto da çalışan bir aile hekimi; cerrah değil ama aldığı bazı cerrahi kursları sonucu estetik ameliyatlar yapıyor imiş. Sanırım Kanada da kanunlar bu konularda biraz gevşek, çünkü cerrah olmayan bir hekimin, kurs alarak estetik ameliyat yapabilmesi korkunç bir şey. Dr. Behnaz Yazdanfar ın işleri çok iyi iken bir meslektaşı yüzünden hasta sayısında ani bir düşüş olduğunu farkediyor. Bunun üzerine, hasta sayısındaki düşüşten sorumlu olduğunu düşündüğü meslektaşı Dr. Sean Rice a, casusluk yapmak üzere meme estetiği isteyen bir hastaymış rolü yapan bir bayan gönderiyor. Bu bayan Dr. Sean Rice a hasta gibi gidiyor, muayene oluyor ve herşeyi, tüm konuşmayı kaydediyor. Bu muayene sırasında -iddiaya göre- Dr. Sean Rice, Dr. Behnaz Yazdanfar hakkında karalayıcı sözler söylüyor. Bu casusluğu takiben Dr. Behnaz Yazdanfar, kayıtları delil olarak göstererek Dr. Sean Rice hakkında $300,000 tazminat isteyerek dava açıyor. Bunun üzerine Dr. Sean Rice, Dr. Behnaz Yazdanfar ı, Ontario plastik cerrahi derneği, Kanada plastik cerrahi derneği ve Kanada estetik cerrahi derneğine şikayet ediyor ve etik kurula sevkedilmesini istiyor.
Diğer taraftan Dr. Behnaz Yazdanfar ın aslında bir aile hekimi olduğunu ve cerrahi ameliyatları sadece aldığı bir kurs sayesinde gerçekleştirdiğini hatırlatmalıyım (zaten kendi web sitesinde de bunu açıkça yazmış). Önemli bir ayrıntı da Dr. Behnaz Yazdanfar ın ölen bir hastası sebebiyle zaten bir soruşturma geçiriyor olması. Krista Stryland adındaki 32 yaşındaki emlakçı bir bayan, Dr. Behnaz Yazdanfar ın yaptığı bir liposuction ameliyatı sonrası hayatını kaybetmiş.
Toronta da çalışan ve yukarıda adı geçen üç derneğe de üye olan bir plastik cerrah olan Dr. Michael Weinberg, böyle bir olay daha önce Torontada yaşanmadı diyor.
Olay gerçekten ilginç ve Amerika ve Kanada medyası bu olaydaki gelişmeleri takip edecek gibi görünüyor. Olayın aslında 2 yönü var. Bir bayanı, casus olarak başka bir doktora göndermek (hatta bayanın yukarıdaki olaydaki gibi meme büyütme ameliyatı istediğini söyleyerek muayene olması..), konuşmaları kaydettirmek etik olmayabilir; ama bilinen ve sıkça uygulanan bir pazar araştırması yöntemidir. Bu yönteme GİZLİ MÜŞTERİ deniyor. Bu yöntemde, casus olan kişi müşteri gibi rakip firmaya gidiyor ve firmanın çalışma şekli, ürünlerinin özellikleri yada mağazanın dekorasyonu gibi konularda bilgi ediniyor. Hatta bu konuda web siteleri bile var, işte size bir kaç örnek: Gizli müşteri Trio Plus value Piramit danışmanlık
Yukarıdaki linklerden gizli müşteri uygulaması hakkında bilgi alabilirsiniz.
Haberin en başında benzer bir olayın benim başıma da geldiğini yazmıştım. Bu olay uzun bir zaman önce oldu. Bir bayan (not: güzellik uzmanı olduğunu söylemişti) burun estetiği olmak istediğini söyleyerek hastanemize geldi ve muayene oldu. Resimlerini aldım, bilgisayarda bir çalışma yaptım. Fakat bayan hiç doğal değildi ve fena halde kötü bir oyuncu idi. Belki de bir sinema fanatiği olduğumdan kötü bir oyuncuyu, rol yapanı (daha doğrusu yapamayanı) anlayabiliyorum. Hatta hiç unutmuyorum, fena halde Gülben Ergen i taklit ediyordu. Bu bayan ameliyat günü aldı ve gitti. Hiç bir hasta beni bu kadar rahatsız etmemişti, kesinlikle rol yapıyordu. Bende hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve akşam bu bayanın adını Google da aradım (en basit araştırma!). Tahmin ettiğim gibi çıkmıştı: bu bayan bir figürandı ve dizilerde figüranlık yapıyordu. Resimleri ve kayıtlı olduğu ajansın web sayfası hala bende saklıdır (şu an o ajansda kayıtlı görünmüyor). Ameliyat günü gelmedi tabii ki (gelmeyeceğini tahmin etmiştim).. Tamamen benim paranoyam da olabilir bu olay tabii ki.. Ama diğer meslektaşlarımdan da buna benzer hikayeler dinledim daha önce.. Ayrıca bence bu bayanın gizli müşteri olduğunun bir kanıtı da var: Hiç bir oyuncu burun estetiği olmak için bir plastik cerraha başvurduğunda, mesleğinin oyunculuk olduğunu gizlemez. Mesleği itibarıyla burnunun görünümü çok önemlidir ve ameliyatın planlanışında, yapılmasında ayrı bir özen istediği için mutlaka doktoruna, oyuncu olduğunu, hayatını görünüşü ile kazandığını söyler. Ünlü birisi ise zaten bilirsiniz, ismini henüz duyurmamış bir şarkıcı yada oyuncu ise mutlaka işinden doktoruna bahseder. Bu gibi gizli müşteri şeklinde casusluğun ülkemizde sıkça uygulandığını düşünüyorum. Her ne kadar Kanada daki doktorlar böyle bir şey daha önce duymadık dese de, bu bilinen bir pazar araştırması yöntemi.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, Dr. Behnaz Yazdanfar ın kliniğinin web sitesine gitmek için tıklayınız.
ANTİKA PROTEZLER SERGİSİ (12.03.2008)
Chicago da bulunan çok enteresan bir müze var: International Museum of Surgical Science (uluslararası cerrahi bilimler müzesi). Burada yeni başlayan bir sergi çok enteresan ve bu yüzden yurtdışında haberlere konu olmuş. Sergide sergilenenler eski çağlara ait, arkeolojik kazılarda bulunmuş protezler. Buna benzer bir haberi daha önce bu sayfalarda vermiştim. Bulunan en eski protez, mısıra ait, tahtadan yapılmış bir ayak başparmağı protezi idi. Bu sergideki protezler de tahtadan yapılma, ve çoğunlukla hala iş görebilecek durumdaymış.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, müzenin web sitesine gitmek için tıklayınız.
