estetik cerrahi Bu sayfanın son güncellenme tarihi:
   
 

duyuru
Bookmark and Share


duyuru2

duyuru3

duyuru4

        2010 YILI ESTETİK HABER ARŞİVİ

estetik cerrahi Bazı haberlerin kaynak linkleri (haber internetten kaldırılmış ise) çalışmayabilir.
estetik cerrahi 2014 HABER ARŞİVİ
estetik cerrahi 2013 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2012 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2011 HABER ARŞİVİ
estetik cerrahi 2010 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2009 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2008 HABER ARŞİVİ
estetik cerrahi 2007 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2006 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2005 HABER ARŞİVİ

'FLECTOR PATCH' MEME BÜYÜTME VAKALARINDA GÖRÜLEN KAPSÜL KONTRAKTÜRÜNE GERÇEKTEN İYİ GELİYOR MU?(19.12.2010)

Meme büyütme ameliyatları genellikle estetik cerrahinin en yüz güldüren ameliyatlarıdır. Çok nadiren komplikasyona rastlanır ve komplikasyon olduğunda da genellikle bu kapsül kontraktürüdür. Aslında kapsül oluşumu sıradışı bir olay değildir. Vücuda konan hemen her implantın dışında bir kapsül oluşur ve bu tamamen normal bir olaydır. Yıllar önce savaşlarda yaralanan ve vücudunda mermi kalan gazileri düşünün. Vücudunda mermi kalan gazi, yıllarca bir sorun yaşamamasını bu merminin çevresinde oluşan kapsüle borçludur. Mermi (yada implant) çevresinde vücut bir doku oluşturur (kapsül) ve bu maddeyi vücut dokularından ayırır; aradaki irtibatı keser. Ne zaman ki bu kapsül çok kalınlaşır, ve vücut aşırı tepki gösterir, o zaman bu yabancı cismi (yada implantı) sıkıştırır ve vücuttan atmaya çalışır.
Silikon implant konmuş bir hastada oluşan kapsül tamamen normaldir. Ne zaman ki bu kapsül aşırı kalınlaşır, o zaman implantı sıkıştırmaya başlar. Her yönden küresel olarak sıkıştırılan silikon implant ta, doğal meme formu dışına çıkarak küresel hale gelmeye başlar. Göğüsler sertleşir ve top gibi küresel hale gelirler. İleri evrelerde ağrıda olur. Kapsül kontraktürü plastik cerrahide kabul edilmiş bir sınıflama olan Baker sınıflaması ile sınıflandırılır.

BAKER SINIFLAMASI (Meme büyütmede oluşan kapsül kontraktürü şöyle sınıflanıyor):

Baker sınıflaması Grade 1: Göğüsler yumuşak, herhangi bir şekil bozukluğu yok..
Baker sınıflaması Grade 2: Göğüsler normalden sert kıvamda, herhangi bir şekil bozukluğu yok..
Baker sınıflaması Grade 3: Göğüsler çok sert ve gözle görülür şekil bozukluğu var.
Baker sınıflaması Grade 4: Göğüsler çok sert ve ağrılı; ayrıca gözle görülür, ciddi şekil bozukluğu var.

Kapsül kontraktürünün bazı hastalarda neden oluştuğu bilinmiyor. Çok nadir rastlanması dışında, bazen hastayı tekrar ameliyata alıyorsunuz, kapsülü temizliyorsunuz ve implantı değiştiriyorsunuz, bundan sonra tekrarlamıyor. Neden? Bilinmiyor. Bugün, nasıl ve neden oluştuğu tam bilinmese de kapsül oluşumunu engellemek ve oluştuğında ameliyatsız tedavi etmek için yeni ilaçlar deneniyor. 'Flector' yaması da bunlardan biri. Flector, aynen nikotin bantları gibi göğüs cildine yapıştırılarak kullanılıyormuş. Bu cilde yapıştırılan ilaç aslında bir ağrı kesici ve antienflamatuvar ve Diklofenak epolamine içeriyor. Yapılan bazı çalışmalarda grade 2 ve 3 vakalarda kapsül sertliğini yumaşattığı görülmüş (bazı vakalarda günde 2 patch, en az 3 hafta boyunca kullanılmış). Bunun yanında bazı hastalarda hiç bir etkisi olmamış. Bu konudaki çalışmalar devam ediyormuş. Şu an bu ilaça ameliyattan önce bir şans verilebileceği düşünülebilir ama kesin çare değil; en azından şimdilik..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


SAĞLIK SİGORTANIZ GERME AMELİYATLARINI KAPSIYOR MU? (18.12.2010)

Ekonomik kriz gibi Amerika dan başlayarak dünyaya yayılmış bir diğer sorunda obezite.. Obezite, kendiliğinden bir zayıflama endüstrisinin oluşmasını ve peşinden de plastik cerrahlar için yeni bir estetik ameliyat dalının oluşmasına yolaçtı: Post-bariatrik plastik cerrahi.. Obez hastaların en etkili zayıflama yöntemlerinden biri mide kelepçesi ve mideye konan balonlardır. Kişi bu yöntemlerle etkili bir şekilde zayıflayınca geriye bu kez de sarkmış cilt sorunu kalıyor. Bu aşamada plastik cerrahlara iş düşüyor ve vücudun nerede ise her yerine ayrı ayrı germe ameliyatları yapılıyor. İşte bu noktada şu soruyu sormak gerekiyor: Onlarca kilo verdikten sonra olacak bu germe ameliyatları estetik amaçlı ameliyatlar mıdır yoksa yapılması şart ameliyatlar mıdır? ve sağlık sigortanız bu ameliyatları karşılar mı? Karşılamalı mı?
Genellikle sağlık sigortaları estetik amaçlı ameliyatları karşılamıyor; ama işin içine günlük hayatı zorlaştıran karın derisinde aşırı sarkma veya bacaklarda sarkma giriyorsa bu germe ameliyatlarının bir gereklilik olduğu yönde karar alınırsa sigortalar bu ameliyatları karşılayabiliyorlar. Bu noktada hastalara sağlık sigortası yaptırırken poliçeleri iyice okumaları ve karşılanacak ve karşılanmayacak ameliyatlar hakkında kesin maddeler olmasına dikkat etmeleri öneriliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


2010 PLASTİK CERRAHİ GÜZELLİK BULGARİSTANDA YAPILDI.. (18.12.2010)

Bu yarışma yeni değil. Önceki yıllarda da yapılıyordu. Yarışmanın yapımcısı bulgar bir plastik cerrah olan Dr. Tamas Rozos.. Dediğine göre yarışmanın tüm amacı, diğer avrupa birliği ülkelerine bulgaristanda estetik cerrahinin ne kadar ileri olduğunu göstermekmiş. Yani, yarışma aslında sağlık turizmi açısından Bulgaristanın tanıtımını amaçlıyor. Yarışmanın tüm katılımcıları 18 yaş ve üstü Bulgaristanlı genç bayanlar. Yarışmaya katılmak için sadece botox yada dolgu maddeleri ile ameliyatsız estetik yaptırmak yeterli olmuyor; mutlaka estetik ameliyat geçirip bunu kanıtlamanız isteniyor. Örneğin geçen senenin güzellik kraliçesi (Rika urban, 22 yaşında) meme büyütme, burun estetiği ve yüz germe ameliyatı olmuş idi...

Yarışmanın birincisine verilen ödüller ise göz kamaştırıcı: Bir apartman (daire değil, tümden bir apartman), Mercedes bir otomobil, 10 milyon dolar değerinde mücevher... Ayrıca birinci olan güzelin doktoruna da ayrıca hediyeler! Yarışmanın bu yanıyla Bulgaristandaki estetik cerrahiye de hareket getirdiği ve doktorları teşvik edici yanı olduğu söylenebilir..
Bu senenin güzeli 24 yaşındaki Alexandra Locsis olmuş..