TÜM DÜNYAYI ETKİLEYEN EKONOMİK ÇALKANTIYA RAĞMEN AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE ESTETİK GİRİŞİMLERDE ARTIŞ VAR (12.03.2008)
Ekonomik çalkantılar estetik cerrahları etkilememişe benziyor. Amerikan plastik cerrahi derneğinin her sene yayınladığı istatistiklere göre son 5 yılda karın germe ve kalça kaldırma ameliyatları 200%, bacak ve kol germe ameliyatları 400% artış göstermiş. Bu ameliyatlardaki artışın sebebinin son yıllarda artan zayıflama ameliyatları (mide bantı, mide balonu ve mide-barsaklara yapılan zayıflatıcı ameliyatlar) olduğu düşünülüyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
BİR ESTETİK CERRAHİ FORUM SİTESİ VE BİR ESTETİK KLİNİĞİ KARŞILIKLI OLARAK BİRBİRLERİNDEN DAVACI OLDU (11.03.2008)
www.realself.com, hastalar için son derece faydalı bir forum sitesi. Burada ameliyat olmuş kişiler tecrübelerini yazıyor, kullandıkları ürünlerden bahsediyor, birbirlerine klinik ve doktor tavsiye ediyor. Forum sayfaları gerçekten bilgi yüklü. Burada yayınlanan bazı kötü eleştiriler Lifestyle Lift adlı yeni bir yüz germe tekniği geliştirdiklerini iddia eden bir kliniği rahatsız etmiş. Forumda yazan hastaların büyük çoğunluğu bu yöntemi faydasız bulduklarını yazmış. Bu sebeple Lifestyle Lift kliniği, www.realself.com a, isimlerini izinsiz kullandıkları ve haklarında kötü progaganda yaptıkları gerekçesiyle dava açmış. Aynı şekilde www.realself.com da, bu kliniği web sitelerinde astroturfing yaptıkları iddiası ile dava etmiş. Bu terimin sanırım bir Türkçe karşılığı yok ve ben de ilk kez duyuyorum astroturfing terimini. Astroturfing, başkasıymış gibi mail, mesaj atıp kendini övmek anlamına geliyormuş. Yani www.realself.com un iddiasına göre foruma Lifestyle Lift hakkında yazılan övücü mailleri aslında Lifestyle Lift kliniği bizzat kendileri atmış; ki bu da forumun kullanıcılarını yanıltmak oluyor. Dava sonucu merakla bekleniyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, lifestyle lift için tıklayınız, www.realself.com için tıklayınız.
Aşağıdaki resimler Bizarre Magazine dergisinden alınmış. Yurtdışında bir çok ülkede nerede ise bir din, bir tarikat haline gelen dövme ile ilgili bir haber. Bazı erkek dövme meraklıları, dövme uğruna meme uçlarını aldırıyormuş. Sebep ise meme ucunun dövme desenini bozması imiş. Gövdeye çizilen desen kesintisiz olsun, deseni bozan herhangi bir çıkıntı olmasın diyerek meme uçlarını ameliyatla aldırıyorlarmış. İnanılmaz ama gerçek..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Amerika da bir hastane (San Francisco yakınlarında, San Mateo da bulunan ve bir katolik hastanesi olan Seton Medical Center), meme büyütme ameliyatı olmak isteyen bir transeksüelin (Charlene Hastings) bu isteğini dini sebeplerle reddetti. Hasta tarafından dava edilen hastane yönetimi ise bir basın duyurusu yayınlayarak hastanın bu durumda hastaneyi dava etme hakkının olmadığını, hastanelerinin dini esaslara göre çalıştığını ve hastanelerinde böyle bir ameliyata izin vermeyeceklerini duyurdular.
Benim yorumum: Amerika, Malezya olmuş!..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
OH MY GOD! MAYKIL YİNE ESTETİK OLMUŞ! (09.03.2008)
Michael Jackson, Las Vegas ta, ünlü kitap mağazası Barnes and Noble dan çıkarken dudakları ve çenesinde pansumanlarla gazetecilere yakalanmış. Bunca estetik ameliyattan sonra hala ne ameliyatını yaptırdığı merak ediliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
NEW YORK DA MUAYENEHANEDE YAPILAN UYGULAMALARA KANUNİ DÜZENLEMELER GETİRİLİYOR (09.03.2008)
Amerikada bir çok ameliyat muayenehanede yapılabiliyor. Ameliyat derken yüz germe, karın germe gibi ameliyatları kastediyorum. Bu ameliyatlar muayenehanede yapılabiliyor ama orada muayenehane standartları oldukça yüksek. Bu ameliyatları muayenehanede yapabilmek için muayenehanenize gerçek bir ameliyathane kurmalısınız ve sürekli çalışan bir anestezi uzmanınız olmalı. Bu gibi şartları yerine getirdiğinizde devlet size ameliyatları muayenenizde yapabilmenize imkan tanıyor. Burada aksayan nokta ise oluşan komplikasyonları genellikle sağlık müdürlüklerine bildirilmemesi. Şimdi bu konuda bazı yeni kanunlar çıkartılıyor ve ilaç yan etkilerinin, muayenede gerçekleştirilen ameliyatlar sonucu oluşan komplikasyonların tümünün bildirilmesi zorunlu kılınıyor. Bu kanun 14 ocak 2008 de yürülüğe girdi. 2009 dan itibaren ise muayeneler için ulusal bir sağlık kuruluşundan ayrı bir akreditasyon almak gerekecekmiş. Diş hekimleri, podiatristler ve göz doktorları bu kanun kapsamı dışında bırakılmış.
Dünyadan bu tip haberleri sitemde niye verdiğimi sormayınız (bizi ilgilendiren haberler değil diyen çıkabilir). Ülkemizde en iyiye ulaşabilmek için dünyada neler yapılıyor bilmek lazım.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
HASTA ÖLÜMLERİ SONUNDA UZMANLIK BELGESİ İPTAL EDİLDİ (09.03.2008)
Manhattan da çalışan bir plastik cerrah olan Dr. Michael Sachs ın uzmanlık belgesi iptal edildi. Son 10 yıl içinde 27 malpraktis davası açılan, ihmal sonucu 4 hastası ölen, sonunda da uzmanlık belgesini kaybeden doktorun temyiz yolunun kapalı olduğu söyleniyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
İRİ GÖĞÜSLÜ KADINLARIN ŞEKER HASTALIĞINA YAKALANMA RİSKLERİNİN DAHA YÜKSEK OLABİLECEĞİ BİLDİRİLDİ (09.03.2008)
Harvard ve Toronto üniversitelerinde yapılan bir çalışmaya göre, iri göğüslere sahip bayanların şeker hastalığına yakalanma ihtimalleri, göğüsleri küçük olan bayanlarınkine göre daha yüksek. Yapılan çalışma, Nurses' Health Study başlığı ile Canadian Medical Association Journal dergisinde makale olarak yayınlanmış. Yapılan çalışmaya 92,106 bayan gönüllü katılmış. Bu bayanlardan 20 yaşlarında kullandıkları sütyen numarasını belirtmeleri istenmiş. 20 yaşında D+ sütyen kullanan bayanlarda tip 1 diyabet e yakalanma riskinin 3 kat fazla olduğu görülmüş. Ayrıca B yada C cup sütyen giyen bayanlardaki diyabet riskinin de A cup giyenlerden daha yüksek olduğu görülmüş. Tabii ki diyabet riskinin sadece sütyen numarasaına göre belirlenemeyeceğini, başka bir çok faktöründe (yaş, kilo, ek hastalıklar, genetik yatkınlık) göz önüne alınması gerekiği bildirilmiş.
Bu haberden şunu çıkarabiliriz: EN İYİSİ KÜÇÜK GÖĞÜSLERE SAHİP OLUP SİLİKON İLE BÜYÜTMEK!
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
TÜRKİYE MALEZYA OLUR MU? (08.03.2008)
Hep söylendi durdu, Türkiye Malezya olur mu diye.. Bu haber Malezya dan.. Malezya da güzellik merkezlerinin isimleri başında ESTETİK kelimesinin kullanılması yasaklanıyor. Aynı uygulama, ne hikmetse, aynı anda ülkemizde de uygulamaya konuyor. Belki araştırsak Malezya ile ülkemizde yapılan kanuni değişiklikler arasında başka paralellikler de buluruz. Bu konuyu araştırmayı gazetecilere bırakıyorum. İleride Malezya olur muyuz? Bilmem ama bu haber aklınızda bulunsun diye yazdım.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Los Angeles da yaşayan latin kökenli Amerikalılara hitap eden bir dergi olan Ciudad adlı bir dergiye göre Latin amerikalılar eskiye göre daha çok estetik olmak üzere bıçak altına yatıyor. 2000 yılında tüm Amerika da, estetik ameliyat olan kişilerin sadece 5% i latin kökenli iken, bu oran artık 8% e çıkmış durumda. Fakat şöyle bir durum var, aslında tüm estetik hasta popülasyonunun 22% latin kökenli iken, yapılan estetik ameliyatlarda latin kökenlilerin oranı 8%; yani latin kökenli olmayan kişiler birden fazla estetik ameliyat oluyor, latin kökenliler ise genellikle tek ameliyatla yetiniyorlar.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
LÜBNAN BEYRUTTA BİR BANKANIN VERDİĞİ ESTETİK AMELİYAT KREDİSİ TÜM DÜNYAYA ÖRNEK OLUYOR (07.03.2008)
Habere göre 15 yıl süren savaşın ardından Lübnan artık arap dünyasının estetik merkezi olmuş durumda. Ülkedeki 200 kadar plastik cerrah, her yıl en basit botox enjeksiyonundan en komplike yüz germe ameliyatına kadar 1.5 milyon estetik girişime imza atıyor. Yirmi yıl önce plastik cerrahlar 90% oranında rekonstrüktif ameliyatlar yaparken, artık bu oran değişmiş ve yapılan ameliyatların 90% ı estetik, 10% u rekonstrüktif ameliyat olmuş. Geçtiğimiz senenin 2. yarısında First National Bank ın başlattığı estetik ameliyat kredisi bu sebeple çok fazla ilgi görüyor imiş. Bu krediye olan ilgi her ay 30% oranında artınca, 2 rakip banka daha estetik ameliyat kredisi vermeye başlamış. First National Bank ın pazarlama müdürü George Nasr, artık güzelliğin bir lüks olmadığını söylüyor; herkes güzel olabilir! Aslında banka bu krediyi 2006 yılında kullanıma sunacakmış fakat İsrail ve hizbullah arasındaki çatışmalar yüzünden bölge sıcak olduğundan 1.5 sene ertelemişler. Güzellik kredisi 3000-5000 dolar civarında bir meblağ olarak veriliyor ve geri ödemesi 2-3 yıla yayılıyor. Krediyi alan kişinin mutlaka bir mesleği yada sabit bir geliri olması gerekiyor. Bu kredinin reklamını sağda görüyorsunuz.
Daha önce bu haberi 2 kez vermiştim bu sayfada ve artık ülkemizdeki bankalarında böyle güzellik kredisi vermelerini istediğimizi yazmıştım. Bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş diyor ve bu haberi -bu kez ayrıntılı bir şekilde- 3. kez yayınlıyorum.
ARTIK TÜRKİYE DE DE GÜZELLİK KREDİSİ VERİLSİN! BANKACILARIMIZIN BU KONUDA ÇALIŞMALARA EN KISA SÜREDE BAŞLAMASINI DİLİYORUM..
FDA, EVDE KULLANILABİLECEK İLK LAZER EPİLASYON CİHAZINA ONAY VERDİ: TRIA FDA ONAYINI ALDI (07.03.2008)
TRİA adlı, evde kullanılmak üzere geliştirilmiş, epilasyon amacı ile kullanılan bir el cihazı evde epilasyon amaçlı kullanımı için FDA onayı aldı. Cihaz aslen bir Diode lazer olmasına rağmen evde kullanımı bazı tedbirler ile güvenli hale getirilmiş. Örneğin cihazın özel bir kilitleme mekanizması bulunuyor, ayrıca cihaz yalnızca cildinize yakınken çalışıyor; bu sayede boşa (göze doğru mesela) ışın vermiyor. Bu güvenlik tedbirleri sayesinde ışından korunmak için özel gözlük kullanmaya da gerek kalmıyor. Bu cihazın sadece boyundan aşağı kısımlarda kullanım için geliştirildiği, beyaz-gri-sarı ve kızıl tüylere etkisiz olduğu ve çok koyu tenli kişiler için uygun olmadığı belirtiliyor. Daha geniş açıklama aşağıdaki videoda ve linkte..
FDA, CİLT GENÇLEŞTİRME AMACIYLA EVDE KULLANILABİLECEK BİR LED IŞIK ÜNİTESİNE ONAY VERDİ: GENTLEWAVES (07.03.2008)
Light BioScience firmasının bir ürünü olan GentleWaves, aslında cilt kırışıklıklarını giderme ve cilt gençleştirme amacı ile kullanılan bir LED (light emitting diode) ışık cihazı. Bu cihazın farkı, bir doktor tavsiyesi yada mevcudiyeti olmadan evde kullanılabilecek bir cihaz olması. FDA, bu cihazın, şu an sadece göz çevresi kırışıklıklarına karşı kullanılmasını onaylamış. Bu cihazın FDA onaylı ilk evde kullanılabilir LED cihazı olduğu belirtiliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
PLASENTA İÇEREN GÜZELLİK ÜRÜNLERİ: EMK PLASENTAL (07.03.2008)
EMK Plasental adlı güzellik ürünleri plasenta dokusu içeriyor. Bu ürünlerin plasenta dokusu dışında bir çok meyve asiti, kollajen, badem proteinleri gibi ciltte yenilenme yapan çok sayıda madde içerdikleri söyleniyor.
AZX100 FAZ I KLİNİK TESTLERİ BAŞLIYOR (07.03.2008)
Yara izleri ve hipertrofik skarların tedavisinde kullanılacak bir ürün olan AZX100 ün faz 1 klinik testlerine başlandığı açıklandı. Bu testlerde ilacın dozajı ve güvenliği, gönüllüler üzerinde test edilecek. Ürün piyasaya çıktığında faklı bir jenerik isimle satılacağı düşünülüyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
BOTOX UN POPÜLERİTESİ AZALIYOR MU? (07.03.2008)
Son bir iki yıl içinde, bazı uygun olmayan toksinlerin kullanımı sonucu ölüm vakalarının yaşanması basına Botox öldürüyor mu? şeklinde yansıyınca Botox un üreticisi olan Allergan firması basın açıklaması yapmak zorunda kalmıştı. Halbuki bazı ölüm olaylarında kullanılan maddenin Arizona TRI firmasına ait botulinum toksin i (botox değil, saf botulinum toksini!) olduğu ortaya çıkmıştı. Buna rağmen basının olayı Botox öldürüyor şeklinde manşet etmiş olması botox uygulamalarına zarar vermiş görünüyor. Amerikan estetik plastik cerrahi derneğinin yaptırdığı bir araştırmaya göre 2007 de Botox kullanımı, 2006 ya göre 15% azaldı. Buna karşın 2007 yılında erkeklerde Botox kullanımı 10% artmiş görünüyor (ki bende bu sene başladım alnıma botox uygulamaya). Bunun yanında, bazı ölüm vakalarının ise botox kullanımı sonucu olduğu, fakat bu vakalarda kullanılan botox un kozmetik amaçlı kullanılmadığı, yutma borusu spastisitesi ve spastik kontraktürler sebebiyle yüksek doz uygulanan vakalar olduğu tespit edilmiş. Objektif düşünürseniz şekerin bile fazlası zararlıdır..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız ve buraya tıklayınız.