Geçen senenin yarışmasından görüntüler (kıyafetler resmen 5. element filminde Milla Jovovich in giydiği şerit kıyafetten araklanmış.. O filmde kıyafetleri Jen-Paul Gaultier tasarlamıştı..):

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


KİRPİK UZATAN LATİSSE SAÇ DA ÇIKARIR MI? (16.12.2010)

Tüm saç dökülme problemi olan hastaları heyecanlandıracak bir soru bu! A.B.D. de başrolünde Brooke Shields in bulunduğu büyük bir reklam kampanyası ile tanıtılan ve bir anda popüler olan, Allergan ın yeni icadı (bir önceki icadları Botox idi) Latisse, acaba saç dökülmesine de iyi geliyor mu?
Öncelikle şunu belirteyim; hastaların yazıştıkları en önemli portallardan biri olan www.realself.com a gelen yorumların 89% unda hastalar Latisse den memnunmuş; ki bu oldukça yüksek bir oran (Latisse nin ilk olarak 2008 de satışa sunulduğunu eklemeliyim). Latisse den memnun olan hastaların bir kısmının eşinin saç dökülme sorunu da varmış.. Olaylar doğal olarak Latissenin saç dökülmesinde kullanılması şeklinde gelişmiş. Tabii ki, düşünün, eşiniz kirpiklerini uzatmak ve dolgunlaştırmak için bir ilaç kullanıyor ve bu işe yarıyor. Sizin kafanız kel mi? Evet kel.. O zaman neden denemiyorsunuz bu ilacı? Kocalar da başlamış kullanmaya.. Söylenti şeklinde yayılan bu olay sonunda bazı cildiye ve saç ekimi üzerine çalışan hekimler Latisse yi kendi vakalarında denemeye bağlamışlar. İşin ilginci, saç dökülmesinde de iyi sonuçlar alınmış. Yani Latisse, saç dökülmesine de iyi geliyor.. Amerika saç restorasyonu vakalarıyla uğraşan tanınmış Dr. Alan Bauman kadınlı erkekli 28 vakada Latisse yi denemiş ve Latisse nin FDA tarafından incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini bildirmiş. Yaşları 18-64 arasında değişen bu 28 saç dökülmesi yaşayan vaka şu an FDA nın 1. aşama klinik incelemesini oluşturuyor. Tabii ki Latisse nin saç dökülmesinde faydasının onaylanması daha çok klinik denemeler ve yıllar alacak ama bu çalışmalar oldukça umut verici...
Bu arada, bu çoook değerli, ilaç keşiflerinin hep Allergan tarafından yapılmış olması çok enteresan.. Üstelik daha önce botox un da estetik potansiyeli tesadüfen keşfedilmişti.. Latisse de öncelikle glokom tedavisi için denenirken kirpikleri uzatıcı etkisi farkedilmişti.. Şimdi de saç çıkarıcı etkisi tesadüfen bulunuyor.. Sanki allah Allergan firmasına yürü ya kulum diyor!!

Konuyla ilgili videolar:




Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


BÖLGESEL İNCELMEDE 2 YENİ CİHAZ: ZERONA VE ZELTİQ... (16.12.2010)

Öncelikle şunu belirteyim; bu iki cihaz da çok göz kamaştırıcı sonuçlar vermiyor. İkisinin de etkili ameliyatsız bölgesel zayıflama yöntemi olduğu kabul ediliyor ama klasik yağ alma ameliyatı halen bu cihazların kullanılmasından çok daha etkili.
Zerona soğuk lazer teknolojisini kullanırken Zeltiq in soğuk ve ultrason teknolojisini kullandığı belirtiliyor ve coolsculpting olarak ta biliniyor.. Bu iki cihaz da şu an kullanılan diğer cihazların aksine ısıtarak değil soğutarak etkili oluyor.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız. Zerona web sitesi için tıklayınız, Zeltiq web sitesi için tıklayınız.


SON YILLARDA POPÜLER OLAN BAZI SIRADIŞI ESTETİK AMELİYATLAR UZMANLARI ŞAŞIRTIYOR (07.10.2010)

The Daily Beast in haberine göre son yıllarda popülerleşen bazı estetik ameliyatlar uzmanları ikiye bölmüş durumda..
Gamze oluşturma: Bazı uzmanlar bu işlemi yaparken, bazıları ise doğal bir gamze oluşturmanın mümkün olmadığını, elde edilen görüntünün son derece yapay olduğunu söylüyor..
Bacak ve ayak bileğinin liposuction (yağ alma) ile inceltilmesi: Bazı uzmanlar bu uygulamaları yaparken, bazıları ise bu uygulamanın son derece riskli olduğunu (sinir yaralanması riski yüksek) söylüyor..
Çene ucuna yarık yapılması: Bu uygulamayı da yapanlar olduğu gibi tamamen buna karşı olanlar da var..
Baklava desen karın oluşturulması: Karın yağlarının şekilli alınarak karında kaslı bir görüntü elde edilmesi de tartışmalı bir ameliyat..
Kaş kirpik ekimi: Doğal görünümlü kirpik ekimi her zaman mümkün olmuyor..
Ayak başparmaklarının kısaltılması: Yurtdışında yapan cerrahlar varmış ama sanırım yurtdışında bile yapanlar sayılı..
Süt dişlerinin beyazlatılması..
Ayak tabanına dolgu maddesi enjeksiyonu: Yurtdışında ortopedi uzmanlarının yaptığı bir uygulama.. Bu amaçla Sculptra adlı dolgu maddesi kullanılıyor. Topuk ağrılarını azalttığı söyleniyor..
Bikini bölgesine ve göğüse saç ekimi: Pek sık yapılan bir uygulama değil. Ama yapıldığında o bölgenin anestezisi için genişçe bir alana lokal anestezik yapmak gerekiyor. Bazı cerrahlar yapmıyor..
İris implantları: Göz bebeğine sırf dekoratif bir uygulama olsun diye implant taktırmak.. İnanılmaz ama yaptıranlar var.. Çok riskli..
Haberin ayrıntısı için buraya ve buraya tıklayınız.


MERZ İN (ALMAN) ÜRETTİĞİ BOTULİNUM TOKSİN PREPERATI XEOMİN, FDA ONAYINI ALDI (07.10.2010)

A.B.D.de Botox a bir rakip daha geldi. Daha önce Fransız üretimi olan Dysport FDA onayını almış idi. Bu kez de Alman ürünü olan XEOMIN (estetik dışı amaçlar için) FDA onayını aldı.. Xeomin, 2008 yılında İngiltere de kullanıma sunulduğunda Botox ve Dysport dışında piyasadaki 3. botulinum toksin preperatı olmuştu.
Xeomin de, Botox gibi 100 ünitelik flakonlarda satışa sunulmuş..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.
Merz in resmi XEOMIN web sitesi için tıklayınız.








ISAPS, 2009 DÜNYA PLASTİK CERRAHİ İSTATİSTİKLERİNİ AÇIKLADI (07.10.2010)

Bu istatistiki çalışma 2 yılda bir yapılacakmış. İkibindokuz yılını kapsayan çalışma bir yıl sürmüş ve dünyadaki 25 ayrı ülke ve bölgede çalışan plastik cerrahların bilgisine başvurulmuş. Alınan sonuçların tüm dünyada yapılan plastik cerrahi ameliyat ve ameliyatsız uygulamaların en az 75% ini kapsadığı söyleniyor.
Plastik cerrahi ameliyatları ve ameliyatsız uygulamaların toplamda en çok yapıldığı ülkeler şöyle (sıkı durun!) : A.B.D., Çin, Brezilya, Hindistan, Meksika, Japonya, Güney kore, Almanya ve Türkiye..
Sağlık turizminde öne çıkan ülkeler, Suudi arabistan, Venezuela, Portekiz ve Tayland imiş..
En çok yapılan estetik ameliyatlar: Liposuction, meme büyütme, göz kapağı estetiği, burun estetiği ve karın germe imiş..
En çok yapılan ameliyatsız uygulamalar: Botulinum toksin enjeksiyonları, dolgu maddesi uygulamaları (kırışıklıkların giderilmesi, yüze hacim kazandırma, dudak kalınlaştırma), Lazer epilasyon, yağ enjeksiyonları ve IPL uygulamaları (epilasyon ve damarsal lezyonların giderilmesi) imiş..
Çalışmaya ulusal plastik cerrahi derneklerine üye 31.000 plastik cerrahın 75% inin katıldığı belirtiliyor..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.






CİLT GENÇLEŞTİRMEDE KÖK HÜCRE KULLANIMI İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR UMUT VERİYOR. (07.10.2010)

Resesif distrofik epidermolizis bülloza adlı nadir görülen bir cilt hastalığının kemik iliğinden alınan kök hücreler ile başarılı bir biçimde tedavi edildiği ve ciltte onarım ve gençleşme sağlanabildiği bildirilmiş. Bu hastalık daha önce bilinen tedavilerle tedavi edilemiyordu. University of Minnesota Medical School öğretim üyelerinden ve kök hücre enstitüsü yöneticisi Dr. John E. Wagner, bu tedavinin daha önceki kök hücre çalışmaları ile başarılamadığını ama kendi buldukları, nadir görülen bir alt kategori kök hücresi grubu ile bu hastalığı tedavi etmeyi başardıklarını belirtmiş. Bu kök hücreler ciltte hasarlı alana göç ederek orada kollajen üretimini başlatıyorlar. Resesif distrofik epidermolizis bülloza hastalığında da tedavinin ana teması kollajen üretiminin sağlıklı hale gelmesi imiş. Bu sayede hastalık tedavi ediliyor. Bilindiği gibi ciltteki yaşlılık, kırışıklık ve çatlakların oluşmasında da en önemli etmen, kollajenin üretiminin sağlıksız yada yetersiz olması.
Bu çalışmalar umut verici olsa da henüz artısı eksisi belli olmuş değil. Kullanılan kök hücrelerin kollajen üretimini sağlarken kontrolden çıkarak kansere dönüşmeyeceğini kimse garanti edemiyor. Bu yüzden, bu tedavi yöntemlerinin daha uzun yıllar denenip olası komplikasyonlarının belirlenmesine ihtiyaç var. Bu sebeple henüz rutin uygulamalar yapılamıyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


UZMANLAR GÖZALTINDAKİ KOYU HALKALAR İÇİN AMELİYAT YERİNE MAKYAJ ÖNERİYOR...(06.10.2010)

Gözaltlarındaki koyu halkalar, en çok şikayet edilen estetik kusurlardan biridir. Bu halkalar ya genetiktir, ya yorgunluğa ve uykusuzluğa bağlıdır yada sağlıksız beslenme sonucu oluşmuştur. Sonuçta bu durumun sebebi, o bölgede toplar damar dolaşımının sağlıklı olmamasıdır. Daha net söylemek gerekirse göz altlarındaki koyu halkalar aslında birer varisten başka bir şey değildir. Bacaklarda oluşan varisler, makatta oluşan hemoroid ve gözaltlarındaki koyu halkalar aslında mekanizma olarak benzer sorunlardır ve genellikle altta yatan sebep toplardamar dolaşımında sorun olmasıdır. Bazen gözaltı bölgesinde pigmentasyon artışı da bu bölgede koyu renk oluşmasına yolaçar..
Son zamanlarda uzmanlar bu bölgedeki koyu halkalar için ameliyat yada renk açıcı uygulamalar yerine kapatıcı makyaj ürünleri ile kamuflaj makyajı yapılmasını öneriyorlar.. Son yıllardaki ekonomik krizler sonunda da bu tarz daha ucuz ve ameliyatsız uygulamalara ilginin arttığı belirtiliyor..
Tabii bu bahsettiğimiz kamuflaj makyaj ürünleri renk farkını yokeder ama torbalanmaya etkili olmazlar. Gözaltında torbalanma da varsa tek çare ameliyattır.. Gözkapağı estetiği hakkında bilgi almak için tıklayınız.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


PLASTİK CERRAHLARA ÖZEL KARTVİZİT TASARIMI.. (06.10.2010)

Fazla söze gerek yok.. Kartvizitin ön yüzünde göğüs bölgelerinde birer boşluk olan bir kadın figürü var. Arkada doktorun iletişim bilgileri yer alıyor. O iki boşluğa parmak uçlarınızı geçirdiğinizde ise 'Ben en iyisi bir gideyim, doktoruma göğüslerimi büyüttüreyim' diyorsunuz... Yani, herhalde bu kartviziti tasarlayanlar böyle bir şeyi hatırlatmasını amaçlamışlar..

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


TÜTÜN BİTKİSİNDEN KOLLAJEN ELDE ETME ÇALIŞMALARI ÜMİT VAADEDİYOR (12.07.2010)

Hyaluronik asit içeren ve hayvansal kaynaklı olmayan yeni nesil dolgu maddeleri popüler olmadan bu alemin kralı kollajen idi. Lakin, hayvansal kaynaklı olması (kollajen, büyük baş hayvanların dokularından elde ediliyordu) ve milyonda bir de olsa hayvansal kaynaklı bir hastalık (örneğin deli dana hastalığı) bulaşma riski sebebiyle kollajen hızla popülarite kaybetti. Katıldığım bir toplantıda Alman bir firmanın kollajen içerikli pansuman malzemeleri tanıtılmıştı. Bu tanıtım için firma Almanyadan bir profesörü getirtmişti. Bu ürünlerin güvenilirliğini sorduğumuzda 100% garanti verememişlerdi. Tanıtımı yapan doktor bile milyonda bir hayvansal bir hastalığın bulaşabileceğini kabul etmişti. Hyaluronik asit içeren dolgu maddeleri üretilmeye başlandığında da herkes kollajen i unuttu.. İsrailde bulunan kudüs tarım, gıda ve çevre üniversitesinde öğretim üyesi olan Robert H. Smith dışında herkes..
Kudüs tarım, gıda ve çevre üniversitesinde yapılan çalışmalardan daha önce de haberler kısmında bahsetmiştim. Burada yapılan son çalışmalarla pro-kollajen üretmek için gerekli olan 5 gen değişimini tütün bitkilerinde başarmışlar. Bu çalışmaları ile bilimsel bir ödül de kazanan ekip arkalarına CoolPlant LTD adlı bir firmanın desteğini de alarak çalışmalarına devam ediyor. Tütün bitkisinden gerçekten insanda kullanılabilecek nitelikte, tamamen güvenli kollajen ürettiklerinde dolgu maddeleri kitabında yeni bir sayfa açılmış olacak; hele ki elde ettikleri kollajen günümüzde kullandığımız hyaluronik asitli dolgulardan daha uzun etkili olursa elde ettikleri başarı ikiye katlanacaktır..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


YÜZ NAKLİ AMELİYATLARININ EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ: PENTAGON (18.06.2010)
Amerika birleşik devletlerinde 2008 yılında ilk kez kısmi yüz naklini gerçekleitiren The Cleveland Clinic hastanesine para yağıyor. Bunun sebebi ise yüz nakli ameliyatları ve bu konudaki araştırmaların en büyük destekçisinin Pentagon olması.. Şu anda bile yüz nakline ihtiyacı olan 200 kadar savaş gazisinin olduğu söyleniyor.
Cleveland da ilk yüz nakli ameliyatında bulunmuş olan dr. Maria Siemionow, savaşların halen plastik cerrahinin gelişimine katkı sağladığını hatırlatıyor. Bildiğiniz gibi plastik cerrahideki birçok atılım ve estetik cerrahinin temelleri, 2. dünya savaşında atılmıştı. Savaşta yaralanan askerlerin ameliyatlarından elde edilen tecrübe, estetik cerrahinin gelişimine katkıda bulunmuştu.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.