DOWN SENDROMLU BİR KİŞİYE ESTETİK YAPILMALI MI, YAPILABİLİR Mİ? (06.03.2008)
İngiltere'de down sendromlu doğan bebeklerinin yüzünü estetik ameliyatla düzeltmek isteyen çift tartışma yarattı. Ülke basınında geniş yer verilen habere göre, Chelsea (33) ile Lauren Kirwan (55) çiftinin iki yıl önce down sendromlu çocukları oldu. Bir süre zihinsel engelli çocukları olduğu için psikolojik yardım alan çift, Ophelia adını verdikleri kızlarıyla doğru iletişim kurmayı öğrendi. Ancak Kirwan çifti, kızlarının geleceği hakkında kaygılanmaya başladı. Estetik cerrah olan baba Lauren, kızının yüzünün görünüşünü değiştirmeye karar verdi. Ophelia'nın birkaç yıl daha büyüdükten sonra ameliyat edilebileceğini söyleyen Lauren Kirwan, şöyle konuştu: "İleride o ve onun gibilerin, çevrelerinde sırf yüzlerine bakılarak değerlendirilmelerini istemiyorum. Gözlerinin eğikliğini, basık burnunu ardından da kalın boynunu ve dudaklarını düzeltmeyi planlıyorum." Daily Mail gazetesiyse, "Down sendromlu kızımızı bizim gibi güzel yapmak için estetik ameliyata başvurmak zorunda mıyız?" başlığı ile tartışmayı kitlelere taşıdı.
CERRAHLAR GÜNÜMÜZDE BİLGİSAYAR OYUNLARI İLE PRATİK YAPIYOR (05.03.2008)
Günümüzde artık bir çok ameliyat özel cihazlar yardımıyla endoskopik olarak yapılmakta. Bu da, ameliyatı yapan cerrahın ileri derecede el-göz koordinasyonuna sahip olmasını gerektiriyor. El-göz koordinasyonunu en iyi geliştiren yöntemlerden birisi ise bilgisayar oyunları; çünkü bilgisayar oyunlarının büyük çoğunluğu reflekslerinizin ve ellerinizin hızlı olmasını gerektiriyor. Amerika birleşik devletlerinde de artık cerrahlar boş vakitlerinde el becerilerini artırmak için bilgisayar oyunları oynuyorlar. Bu değişik bir deneyim; çünkü klasik ameliyat yaparken gözleriniz ellerinizde olur ve ameliyatı bu şekilde yaparsınız. Endoskopik ameliyatlarda ise elleriniz ameliyatı yaparken, gözleriniz monitörde oluyor. Bu yeteneği en güzel geliştirme yöntemlerinden biri, tabii ki bilgisayar oyunlarında pratik yapmak. Video da röportaj yapılan cerrahın Star Wars Racer oyununu oynadığını göreceksiniz. Oldukça hızlı bir oyundur; Pod yarışlarına katılıyorsunuz ve kazandıkça daha hızlı Pod alabiliyorsunuz yada kendi yarış Pod unuzu upgrade ediyorsunuz. Nereden mi biliyorum? Star wars Racer ı yıllar önce bende bitirmiştim (eski bir oyundur).. Hala da çok sevdiğim oyunlardandır..
UZAY TURİZMİ BAŞLIYOR, AMA SİLİKON PROTEZLİLER KABUL EDİLMİYOR (05.03.2008)
Dünyanın en zengin insanlarından, Virgin megastore, Virgin airlines gibi bir çok büyük şirketin sahibi Sir Richard Branson un uzay turizmi firması Virgin Galactic, bir kaç yıl içinde uzaya turist taşımaya başlayacak; yalnız malesef göğüslerinde silikon implant olan bayan müşterilerin kabul edilmeyeceği açıklandı. Her ne kadar silikon implantların, insanların yaşayamayacağı kadar yüksek ve alçak basınçlarda patlamadığı ve güvenli oldukları gösterilmiş olsa da, firma tarafından uzayda tam olarak neler olacağını öngöremediklerinden böyle bir yasak koydukları açıklandı.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Virgin galactic resmi web sitesine gitmek için tıklayınız.
DÜNYANIN EN ESTETİK YARA İZLERİ! (04.03.2008)
Bu insanlar yara izlerinden kurtulmak istemiyorlar, tam tersine sırtlarına, kollarına, bacaklarına yara izi yaptırıyorlar! İnsanoğlu gerçekten çok tuhaf! Yurtdışında bazı ekstrem sanatçıların, dövme ve piercing olayını aşıp, vücut modifikasyonu yaptıklarını daha önce yazmıştım (vücut modifikasyonu sayfasına bakınız). Bu ekstrem vücut sanatlarından biri de skarifikasyon denen ve yara izlerini birer sanat eserine dönüştüren yöntem. Skarifikasyonda, vücudun istenen bir bölgesine bir desen çiziliyor; daha sonra bu desen üzerindeki derinin üst katmanı yüzeyel olarak kesilerek atılıyor (resmen o bölgedeki deri yüzülüyor). Bu yara daha sonra kendi haline iyileşmeye bırakılıyor ve sonunda başlangıçta çizilen desen şeklinde bir kırmızı bir yara izi kalıyor. Bu işlem aslında yeni bulunmuş bir şey değil, kızılderililerin yada bazı Afrika kabilelerinin yıllar önce uyguladıkları bir şey. Aşağıya bir kaç örnek koyuyorum, bir de bir skarifikasyonun yapılış aşamalarını (görüntüler oldukça kanlı olduğu için sansürleyerek) koyuyorum...
Aşağıda bu acaip sanatın en güzel örneklerini görüyorsunuz. Bu resimler www.scarwars.net sitesinden alındı.
Aşağıda bir skarifikasyonun yapılış aşamalarını görebilirsiniz.
Sırta desen çiziliyor ve çizilen desen üzerindeki cildin üst katmanı soyuluyor. Dikkat ederseniz bu işlemi bir dövme-piercing ustası yapıyor. Ayrıca sterilizasyon, sadece o bölgeyi dezenfektanla silmekten ibaret.
Deseni oluşturan cilt kısımları resmen yüzülüyor.
Çıkarılan cilt kısımları ve bistüriler.
Desen, hemen uygulamadan sonra yara şeklinde görülüyor.
Zamanla bu desen şeklindeki yara iyileşmeye başlıyor.
Yara iyileştikçe önce kızarıyor, sonra aylar, yıllar içinde rengi soluyor ve pembe bir iz halini alıyor..
Bu iz artık kalıcıdır, silinemez, yalnız yıllar içinde rengi solacaktır.
Bu resimler www.bmezine.com sitesinden alındı.
DÖVMESİNİN GÖĞÜSLERİNE SİLİKON TAKTIRDI! (04.03.2008)
Kendimden utanıyorum sayın ziyaretçilerim. Böyle bir haber başlığı da attım ya, sonunda iyice Tan gazetesine döndü güzelim ciddi ve bilimsel web sitem! Ama bu haber bir estetik cerrahi sitesinde olmayacak ta nerede olacak? Haberin içinde hem göğüs estetiği, hem silikon, hem de dövme geçiyor!
Kanada da bir erkek dövme meraklısı, bacağındaki kadın figürü şeklindeki dövmesine silikon implant taktırarak dövmenin göğüslerini büyütmüş. Üç boyutlu dövme yeni bir fikir değil (daha önce bu sayfalarda kollara yapılan braille alfabesi şeklindeki kabartma implantları hatırlatırım) ama kadın figürüne silikon taktırmak cidden muzipçe bir fikir.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
HOLLYWOOD DA EN SON MODA: SAHTE MEME UCU (04.03.2008)
Bana çok abartılı gelse de Hollywood da son moda bu imiş; silikondan sahte meme ucu. Ne işe yarıyor derseniz, giydiğiniz elbise altından (kazak bile giyseniz) meme uçları çıkıntılı hale geliyor ve elbise üzerinde iki küçük (bence çok abartılı) meme ucu beliriyor. Çok küçük meme uçları olan bayanlara ufak bir ameliyat ile daha iri meme uçları yapılabiliyor ama bu da çok abartılı olmuş; üstelikte sahte. Sahte meme uçları değişik cilt renklerinde ve ebatlarda mevcut imiş.
BAZI KADINLARDA G NOKTASININ OLMADIĞI BİLDİRİLDİ (24.02.2008)
Bir efsanenin varlığı kanıtlandı. Kadınların orgazm olmasını sağlayan G-noktası gerçekten var. G-noktasının fotoğrafını çeken İtalyan Prof. Dr. Emmanuele Jannini, “Orgazm olan ve olamayan kadınların ekografillerini çektim. Orgazm olan kadınların vajina ile idrar yolu arasındaki ayrım duvarı daha geniş. Orgazm yaşayamayanlarda tam tersi. Yani bazı kadınlarda G-noktası yok” dedi.
Op. Dr. Oytun İdil in notu: Yukarıda bahsedilen haberi biraz açayım. Prof. Dr. Emmanuele Jannini, kısaca şöyle demiş: vajina ve idrar yolunu ayıran doku, orgazm olamayan kadınlarda çok ince, olabilenlerde ise daha kalın. Yani vajina iç ön yüzdeki doku ince ise orgazm yaşama imkanı daha az oluyor. Bu bölgeye yapılan dolgu maddesi uygulamasına G-shot deniyor. Bu bölgeye dolgu maddesi enjekte ediliyor ve böylece buranın, vajina iç yüze daha çıkıntılı olması sağlanıyor; böylece cinsel birleşme sırasında erojen olan bu bölge daha kolay uyarılıyor. Bu açıdan bakılırsa haber gerçekten çok mantıklı. G-shot uygulaması hakkında daha geniş bilgi için tıklayınız.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız (haber akşam gazetesinden alındı).
GÜZELLEŞMEK İSTERKEN HASTANELİK OLDULAR (25.02.2008)
NİĞDE Üniversitesi’nin çeşitli fakültelerinde eğitim gören 6 kız öğrenci güzelleşmek için bitki otlarını karıştırıp, yüzlerine sürünce hastanelik oldular. Dün akşam Niğde Bor karayolu üzerindeki TOKİ konutlarında kalan üniversite öğrencileri Nihal O. (21), Türkan K. (24) Öznur E. (22) Burcu K. (23) Sinem D. (23) ve Hilal Ç. (24) cilt bakımı yapmak için satın aldıkları bir çok bitkisel otu karıştırdı. Öğrenci kızlar, elde ettikleri karışımı yüzlerine sürüp beklemeye başladı. Bir süre sonra öğrenciler, baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetiyle rahatsızlandı. Yüzlerini yıkayan kızlar, kusmaya başlayınca bir taksi ile Niğde Devlet Hastanesi’ne geldi. Acil Serviste müdahale edilen kızlara oksijen tedavisi uygulandı. Karıştırdıkları bitkisel otlardan zehirlenmiş olabileceği belirtilen kız öğrenciler, tedavilerinin ardından taburcu edildi.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız (haber Hürriyet gazetesinden alındı).
CHEVROLET İN ESTETİK CERRAHİYİ Tİ YE ALAN REKLAMI (21.02.2008)
Chevrolet otomobil reklamları estetik cerrahi ile hafiften dalga geçiyor ve mesajını veriyor: Otomobilinizi yetkili servisler dışında servislere götürmeyin. Resimler tabii ki photoshop ile rötuşlanmış.
Resimlerin üzerinde yazan yazı şu şekilde: Asıl yapan kişi tamir etmiyorsa muhtemelen işe yaramayacaktır (çalışmayacaktır).
TÜRK CERRAHLARIN BÜYÜK BAŞARISI (15.02.2008)
10-13 Şubat 2008 tarihleri arasında Melbourne'da 19. ISAPS
2008 Dünya Kongresi gerçekleştirildi. Dünya çapındaki bu kongreye kabul edilen bildiri sayısı, ülkelere göre şöyle:
A.B.D. 50 bildiri
Türkiye 31 bildiri,
Brezilya 22 bildiri,
Çin 21 bildiri,
Japonya 17 bildiri,
Almanya 16 bildiri,
Avustralya 14 bildiri,
Birleşik Krallık 11 bildiri,
İtalya 11 bildiri,
Kore 11 bildiri,
İran 11 bildiri,
Tayvan 10 bildiri...
Bu uluslararası kongrede yaklaşık 350 bildirinin katıldığı en iyi bildiri yarışmasında ödül alan 3 bildiriden ikisi Türk cerrahlara ait idi. "Shuttle
lifting of the face: A percutaneous purse string suture suspension
method for facial rejuvenation" isimli çalışması ile meslektaşımız Op. Dr. Tunç Tiryaki ve "Exploring desires of plastic surgery patients from a
sociological perspective" isimli çalışmaları ile Dr. Berna
Tari, Dr. Sandikçi, Dr. Ekici ve Dr. Reha Yavuzer ekibi, bu ödülü aldılar. Ödül alan ve bu kongreye katılan meslektaşlarımızı kutluyorum.
ASLINDA VAROLMAYAN YENİ TEKNİKLER: DÜNYADA İLK KEZ UYGULANAN, YENİ, ULTRA, MİKRO, SÜPER, DOĞA ÜSTÜ AMELİYAT TEKNİĞİ GEYİĞİ! (14.02.2008)
Aşağıdaki link e ve habere bir sağlık blog sitesinde rastladım. Siteyi hazırlayan cerrah, hastalarından gelen bazı sorulardan bunalmış. Sorulan sorular hep Facile teknik denen yeni bir ameliyat tekniği üzerine imiş. Sorun ise, aslında böyle bir ameliyat tekniğinin olmaması imiş. Siteyi hazırlayan cerrah aynen şunları yazıyor: Bazı cerrahlar, rakipleri arasından sıyrılmak için, tamamen ticari amaçla, aslında hiç varolmayan bir ameliyat tekniği adı uyduruyorlar ve bunu dünyada ilk kez ve sadece kendilerinin uyguladıklarını duyuruyorlar. Bunu duyan hastalarda bize soruyorlar nedir bu yeni yöntem diye. Okudukları şeyin uydurma olduğunu anlatamıyoruz. Bu tamamen bir aldatmaca. Son zamanlarda hastalar sık sık Facile teknik diye bir teknik soruyorlar. Acısız, kanamazıs yeni bir ameliyat tekniği imiş. Böyle bir şey ne literatürde var, ne klasik kitaplarda! Aldatmacadan başka bir şey değil.