HASTALAR İÇİN CİDDİ BİR UYARI: ESTETİK AMELİYAT OLMAK İÇİN BAŞVURDUĞUNUZ DOKTORUNUZ GERÇEKTEN PLASTİK CERRAHİ UZMANI MI? (18.06.2010)
Malesef bu konu sadece ülkemizin değil, Amerika birleşik devletleri başta olmak üzere yabancı ülkelerin de sorunu. Yurtdışında plastik cerrah yanında kozmetik cerrah olarak adlandırılan bir uzmanlık dalı daha var. Aslında bu ayrı bir uzmanlık dalı değil. Doktorluk yapma lisansı olan her doktor kurs görerek estetik ameliyatları yapmaya başlayabiliyor ve kendine kozmetik cerrahi uzmanı diyebiliyor.
Bu arada not düşeyim, bana bazen meslektaşlarım soruyor; neden www.kozmetikcerrahi.com adını aldın, bu genellikle yurtdışında plastik cerrahi uzmanı olmayan ama estetikle uğraşan hekimlerin kullandığı bir terimdir diye.. Malesef bildiğiniz gibi internette domain isimlerini önce davranan alır ve her ismi tek bir kişi kullanabilir. Ben de web sitem için isim bakarken, estetik ve plastik cerrahi ile ilgili nerede ise tüm isimlerin alındığını gördüm, www.kozmetikcerrahi.com isminin alınmamış olduğunu gördüğümde de balıklama atladım üzerine.. Durum bundan ibaret; yoksa kendine kozmetik cerrahi uzmanı diyen hekimleri savunduğum falan yok.. Aksine bu siteden plastik cerrahiyi, insanlara anlatmaya çalışıyorum ki, estetik bir girişim düşünüyorlarsa bu konuda bilinçli hareket etsinler..
Amerika da plastik cerrahi derneği bir çalışma yapmış. Estetik ameliyatların en fazla yapıldığı bölgelerden biri olan kaliforniya da estetik ameliyat yapan 1867 cerrahın eğitim durumlarını araştırmışlar. Bu kozmetik cerrahlardan sadece 495 inin plastik cerrahi ihtisası yaptığı görülmüş. Bunun üzerine plastik cerrahi derneği halkı uyaran bir bildiri yayınlamış. Kurs alarak estetik ameliyat yapmanın yasal olduğunu; ama estetik ameliyat olmak gibi ciddi bir karar alan hastaların, bu işin ihtisasını alan ve yıllar süren ciddi bir eğitim-sınav süreci geçiren plastik cerrahi uzmanlarını tercih etmelerinin daha doğru olduğunu belirtmişler...
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


DOĞUŞTAN 31 PARMAĞI OLAN ÇOCUK AMELİYAT EDİLECEK (18.06.2010)
Doğuştan fazla parmak olması sık rastlanan bir durumdur. Genellikle başparmağın yanında ufak, ince bir sapla başparmağa başlı duran 2. bir parmak şeklindedir ve tedavisi çok kolaydır. Lokal anestezi ile o fazlalık alınır. Habere konu olan vaka ise şimdiye kadarki en komplike fazla parmak vakalarından (polidaktili) biri.. Bu çocuğun el ve ayaklarında toplam 31 parmak; ayrıca kulaklarında da kepçe kulak deformitesi bulunuyormuş. Çinli çocuğun önce fazla parmaklarının alınması, sonra da kulaklarının yatırılması için ameliyat edilmesi planlanıyormuş.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


F.B.I., SUÇLULARI BULMAK İÇİN PLASTİK CERRAHLARDAN YARDIM İSTİYOR (18.06.2010)
Amerika birleşik devletlerinde F.B.I., suçluların bulunması için plastik cerrahlardan yardım istiyor. Ocak 1995 den beri kaçak olan James "Whitey" Bulger ve eşinin bulunabilmesi için plastic surgery news dergisine tam sayfa ilan verilmiş. İlanın verilmesinin sebebi ise şu: James "Whitey" Bulger in eşi çok eski bir meme büyütme hastası. Yıllar önce daha ilk jenerasyon silikon implantlar ile meme büyütme ameliyatı geçirmiş. F.B.I. ajanları, bu eski implantların günümüzde yenileri ile değiştirildiğini bildiklerinden James "Whitey" Bulger in eşi Catherine in, meme implantı değişim ameliyatı geçirebileceğini, bu sayede yakalanabileceklerini düşünmüşler. Plastic surgery news dergisine tam sayfa verilen ilanda James "Whitey" Bulger ve eşinin resimleri yeralıyor ve resimdekileri görürlerse F.B.I.a haber vermeleri isteniyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


BREZİLYA GERÇEKTEN DÜNYADA ESTETİK AMELİYATLARIN EN ÇOK YAPILDIĞI ÜLKE Mİ? (02.06.2010)
Brezilya nın adı, sıklıkla estetik cerrahi ile birlikte anılır. Dünyaca ünlü estetik cerrahların bazıları brezilyalıdır; sambacı kızların birer liposuction eseri olduğundan söz edilir vs vs..
Estetik ve güzellik üzerine bir web sitesi olan DailyBeauty, bazı ülkelerin estetik ameliyat istatistiklerini karşılaştırmış. Ortaya çok enteresan bir sonuç çıkmış. Dünya estetik cerrahi ameliyat sıralamasını aşağıda görebilirsiniz:

U.S.A.
Meksika
Arjantin
İspanya
Fransa
Almanya
Brezilya
Güney Afrika
Türkiye
Japonya

Brezilya nın birinci değil, yedinci çıkması yanında Türkiye nin de dünyada en çok estetik ameliyat yapılan 9. ülke olması enteresan (hatta listedeki tek müslüman ülke Türkiye..).
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


IRAKTA ŞİDDET AZALDIKÇA ESTETİĞE OLAN İLGİ ARTIYOR (20.05.2010)
Web sitemde estetik cerrahinin tarihçesi bölümünü okuyanlar bilir; estetik cerrahinin temeli rekonstrüktif savaş cerrahisidir. Estetik cerrahinin temelleri 1. ve 2. dünya savaşlarında atılmıştır. Önce savaş zamanı askerlerin büyük yaralanmaları onarılmış, daha sonraları da savaş sona erdiğinde bu yaraların nasıl daha iyi hale getirilebileceği araştırılmış, estetik cerrahi bu sayede gelişmiştir.
Irak ta da savaş ve çatışma ortamı düzeldikçe, savaş yaralanmalarında tecrübeleri artan meslektaşlarımız artık daha fazla estetik ameliyat yapmaya başlamışlar. BBC nin röportaj yaptığı Dr Abbas al-Sihn, geçen yıllara göre estetik ameliyatlarda 50% artış olduğunu söylemiş. Irakta şu an en fazla yapılan ameliyat burun estetiği imiş. Öğrencilerin tatile çıktığı yaz aylarında estetik ameliyat sayısı iyice artıyormuş.
Haberde Dr. Abbas al-Sihn in geçen yıllarda 1400 rinoplasti, haftada da 50 ameliyat yaptığı yazıyor. Bende diyorum ki bari biraz mantıklı atsaydınız. Bir hafta 168 saatten oluşuyor. Bunu 50 ye bölsen, her bir ameliyat hastası için 3.36 saat düşüyor; ki buna hastanın muayenesinin, pansumanlarının, takibinin de dahil olması ve doktorun başka hiç bir şey (uyuma, yemek yeme, su içme dahil) yapmaması lazım.. İnsan atar da biraz mantıklı atar yahu!!
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


EKONOMİK KRİZ, ESTETİK CERRAHİYİ DE ETKİLEDİ.. (19.05.2010)
American Society for Aesthetic Plastic Surgery ve The American Society of Plastic Surgeons derneklerinin istatistiklerine göre, son yıllarda sürekli artış gösteren estetik ameliyat ve uygulama sayısı 2008-2009 yıllarında ilk kez düşüş trendine girdi. Estetik ameliyatlarda 9-17%; ameliyatsız estetik uygulamalarda ise 1% düşüş gözlenmiş. Buna karşın kanser cerrahisi, onarım cerrahisi gibi rekonstrüktif ameliyatlarda ise 5% artış gözlenmiş.
2009 yılında Amerika birleşik devletlerinde en çok yapılan estetik ameliyatlar:
estetik cerrahi Meme büyütme ameliyatı
estetik cerrahi Liposuction
estetik cerrahi Gözkapağı estetiği
estetik cerrahi Burun estetiği
estetik cerrahi Karın germe

2009 yılında Amerika birleşik devletlerinde en çok yapılan ameliyatsız estetik uygulamalar:
estetik cerrahi Botox
estetik cerrahi Dolgu enjeksiyonu
estetik cerrahi Lazer epilasyon
estetik cerrahi Mikrodermabrazyon
estetik cerrahi Kimyasal peeling

Son 10 yılda estetik ameliyatlarda 70% artış olduğunu hatırlatan dernek yetkilileri, estetik ameliyatlardaki bu durgunluğun kısa süreceğini ve yerini yeniden artış trendine bırakacağını düşünüyorlar. Aşağıda 2008-2009 istatistiklerini ayrıntılı bir şekilde veriyorum..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


2008-2009 YILLARINDA AMERİKADA YAPILAN ESTETİK AMELİYATLAR
ESTETİK AMELİYATLAR
2009
2008
2009 - 2008 YILLARINDA % DEĞİŞİM..
Breast augmentation (Augmentation mammaplasty) 289,328 307,230 -6%
Breast implant removals (Augmentation patients only) 19,857 20,967 -5%
Breast lift (Mastopexy) 87,386 92,461 -5%
Breast reduction in men (Gynecomastia) 17,326 17,902 -3%
Buttock implants 799 853 -6%
Buttock lift 3,143 3,554 -12%
Calf augmentation 259 247 5%
Cheek implant (Malar augmentation) 8,789 8,828 0
Chin augmentation (Mentoplasty) 13,110 14,117 -7%
Dermabrasion 63,764 78,954 -19%
Ear surgery (Otoplasty) 27,332 29,434 -7%
Eyelid surgery (Blepharoplasty) 203,309 221,398 -8%
Facelift (Rhytidectomy) 103,625 112,933 -8%
Forehead lift 42,365 42,063 1%
Hair transplantation 17,787 17,580 1%
Lip augmentation (other than injectable materials) 21,651 20,728 4%
Liposuction 198,251 245,138 -19%
Lower body lift 8,867 9,286 -5%
Nose reshaping (Rhinoplasty) 255,972 279,218 -8%
Pectoral implants 230 1,335 -83%
Thigh lift 8,563 9,088 -6%
Tummy tuck (Abdominoplasty) 115,191 121,653 -5%
Upper arm lift 14,505 14,059 3%
TUM ESTETİK UYGULAMALAR 1,521,409 1,669,026 -9%
       
AMELİYATSIZ ESTETİK UYGULAMALAR      
Botulinum Toxin Type A (Botox®, Dysport®)** 4,795,357 5,014,446 -4%
Cellulite treatment (Velosmooth®, Endermology®) 34,278 36,858 -7%
Chemical peel 1,142,949 1,048,577 9%
Intense Pulsed Light (IPL) treatment 429,734 452,352 -5%
Laser hair removal 893,054 891,712 0
Laser skin resurfacing 434,830 400,262 9%
- Ablative 110,931 103,394 7%
- Non-ablative (Fraxel, etc.) 323,899 296,868 9%
Laser treatment of leg veins 219,827 222,047 -1%
Microdermabrasion 910,168 841,733 8%
Sclerotherapy 390,341 375,328 4%
Soft Tissue Fillers 1,722,054 1,613,609 7%
- Calcium hydroxylapatite (Radiesse®) 192,053 179,489 7%
- Collagen 169,292 178,899 -5%
--- Porcine/bovine-based (Evolence®, Zyderm®, Zyplast®) 36,688 33,563 9%
--- Human-based (Cosmoderm®, Cosmoplast®, Cymetra®) 132,604 145,336 -9%
- Fat 50,598 46,218 9%
- Hyaluronic acid (Juvederm® Ultra, Juvaderm® Ultra Plus, Perlane®, Restylane®) 1,209,217 1,109,373 9%
- Polylactic acid (Sculptra®) 85,883 79,653 8%
- Polymethyl-methacrylate microspheres (Artefill®) 15,011 19,977 -25%
TUM AMELİYATSIZ ESTETİK UYGULAMALAR 10,972,592 10,896,924 1%
       
TUM ESTETİK UYGULAMALAR 12,494,001 12,565,950 -1%

Yukarıdaki istatistiklerin kaynağı için tıklayınız.



DÜNYANIN İLK, TAM YÜZ NAKLİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ.. (19.05.2010)
Mart 2010 da İspanyanın Barcelona şehrinde bulunan Vall d'Hebron hastanesinde dünyanın ilk tam yüz nakli gerçekleştirilmiş. Tam 22 saat süren operasyon 30 kişilik bir ekip tarafından gerçekleştirilmiş. Nakil yapılan hasta 5 sene önce bir kaza sonucu tüm yüzünde deformasyon olan bir hasta imiş. Hasta, yüzündeki deformasyon sebebiyle konuşma, yutkunma ve nefes almada zorluk yaşıyormuş. Daha önce 9 kez başarısız ameliyatlar geçirmiş olan hasta sonunda tam yüz nakli yapılmak üzere programa alınmış. Gözler ve ağız boşluğu dışınta tam yüz nakli yapılan hastanın yüzündeki dikiş izleri tam saç çizgisi boyunca ve boyunda enine bir iz şeklinde kalmış.
Daha önce de Fransa, Amerika, Çin ve İspanyada 10 tane parsiyel yüz nakli yapılmış idi.. İlk başarılı parsiyel yüz nakli 2005 yılında Fransada yapılmıştı..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


PUREGRAFT 250: Yeni bir yağ enjeksiyonu sistemi (19.05.2010)
2008 yılında sadece Amerika birleşik devletlerinde 46.000 yağ enjeksiyonu yapılmış. Sadece bu sayı bile yağ enjeksiyonu ameliyatlarının ekonomik boyutu hakkında bir fikir veriyor. Bu kadar çok yağ enjeksiyonu yapılırken doğal olarak hız önem kazanıyor. Yeni kullanıma sunulan Puregraft 250 adlı bir yağ transferi sisteminin, yağ naklini steril, güvenli ve 3 kat hızlı yapmayı sağladığı bildiriliyor. FDA onaylı bu setin yağ naklinde yeni bir çağı başlatacağı iddia ediliyor.
Bu arada bu sette yağ dokusunun süzme ve ayrıştırması, santrifuj uygulanmadan yapılıyormuş.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız, Üretici firmanın web sitesi için tıklayınız.


DR. KELLY.. SÖRF YAPIYOR.. YAT KULLANIYOR.. BOTOX BİLE YAPABİLİYOR!! BİR DE UZAKLARA GİZEMLİ GİZEMLİ BAKIYOR!! (19.05.2010)
Geçenlerde internette bir kulak burun boğaz uzmanının Amerika Birleşik Devletlerinde bölgesel Tv kanallarında yayınlanmak üzere hazırlattığı bir reklam filmi gördüm. Dr. Kelly, estetikle uğraşan bir KBB uzmanı. Önceleri bunun espri amaçlı çekilmiş fake bir video olduğunu sandım, ama değilmiş.. Bakın videoyu izleyin; adam botox yapıyor, sörf yapıyor, hatta uzaklara gizemli gizemli bakıyor!!! Havalı görünmek için binbir şaklabanlık yapınca, haliyle insan komik duruma düşüyor.. Adam aslında kulak burun boğaz uzmanı ama videonun başında kendisini facial plastik surgeon, yani yüz plastik cerrahı diye tanıtıyor; o da ayrı gıcık bir durum. Plastik cerrahi ihtisası yapamamış, estetik cerrah olmak içinde ukte kalmış cerrahların kendilerine yakıştırdıkları uyduruk bir branştır yüz plastik cerrahisi.. Ya KBB uzmanı olursun ya da plastik cerrahi uzmanı!! Ya da aslen KBB uzmanı olup, yüz plastik cerrahisi adı altında estetik ameliyatlar yapmaya yeltenir, böyle komik duruma düşersin..