Bu olay sadece Amerika ya özgü değil. Ülkemizde de zaman zaman bu olaylar oluyor. Biri çıkıyor, herkesin bistüri ile yaptığı bir ameliyatı hiç bir avantajı olmamasına rağmen lazerle yapıyor, onun adı yeni bir teknik oluyor; yada bir ameliyatın adına ultra, hiper, super, mikro, makro gibi ekler ekleyip dünyada sadece kendilerinin yaptıkları bir ameliyatmış gibi tanıtıyorlar. Burada hastaların mutlaka uyanık olması ve iyice araştırarak ameliyata karar vermeleri gerekiyor. Tabii ki gerçekten yeni bir şeyler yapanlar var. Gerçeği uyduruktan ayırtetmek kolay değil; en iyisi birden fazla doktora danışmak gibi görünüyor. Yeni ameliyat teknikleri ise ancak bilimsel tıbbi bir dergide yayınlandıktan sonra literatüre geçmiş sayılıyor. Uyduruk Facile yöntemini okumak için tıklayınız.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
2008 DE PLASTİK CERRAHİDE BEKLENEN YENİ EĞİLİMLER VE GELİŞMELER (10.01.2008)
Boston üniversitesi tıp fakültesi ve tıp merkezi, plastik cerrahi bölüm başkanı olan doktor Jeffrey Spiegel, plastik cerrahide 2008 yılı içinde göreceğimiz yenilikleri ve beklenen trendleri açıklamış. Madde madde sıralarsak, doktor Jeffrey Spiegel in 2008 hakkındaki beklentileri şunlar (verdiği röportajdan, kendi ağzından..):
Pahalı ve fazla bir değişim sağlamayan endoskopik tekniklere eskisi kadar rağbet edilmeyecek. Klasik yöntemlere dönüş olacak. Açık teknikle yüz germe, alıngerme artarken, endoskopik ameliyatlar azalacak.
Yeni ve daha etkili dolgu maddeleri piyasaya çıkacak. Gün geçtikçe insanlar daha hızlı uygulanan ve etkili olan yöntemlerin peşinde oluyor; bu dolgu maddeleriile hem hızlı uygulama, hem iyileşme döneminin kısa olması (bir kaç saat), hem de iyi bir sonuç elde edip bunu uzun süre korumak (1 sene kadar) mümkün olacak.
Lazer teknolojisi gelişmeye ve bizi şaşırtmaya devam edecek. Bugüne kadar lazer ışınının kullanımı ile ilgili gelişimlere şahit olduk (özel filtreler sayesinde geliştirilen Fraxel, pixel, mozaic gibi lazerler..), bundan sonra lazerlerin cilde penetrasyonu ve cilt altı kullanımı ile ilgili gelişmeler olmasını bekliyoruz. Örneğin smart lipo gibi cihazlar bu gelişimlerin bir parçasıdır.
İple asma, ataçlama gibi Aptos teknikleri artık daha az yapılmaya başlandı; çünkü bu işlemlerin yeteri kadar iyi sonuç vermediği, konulan iplerin zamanla dışarı çıktığı, etkinin kısa sürdüğü görüldü. Ayrıca uygulamanın da hiçte bahsedildiği gibi basit bir uygulama olmadığını hastalar gördü.
Radyofrekans teknolojisini kullanan bazı güzellik cihazlarının ve bazı yeni lazer sistemlerinin hastalarda hayal kırıklığı yarattığını ve önümüzdeki yıl içinde bu cihazların kullanımının gitgide azalacağını düşündüyorum. Hayal kırıklığının sebebi, bu cihazlarla yapılan uygulamaların pahalı olması, buna karşın elde edilen sonuçtan hastaların büyük bir kısmının (50%) memnun olmaması.
Bende yeri gelmişken kendi öngörülerimi size aktarayım. Kristal küremden görebildiğim kadarıyla... Dünya ekonomisinde yaşanan çalkantının estetik turizmini canlandıracağını düşünüyorum. Gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere doğru estetik turizmi daha da canlanabilir. Ülkemize hem batıdan hem doğudan yabancı hasta akışı artabilir.
Botox a çok ciddi rakip ürünler piyasaya çıkacak. Bu ürünler daha çabuk etki edeceği (hemen sonuç alınacak, botox daki gibi 5-6 gün beklenmeyecek) ve (aslında botoxla da çok nadiren olan) gözkapağı düşmesi gibi bazı komplikasyonlar hiç olmayacağı için botox kadar, belki ondanda çok popüler olabilir. Şu an zaten botox un bir çok muadili satılmakta ama ilk kez bir ürün artı özelliklerle üretililecek (bu ürünün anında etki yapacağı söyleniyor).
Yaklaşık 6-7 sene önce deneme şansına eriştiğim, anında etki yapan ve normal ciltte bile etkili olan anestezik krem halen satışa sunulmadı. Bu ürünün satışa sunulmasını yıllardır bekliyorum, inşallah bu sene, bu ürünü kullanma şansımız olur. Bu anestezik krem, kullanıma sunulduğu an iğne acısı diye birşey kalmayacak, çünkü ben kendim kullandım, test ettim. Cilde sürüyorsunuz, 2 dakika içinde o bölge tamamen uyuşuyor. Bugünde kullanılan bazı anestezik kremler var ama etkileri bu kadar fazla değil ve o kremleri sürünce uzun bir süre beklemek gerekiyor (30-60 dakika).
İple asma ve ataçlama yöntemleri hakkında bende aynı şeyleri düşünüyorum. Bu yöntemler gitgide out olacak.
Endoskopik ve açık teknikler hakkında benim görüşüm de aynı; eski, açık, klasik ameliyat teknikleri eskiye göre daha fazla yapılacak, endoskopik ameliyatlar daha az yapılacak.
Ülkemize özel bir öngörüm de şu: daha önceden bilinmeyen, bacak eğriliklerinin giderilmesi, bacak kalınlaştırma, çok kalın bacakların inceltilmesi gibi ameliyatların daha fazla yapılmasını bekliyorum. G-shot gibi uygulamaların ülkemizde yapılması ve yaygınlaşması ise 1 seneden fazla alır diye düşünüyorum.
Lazer üreticisi firmaların son zamanlarda daha çok kombine cihazlar geliştirdiklerini görüyoruz. Yakında all in one, her türlü ışığı içeren cihazlar yaygınlaşacak. Firmalar artık IPL, lazer, Q-switched laser ve radyofrekans gibi tüm teknolojileri bünyesinde bulunduran cihazları daha çok tanıtır oldular. Bunun yanında dövme silmeye yönelik cihazlarda artık tek dalga boyu görmeyeceğiz; son zamanlarda nerede ise tüm firmalar artık en az 3 dalga boyunda ışın içeren ve tüm dövme renklerini silebilen QS lazerler tanıtıyorlar.