Dr. Kelly in web sitesi için tıklayınız.


SİLİKON İMPLANTLAR, MEME KANSERİNE YOLAÇMIYOR.. (18.05.2010)
Kanada da yapılan uzun soluklu bir çalışmada meme büyütme ameliyatı geçirmiş hastalarda meme kanseri oranının artmadığı gösterilmiş. 1980 li yıllarda silikon sızdıran implantlardan beri çıkan bu kansere yolaçma söylentileri son zamanlarda yapılan bu gibi bir çok çalışma ile yalanlanmış oluyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


TERÖR ÖRGÜTLERİ MEME IMPLANTLARINI BOMBA OLARAK KULLANABİLİR Mİ? (18.05.2010)
Bu iddia bir ingiliz gazetesi tarafından ortaya atılmış. Söylenene göre El-kaide, meme implantları patlayıcı bir sıvı ile doldurulmuş bayan bir intihar bombacısı ile uçaklara saldırı düzenleyebilirmiş; böyle bir hazırlık içindeymiş. Silikon implant içine doldurulan patlayıcının ise cep telefonu ile tetiklenecek bir fünye ile patlatılabileceği yazılmış.. Düşüncesi bile korkunç bir plan.. Bu söylenti üzerine, yakında meme implantlı bayanları uçaklara kabul etmezlerse şaşmamak lazım..


Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


TENİSÇİ SIMONA HALEP, TENİS KARİYERİ İÇİN GÖĞÜSLERİNİ KÜÇÜLTTÜRDÜ.. (18.05.2010)
Çağlar boyunca birçok tarihçi Amazonlardan bahsettiği için artık bu savaşçı kadınların varlığından şüphe duyulmuyor. Yunanlı tarihçi Herodot a göre Amazonlar Thermodon nehri boyunca yaşıyor ve topluluklarına erkekleri almıyorlardı.. Sadece üremek için erkeklerle birlikte oluyor, bebekleri erkek doğarsa öldürüyorlardı. Hipokrat, bu savaşçı kadınların daha rahat ok atmak için sağ göğüslerini kızgın demirle dağladıklarını tarihe not düşmüştü. M.S. 3. yüzyılda Roma lı tarihçi Justin, Amazon isminin de bu özelliklerinden geldiğini yazıyordu: a (yok, eksik), mazo (meme dokusu); olmak üzere, Amazon; bir göğsü eksik anlamına gelmektedir.. Bu gerçekten etkili olabilir; çünkü olimpiyatlarda da okçuluk yarışmalarında şampiyon olan sporcular genellikle küçük göğüslü yarışmacılardır.

Tenisçi Simona Halep de büyük göğüslerinden şikayetçi imiş.. Sebebi ise Amazonların öyküsüne benziyor. Simona Halep, göğüslerinin büyük olmasının tenis kariyerini kötü etkilediğini ve tenisde ilerlemesini engellediğini düşünüyormuş. Bu yüzden geçtiğimiz yaz meme küçültme ameliyatı geçirmiş. İşin komik tarafı hayranları, göğüslerini küçültmesin diye kampanyalar yapmışlar, facebook da gruplar kurmuşlar (bakınız... 3000 üyesi var...).. Ama Simona, tenis kariyeri için meme küçültme ameliyatını olmuş..






Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


YENİ ZELANDA DA REKLAMLARDA HASTALARIN AMELİYAT ÖNCESİ-SONRASI RESİMLERİNİN KULLANILMASI YASAKLANDI (18.05.2010)
Evet, yanlış okumadınız. Bugüne kadar Yeni zelandada doktorlar reklam yapabiliyor ve reklamlarında hastalarının ameliyat öncesi-sonrası resimlerini kullanabiliyorlardı. Aynı yasak daha önce de Avustralya da gündeme gelmiş ve reklamlarda hasta resimleri kullanmanın, insanları ameliyata teşvik ettiği kabul edildiğinden reklamlarda hasta resimlerinin kullanılması yasaklanmıştı. Bu aslında yerinde bir karar çünkü Avustralya da estetik ameliyat olma yaşı 18 in bile altına düşmüş, aileler ameliyatlara onay verir hale gelmişti. İnsanların estetik ameliyat olmasına tabii ki karşı değilim; sonuçta benim de mesleğim bu ama kişilerin böyle bir karar alırken yeterli olgunlukta olmaları gerektiğini düşünüyorum. Avustralya hükümeti de ailelerin yeterli otokontrolü sağlamadıklarını düşünerek böyle bir yasak getirmiş idi. Yeni zelanda da da estetik olma yaşı 18 in altına düştü ve devlet bazı düzenlemeler yapmak zorunda kaldı. İlk olarak ta hastalar için yanıltıcı ve yönlendirici olduğu düşünülen hasta resimlerinin reklamlarda kullanılması yasaklandı..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.




MEME PROTEZİ KAÇAĞI 180 GÜN HAPİS CEZASI ALDI (18.05.2010)
Geçen sene başkası adına sahte kimlikle aldığı kredi ile meme büyütme ve liposuction ameliyatı olan Yvonne Jean Pampellone, 180 gün hapis ve 3 yıl gözetim altında tutulma cezasına çarptırıldı. Başkasının kimliği ile ameliyat olduktan bir sene sonra aynı kliniğe başka bir kimlikle başvurunca, önceki ameliyatında konan meme implantlarının seri numarasından sahte kimlik kullandığı ve başka bir adla aynı klinikte daha önce de ameliyat edildiği ortaya çıkan Pampellone, yakalanmış. Aldığı cezalara ek olarak sahte kimlikle aldığı kredileri de ödemek zorunda olan Pampellone, 12.000 dolar ödeyecek..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


LİDOKAİNLİ JUVEDERM FDA ONAYINI ALDI (18.05.2010)
Allergan ın üretimi olan bir dolgu maddesi olan Juvederm, enjeksiyon sırasında oluşan ağrıyı azaltmak üzere lidokain ile kombine edilmişti. Lidokainli juvederm in FDA onayını aldığı belirtiliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


HALKA YÖNELİK ESTETİK CERRAHİ DERGİSİ NEW YOU, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNDE YAYINA BAŞLADI (18.05.2010)
American academy of cosmetic surgery derneğinin yayınladığı halka yönelik estetik cerrahi dergisi ocak 2010 da yayına başlamış.
Dernek başkanı Patrick McMenamin, derginin halkı estetik cerrahi hakkında eğitmek ve bu konuda karar alırken daha sağlıklı karar almalarını sağlamak olduğunu söylemiş..
Ülkemizde de daha önce bu gibi bir yayın organının hayata geçirilmesi için çalışmalar olmuşsa da maalesef yürürlükteki kanunlar ve yetersiz imkanlar sebebiyle bu çalışmaların hiçbiri hayata geçmedi (daha önce tıp eğitimim sırasında karikatür dergilerinde çizerlik yaptığımı biliyorsunuz; o yıllarda da o kadar çok dergi projesine şahit oldum ki sayısını hatırlamıyorum. Şu an piyasada satılan dergi sayısının en az 10 katı dergi projesi çıkmadan iptal olmuştur). Şu an bu gibi halkı bilgilendirme görevini ben ve benim gibi bir kaç meslektaşım gönüllü olarak web sitelerimiz yoluyla yapıyoruz..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.