Mikroçipli, MP3 çalarlı silikon meme implantlarını duyuran firmaların artık bu ürünleri piyasaya çıkarmalarını bekliyoruz (artık sevgililer gününde başımızı sevgilimizin göğsüne dayayıp, mp3 çalardan romantik parçalar dinlemek istiyoruz!). Şaka değil, gerçek; İPOD un yaratıcılarının böyle bir projeleri var!
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
TIRNAK LAZERİ (10.01.2008)
Yurtdışında vakti bol olan birileri böyle bir şey icat etmiş, ne kadar işe yarar ve para kazandırır orası meçhul: tırnak lazeri! Tırnağınıza lazerle, her ay nereden kesileceğini gösteren işaretler yazılıyor. Tırnak büyüdükçe işaretler ilerliyor. Bakıyorsunuz bu ayın çizgisi en uca gelmiş, bu tırnağınızı kesme zamanının geldiğini gösteriyormuş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, yada buraya tıklayınız.
SİGARA, ERKEKTE SAÇ DÖKÜLMESİNİ HIZLANDIRIYOR (10.01.2008)
Sarı ırka mensub kişilerde, beyaz ırka mensub kişilerdeki kadar genetik yatkınlığa bağlı erkek tipi saç dökülmesi görülmediği biliniyor. Uzmanlar son yıllarda aradaki farkın azaldığını, bundan da sigaranın sorumlu olduğunu düşündüklerini bildiriyorlar. Uzak doğu ülkelerinde giderek daha fazla erkek tipi saç kaybı vakası ile karşılaşıldığı ve yapılan araştırmalarda bu kişilerin çoğunun sigara içicisi olduğunun anlaşıldığı söyleniyor. Tayvan da, Far Eastern Memorial Hospital ve National Taiwan University de yapılan bir araştırmaya göre saç kaybı ile hastaneye başvuran 740 erkeğin 65% i ağır sigara içicisi imiş. Yine de sarı ırktaki erkek tipi saç kaybı hızının, beyaz ırka mensub kişilerden daha yavaş olduğu belirtiliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
FDA, BİR FİBRİN YAPIŞTIRICI OLAN EVİCEL İN KULLANIM ALANLARINI GENİŞLETTİ (17.01.2008)
Piyasada bulunan bir çok doku yapıştırıcıdan biri olan Evicel in FDA onaylı kullanım endikasyonlarının genişletildiği duyuruldu. Daha önce sadece damar cerrahisi ve karaciğer cerrahisinde kullanılan bu ürünün, artık genel amaçlı cerrahi işlemlerde de kanamaların durdurulması için kullanımı FDA tarafından onaylandı.
Evicel gibi doku yapıştırıcılar birbirine bağlı iki enjektörden oluşuyor. Bir enjektörde fibrinojen, diğerinde ise trombin bulunuyor. Uçta bu iki enjektör birleşiyor ve enjeksiyon sırasında fibrinojen ile trombin birleşerek fibrin i oluşturuyor. Fibrin, pıhtılaşmayı başlatıyor ve kanamalar duruyor. Bu ürünlerde kullanılan fibrinojen ve trombin, sürekli olarak hastalıklara karşı takip ve test edilen, ilaç kullanmayan donörlerden alınıyor. Bu donörlerden alınan kan proteinleri bir kaç testten geçirilerek fibrin yapıştırıcı üretiliyor. Enjeksiyon, kanamalı yaranın üzerine fibrin yapıştırıcının sprey şeklinde sıkılması şeklinde yapılıyor. Doku yapıştırıcılar, plastik cerrahide dudak-damak yarığı, hipospadias, yüz germe, alın germe-kaş kaldırma gibi ameliyatlarda kullanılıyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız, yada buraya tıklayınız.
İNGİLTERE DE, GEÇEN YILIN ESTETİK AMELİYAT SAYILARI (04.02.2008)
Son iki yıldır İngilterede estetik cerrahide inanılmaz bir artış olduğunu yazan o kadar çok makale okudum ki sayısını hatırlamıyorum. Bu haber, bol bol sayı verdiği için bana enteresan geldi ve burada bahsetme gereği duydum.
İngilterede 2007 yılı içinde 32,453 kişi estetik ameliyat olmuş. Bu sayı 2006 da 28,921 imiş; bir yılda artış 12%.
Geçen sene 4,238 kadın hasta yüzgerme ameliyatı olmuş; 2006 ya göre 37% artmış.
Geçen yıl içinde 6,497 kadın hasta meme büyütme ameliyatı olmuş.
Geçen yıl içinde 5,148 kadın göz kapağı estetiği olmuş.
Geçen yıl 3,990 kadın yağ aldırmış.
Tüm estetik ameliyatların 91% i kadın hastalara yapılan ameliyatlarmış.
Doksansekiz (topu topu 98!) erkek karın germe ameliyatı olmuş (2006 ya göre 61% artış).
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
ÇENE KONTURUNUZ YAŞLI MI GÖSTERİYOR, GENÇ Mİ? (10.01.2008)
Amerikan plastik cerrahi derneğinin resmi dergisi Plastic and Reconstructive Surgery (PRS) in ocak 2008 sayısında yayınlanan bir makaleye göre, çene yapısı ilerleyen yaşla değişiyor. Genç insanlarda yuvarlak yüz yapısı hakimken yaş ilerledikçe kişinin çene konturu daha köşeli bir hal alıyor. Çalışmada 8 erkek ve 8 kadının genç yaşlarda (ortalama 16 yaş) ve orta yaşlarda (ortalama 56 yaş) alınmış resimleri üzerinde bazı ölçümler yapılmış ve çene yapısının yaşla birlikte değiştiği, daha köşeli bir hal aldığı gösterilmiş. Makalenin yazarı Joel Pessa ya göre, gerçek yaşınızdan fazla yada genç gösteriyorsanız, bunun sebebi çene konturunuzun yapısı olabilir. Makalede ayrıca Amerika birleşik devletlerinde sadece 2006 yılı içinde 104.000 (yüzdörtbin!) yüz germe ameliyatı yapıldığı, ve yüz germe sırasında çene konturunu yumuşatmanın genç görünmeye büyük katkısının olduğu belirtilmiş.
NOT: Amerika da plastik cerrahi derneğine kayıtlı 6000 plastik cerrah bulunuyor ve 2006 yılında toplam 104.000 yüz germe ameliyatı yapılmış; yani istisnasız her cerrah yılda en az 17 yüz germe yapıyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
EVE TABLO YERİNE DEKORATİF KADAVRA! (28.01.2008)
ALMANYA'da "Doktor Ölüm" olarak da bilinen Gunther von Hagens’in cesetlerden ve gerçek insan organlarından oluşan koleksiyonu açık artırmayla satılacak. İngiliz The Times gazetesinin haberine göre, Hagens'in eserlerini koleksiyonerlerin yanı sıra ilginç dekorasyon eşyası isteyenlerin de satın alması bekleniyor. Hagens'in ceset sergisini bugüne kadar 20 milyon kişi ziyaret etti. Organlar, kimyasal yollarla korunarak çürümeleri engelleniyor.
Haber arşivlerime bakarsanız Dr. Gunter Von Hagens ile ilgili enteresan sergi haberlerini ve videolarını bulabilirsiniz.
Haber, Akşam gazetesinden alındı: tıklayınız.
Haber arşivimde bulunan, bu sergi ile ilgili önceki habere ulaşmak için tıklayınız.
NOTOX: HAYIR SANDIĞINIZ GİBİ BİR SAHTE BOTOX DEĞİL (28.01.2008)
Notox adlı bu ürün ilk bakışta özellikle Botox u andıran bir isim verilmiş, botox benzeri bir ürünmüş gibi geliyor ama öyle değil. Notox un tamamen bitkisel kaynaklı olduğu ve alkol alınan bir gece sonunda alkolün tüm etkilerini kısa sürede yok ettiği söyleniyor. Söylendiğine göre, alkol aldığınız gecenin sonunda Notox alıyorsunuz ve 30 dakikada alkolün etkileri geçiyor; ayrıca Notox un beyin, karaciğer gibi organları da alkolün kötü etkilerinden koruduğu söyleniyor. Siz yine de Notox a güvenip bar çıkışı direksiyona geçmeyin; kaza yapmayacağınızın garantisi yok.
DUDAK KALINLAŞTIRMADA DUDAKLARI BÖLGELERE AYIRARAK DOLGU ENJEKSİYONU YAPMAK SONUCU İYİ YÖNDE ETKİLİYOR (22.01.2008)
Archives of Facial Plastic Surgery dergisinin ocak sayısında yayınlanan bir makalede, dolgu maddeleri ile yapılan dudak kalınlaştırma uygulamalarında, dudakların bölgelere ayrılması ile daha iyi sonuç alınabileceği belirtildi. İki yıl içinde 66 kişide uygulanan 137 dudak kalınlaştırma uygulamasında bu yöntem uygulanmış ve sonuçlar 1 ile 5 arasında puanlandırılmış. Hastaların verdikleri ortalama puan 4.5 olmuş ve dudaklardaki dolgunluk 4.9 ay sonunda kaybolmuş. Çalışmada, dudakların 15 ayrı bölgeye ayrıldığı ve tüm bu bölgelere ihtiyaç doğrultusunda dudağa şekil verecek şekilde dolgu enjeksiyonu yapıldığı belirtilmiş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız; makalenin özeti için tıklayınız.
ALLERGAN FİRMASI, YURTDIŞINDA BOTOX İLE İLGİLİ OLDUĞU SÖYLENEN ÖLÜM VAKALARI İLE İLGİLİ BİR AÇIKLAMA YAYINLADI (28.01.2008)
Botox un üreticisi olan Allergan firması, son zamanlarda yine artan ve botox ile ilişkilendirilen bazı ölüm vakaları ile ilgili bir açıklama yayınladı. Bu açıklamada, FDA tarafından onaylandığından beri bir milyondan fazla uygulama yapılmış olan botox ile ilgili tek bir ölüm vakasının bile olmadığını kesin bir dille belirttiler. Yurtdışında bazı sivil toplum örgütlerinin botox ile ilgili şikayetlerine yolaçan bir ölüm vakasında, ölüm sebebinin, hastanın botox uygulamasından önce başlamış olan stafilokok pnömonisinin komplikasyonuna bağlı olduğunun tespit edildiği açıklandı. Daha önce de basında botox enjeksiyonu sebebiyle olduğu yazılan bazı ölüm vakalarında da sebebin, kullanılan (Arizonada bulunan ve deneysel amaçlı toksin üreten bir firma olan TRI tarafından üretilen) deneysel amaçlı botilnum toksininin doktorlar tarafından seyreltilerek uygulanması olduğu ortaya çıkmıştı (ki bu firmanın adı böyle birden fazla olayda geçiyor). Allergan yetkilileri Botox un, FDA onayından beri 18 yıldır güvenle kullanıldığını, botox ile ilgili olarak 20 yıldan fazla bir süredir sürekli araştırma ve geliştirme yaptıklarını belirtiyorlar. Amerika birleşik devletlerinde deneysel amaçlı toksinlerin kullanımı bir yana, FDA onaylı botox dışında diğer botulinum toksin ürünlerinin (Refinex, Estetox, Prosigne gibi) kullanımı bile doktorların soruşturma geçirmesine yolaçıyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
KOZMETİK ÜRÜNLERİN, ENFEKSİYONLARA KARŞI DİRENCİ DÜŞÜK KİŞİLERDE HAYATI TEHDİT EDEN HASTALIKLARA YOLAÇABİLECEĞİ DUYURULDU (31.01.2008)
Critical care adlı tıp dergisinde yayınlanan bir makaleye göre kozmetik ürünlerde az da olsa bakteri kolonizasyonu oluşuyor ve bu ürünleri kullanan, ciddi bir hastalığı olan bünyesi zayıf kişilerde (örneğin bir süre yoğun bakım şartlarında kalan hastalarda) hastalığa yolaçabiliyor. Avrupa ülkelerinde satılan kozmetik ürünlerin steril olması şart koşulmuyor ama yine de bu ürünlerde bulunabilecek bakteri kolonizasyonu belli bir sınırın altında olmak zorunda; fakat bu düşük miktarda bakteri kolonizasyonu dahi, bünyesi dirençsiz, ciddi bir rahatsızlık geçiren kişilerde hastalık oluşturmaya yeterli oluyor. Görülen vakalarda (kaynak olarak kozmetik ürünlerin tespit edildiği vakalarda) genellikle bakteriemi (kana bakteri karışması), akciğer enfeksiyonu ve idrar yolu enfeksiyonları görülüyor. Critical care dergisinde de bu tip enfeksiyona rastlanmış 5 vaka incelenmiş. Vakaların hepsinde de Burkholderia cepacia bakterisinin enfeksiyonlara yolaçtığı ve hastaların yoğun bakımda yatarken kullandıkları nemlendirici gibi kozmetik ürünlerden bu kişilere geçtiği saptanmış. Makalenin yazarı Francisco Álvarez-Lerma, okuyucuları, bu ürünlerin steril üretilmediğini hatırlatarak uyarıyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
PURTOX UN FAZ III-B TEST AŞAMASININ TAMAMLANDIĞI BİLDİRİLDİ (31.01.2008)
Mentor firması, üzerinde çalıştıkları Botulinum toksin ürünü olan Purtox un test aşamalarını, her aşamada duyurarak daha şimdiden ürünün reklamını yapıyor. Bu ürünün (adı Purtox olacak imiş) şu an yaygın olarak kullanılan Botilinum toksin olan Botox dan daha hızlı etki göstereceği söyleniyor. Botox uygulamalarında etkinin tam oturması için 5-7 gün geçmesi gerekiyor. Purtox da ise etkinin uygulama sonrası hemen görüleceği söyleniyor. Amerika birleşik devletlerindeki test çalışmalarında son aşama olan gönüllü insan deneklerinde yapılan testler şu an sonuçlanmış bulunuyor. Kasım ayında başlayan testlerde Purtox, 700 denekte denenmiş ve testler ocak ayında sona ermiş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸ Bu site, en iyi şekilde, en az 1280 X 800 çözünürlük, İnternet Explorer son sürüm ile ve hızlı bir internet bağlantısı ile görüntülenir,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