DYSPORT FDA ONAYINI ALDI
Dysport, Fransız Ipsen firmasının ürünü olan bir botox muadili, Amerika Birleşik Devletlerinde estetik amaçlı kullanımlarda FDA onayını aldı ve böylece A.B.D.'de Allergan firmasının ürünü olan Botox'un tek muadili oldu.
Medicis (distribütör firma) ve Ipsen'in (üretici firma) bildirdiğine göre FDA onayı servikal distoniyi, 65 yaşından genç hastalarda alın kırışıklıklarının tedavisini kapsıyor. Dysport ta, Botox gibi Botulinum toksin Tip-A içeriyor. Dysport'u A.B.D. de dağıtan Medicis, aynı zamanda Restylane ve Perlane adlı dolgu maddelerini de dağıtıyor. Dysport'un Botox'tan daha çabuk etki ettiği ve etki süresinin daha hızlı olduğu iddia ediliyor. Tüm bu iddialar yakında çıkması beklenen Merck ve Mentor firmalarının kendi botulinum toksinlerini piyasaya sürmeleri ile değişebilir; zira Mentor firmasının merakla beklenen botulinum toksini olan Purtox'un, etkisini göstermesi için Botox'daki gibi 5-7 gün geçmesine gerek olmadığı, etkisini hemen gösterdiği söyleniyor. Bilindiği gibi Botox enjeksiyonlarında etkinin görülmesi için 5-7 gün geçmesi gerekiyor.
Dysport'un CE onayı mevcut ve ülkemizde de bulunuyor.
Dünyada Dysport dışında Estetox, Botoxina, Prosigne, Refinex adlı Botox muadilleri satılıyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


NIP-TUCK SONA ERDİ..
İlk yayınlandığı 2003 yılından beri izleyenleri merakla Tv başına toplayan, gerçeğe çok yakın ameliyat görüntüleri, erotizm ve gerçek hayattan alınma öykülerle bezeli, estetik cerrahların maceralarının anlatıldığı Tv dizisi Nip-Tuck ın çekimlerine son verildi. Dizi en iyi drama dalında bir golden globe ödülü almıştı. Yalnız dizinin henüz yayınlanmamış 2 sezon bölümünün çekimi tamamlanmış; yani dizinin çekimi bitirildi ama henüz seyretmediğimiz 2 sezon Nip-tuck var, ve dizinin finalini FX seyircileri ancak 2011 de seyredecek. Nip-tuck ı yaratan adam Ryan Murphy ise, Fox kanalında yayınlanacak bir müzikal olan Glee için çalışmalara başlamış..






YETERSİZ VE SIK ARALIKLARLA BOTOX ENJEKSİYONU YAPTIRMAK İMMÜNİTEYE YOLAÇIYOR
A.B.D. deki bazı uzmanlara göre, bilmeden fazla sulandırılmış botox enjeksiyonu yaptıran hastalar, botoksun etkisi yetersiz olunca bir kaç hafta içinde ek botox enjeksiyonları yaptırıyor; bunun sonucunda da hastanın bünyesinde botox a karşı antikor üretimi başlayabiliyor. Botox antikorları vücutta bir kez üretilmeye başlanırsa, bundan sonra yapılan her botox iğnesinde antikorlar botox molekülüne saldırarak parçalıyor ve yapılan botox etkisiz hale geliyor. Yani sık aralıklarla botox iğnesi yaptırmak, bir nevi aşı gibi etki yapıyor ve vücutta botox a karşı antikor üretimini başlatıyor. Botox un üreticisi olan Allergan firmasının önerisi, yapılan botox enjeksiyonunun fazla sulandırılmadan, tam doz yapılması ve her bir botox enjeksiyonlarının arasında en az 10 hafta olması.
Bazı kliniklerin, 1 flakon botox u, daha fazla hastaya bölmek için normalden daha fazla serum fizyolojikle sulandırdıkları ve çok sayıda hastaya bölerek minimum yada eksik doz botox yaptıkları bildiriliyor. Bu durumda hasta sonuçtan memnun olmazsa bir kaç hafta içinde tekrar botox yaptırıyor. İşte bu durumda vücut savunması, kısa zaman aralıkları ile botox molekülü ile karşılaşıyor ve bu maddeyi (protein yapıdadır) düşman olarak görüp botox molekülünü parçalayacak antikor üretmeye başlayabiliyor. Bir kez botoxa karşı antikor üretildiyse, o kişide artık botox bir işe yaramıyor, çünkü vücudun savunma hücreleri ve antikorları, enjekte edilen botox u hemen parçalıyor.
A.B.D. de özel çalışan bazı plastik cerrahlar, botox un şu an dünyadaki en değerli madde olduğunu, gram başına düşen maliyet olarak karşılaştırıldığında altın, petrol, hatta elmastan bile daha değerli olduğunu söylüyorlar. Bu yüzden, ticari sebeplerle 1 flakonun gereğinden fazla sulandırılması ve gereğinden fazla kişiye bölünmesi maalesef enjeksiyonun yapıldığı kişilerde, yukarıda sayılan sebeplerden ötürü botox immünitesine yolaçıyor.
Benim önerim de, her enjeksiyonda mutlaka enjeksiyon yapılan yere göre tam doz botox yapılması ve 6 aydan önce uygulamanın tekrarlanmamasıdır. Bu yüzden hastaların ucuz botox yapan kliniklerden kaçınmasını tavsiye ederim. Bir klinikte botox ucuza yapılıyorsa bir sebebi vardır, ya muadil bir ürün kullanılıyordur, ya botox u fazla sulandırarak olabildiğince çok kişiye bölüyorlardır. Bu durum, size botox immünitesi olarak dönebilir ve hayat boyu bir daha botox dan fayda göremeyebilirsiniz.. Mutlaka düşülmesi gereken bir not da şu; aynı tehlike dysport, refinex gibi diğer botox muadilleri için de geçerli.
A.B.D. li Natalie Kita, kendisinin çok nadir botox immünitesi olan hastalardan biri olduğunu internette bir forumda yazınca, kendisi gibi 15 hasta ile tanışmış. Bu hastakların da ortak noktası ise hep aynı imiş: yaptırdıkları botox dan memnun olmayarak daha sonra ek doz yaptırmak..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


BOTOX 21 YAŞINDA!
İlk olarak 1989 da satışa sunulan botox, yıllar içinde bir çok sürpriz kullanım alanı buldu; bir çok muadili üretildi, taklitleri satışa sunuldu. Botox un üreticisi olan Allergan firması 21. yılı biraz buruk kutlamış olmalılar, çünkü küresel ekonomik kriz sebebiyle her ne kadar ameliyatsız estetik uygulamalara (dolayısıyla botox a) ilginin daha da arttığı söylense de firma 2009 yılının ilk çeyreğinde karında 58% düşüş bildirdi. Bir sene önce aynı dönemde 108 milyon dolar olan ciroları bu sene 45 milyon dolara gerilemiş.
İyi ki doğdun botox diyoruz..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.




BOTOX UN SAÇ DÖKÜLMESİNİN TEDAVİSİNDE ETKİLİ OLDUĞU ÖNE SÜRÜLDÜ
Botox, günümüzde ameliyatsız estetik arayan kişilerin bir numaralı tercihi olmayı sürdürüyor. Estetik dışında, prospektüsünde yazmasa da yada bu uygulamalar için FDA onayı olmasa da bir çok farklı amaçla kullanılıyor; örneğin ellerde ve avuçiçlerinde aşırı terlemenin kesilmesi, gerilim tipi migrenin önlenmesi ve tedavisinde, dismenore tedavisinde, prostat tedavisinde..
Tüm bu değişik uygulamaların yanına bir de kelliği önleyici etkisi eklenebilir. Kaliforniya Beverly Hills de çalışan Dr. Simon Ourian ın iddiasına göre Botox, zayıf saçları güçlendirmek için kullanılabilir. Dr. Simon Ourian, bu iddiasını test etmek için annesinin başına saçlı deriye botox enjeksiyonları yapmış ve saç yoğunluğunda artış saptamış. Botox un, saçlı derideki kan damarlarını gevşettiğini, damarlarda genişlemeye yolaçtığını, böylece saçlı deride kan akımının arttığını düşünüyor. Kan akımı artınca saç köklerinin daha iyi beslendiğini ve saçların güçlendiğini tahmin ediyor.
Dr. Ourian, botox u ayrıca bir çok denek üzerinde 3 yıldır denediğini ve ilk enjeksiyondan sonra bile saç yoğunluğunda ciddi artış saptadığını söylüyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


ESTETİK KAÇAĞI HALEN YAKALANAMADI
Aslında bu haberin bir benzerini daha önce de yazmıştım; üstelik o zaman ekonomik kriz falan da yoktu. Ekonomik kriz bu tarz suçları artırmış olabilir; çünkü haber kaynaklarından böyle bir çok haber geliyor. Hikaye şöyle; genellikle iyi giyimli, diksiyonu düzgün bir bayan estetik yada spa merkezine geliyor, bir çok işlem yaptırıyor ve faturayı ödemeden tüyüyor. Buna benzer son haber South Tampa dan. Sarışın, mavi gözlü, spor giyimli bir bayan estetik merkezine geliyor ve kolej arkadaşları ile mezuniyet sonrası 10. yıl buluşmasına gideceğini, herkesi kendine hayran bırakmak istediğini söylüyor. Peeling yaptırıyor ($50), laser ile cilt soyma yaptırıyor ($348), proteince zengin cilt maskesi yaptırıyor ($155), özel bir cilt bakım paketi alıyor ($195), cilt bakımı için vitamin-A alıyor ($74). Toplam faturası $851.68 tutuyor, ki bu South Tampa da bir estetik kliniği için ortalama bir bakım ücreti imiş. Verdiği çekin karşılıksız çıkması üzerine estetik merkezi sahipleri araştırınca bayanın kimliğini öğreniyorlar; Jaimie Merk, namı diğer botox haydutu (resmi yanda görülüyor).. Jaimie Merk in ağustos 2007 den beri bir çok kliniği bu şekilde dolandırdığı ortaya çıkıyor. Hatta Jaimie Merk bir kez yakalanmış ve $2500 kefaletle serbest bırakılmış. İşin ilginci Jaimie Merk in ailesi okyanusa bakan kumsalda milyon dolarlık bir evde oturuyorlar ve kızlarının dolandırıcılık yaptıklarına inanmıyorlar.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


EKONOMİK KRİZ DUBAİ Yİ TEĞET GEÇTİ: DUBAİ DE ESTETİK AMELİYATLARDA AZALMA YOK..
Dünyanın en zengin bölgelerinden Dubai de bir çok sektörde durgunluk gözlense de, estetik ve anti-aging sektörlerinde durgunluk gözlenmiyor. Dubai de düzenlenen Dubai Congress on Anti-Aging and Aesthetic Medicine (DCAAAM) de bildirildiğine göre özellikle erkekler estetik ve anti-aging uygulamalarına her geçen gün daha fazla ilgi gösteriyor. En fazla yaptırılan estetik ameliyatlar, jinekomasti ameliyatları, kollardan yağ alma ve göbek çevresinden yağ alma imiş.
Cosmeticsurgerytoday in haberine göre Dubai, cilt gençleştirme uygulamaları (lazer, peeling), yağ alma, karın germe, saç ekme gibi alanlarda dünyada en çok para harcanan bölgelerden biri. Sadece Dubai de bir yıl içinde estetik ve güzellik sektöründe 64 milyar dolar para döndüğü bildiriliyor. Hatırlarsanız (Haberler kısmında daha önce duyurmuştum), dünyaca ünlü Brezilyalı estetik cerrah Dr. Luis Toledo da, Brezilyadan Dubai ye transfer olmuştu. Dubai, son yıllarda New york ve Paris gibi jet sosyetenin tercih ettiği estetik merkezi şehirlere rakip olmuş durumda. A.B.D. de ise estetik sektörü ekonomik durgunluktan oldukça etkilenmiş görünüyor. Bazı estetik kliniklerinin geçici olarak kapatıldığı, ameliyat ücretlerinin düşürüldüğü ve hastaların ilgisinin pahalı ameliyatlardan daha ucuz olan ameliyatsız estetik uygulamalara (botox, dolgu, lazer) kaydığı bildiriliyor. Hatta bir çok estetik işlem yaptırıp ödemesini yapmadan kaçan hastalar ortaya çıkmış.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


ESTETİK AMELİYAT OLMA İSTEĞİ, REDDEDİLME KORKUSU OLABİLİR Mİ?
Estetik ameliyat olan kişilerin bu isteklerinin ardında kendine daha fazla güven duyma ve vücudu ile barışık olma isteği yattığı varsayılır. İnsanların kusurlu yanlarını düzelttirme istekleri doğal karşılanır. Son zamanlarda yapılan bazı psikiyatrik çalışmalar ise estetik olma isteğinin ardında daha derin sebepler yatıyor olabileceğini gösteriyor.
Body Image dergisinin temmuz 2009 sayısında yayınlanan bir makaleye göre asıl sebep reddedilme korkusu olabilir. University of Buffalo Lora ve University of Kent ten Doç. Dr. Rachel M. Calogero nun 133 Amerikalı kolej öğrencisi üzerinde yaptığı çalışmaya göre görünüşü sebebiyle (arkadaşları tarafından yada iş çevresinden) reddedilebileceğini düşünen kişiler, estetik ameliyatlara daha fazla ilgi gösteriyor. Bu çalışmanın ayrıntılarını www.sciencedaily.com dan okuyabilirsiniz..
Sonuçta, hayatının bir döneminde görünüşü sebebiyle birileri (örneğin karşı cins) tarafından reddedilen bir kişi, zamanla ileride olabilecek red durumlarına karşı bir korku geliştiriyor ve bu korkusunu da estetik ameliyat olarak giderme yolunu seçiyor; bir nevi gelecekteki muhtemel reddedilmelere karşı önlem alıyor.
Kısacası Doç. Dr. Rachel M. Calogero nun çalışmalarına göre bir çok estetik vakasının geçmişinde birileri tarafından reddedilme durumu var..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.




BOTOX ÖLDÜRMÜYOR, SAHTE BOTOX ÖLDÜRÜYOR...
Bu haber de yakında basınımızda yer alır ve koca koca manşetler atılır, botox öldürüyor diye.. Hayır sayın okuyucu botox öldürmüyor, sahte botox öldürüyor; maalesef gazetelerde okuduğunuz botox öldürüyor haberleri hep yanlış.. Son yıllarda bir kaç kez basında, botox yaptırdı öldü şeklinde haberler yer aldı. Hiç bir gazeteci de bu konuyu araştırıp yazmadı. Ben gazetelere olayın aslını, haber kaynakları ile (botox hakkında yalan yanlış haber yayınlamalarının kanuni yükümlülüklerini de hatırlatarak) yazmama rağmen hiç bir gazete bu botox öldürüyor hikayesinin aslını yazmadı.
A.B.D. de bir klinik yine, üç beş dolara tamah edip orjinal botox yerine hastalarına sahte botox (daha doğrusu botox un yapıldığı toksin olan botulinum toksininin kendisini) kullanınca soruşturma açılmış (bu haberin ayrıntısı için tıklayınız). Bu olay yine manşetlere taşınınca şu botox öldürüyor olayının aslını bir kez de buradan yazayım dedim..
Botox enjeksiyonu
Bildiğiniz gibi Botox, çok zehirli bir toksin olan Botulinum toksinin den üretiliyor. Bu toksinden botox gibi bir çok ilaç üretiliyor. Bu toksinin üzerinde araştırma yapan bazı laboratuvarlar var. T.R.I. de (Arizona da bulunan Toxin Research International adlı firma) bu laboratuvarlardan biri. Maalesef sahte botox olaylarının arkasından sürekli bu laboratuvar çıkıyor. Daha önce de bir hekim T.R.I. den aldığı botulinum toksin i (dikkat edin, botox değil, botox un hammaddesi olan işlenmemiş botulinum toksini; yani dünyanın en zehirli toksinlerinden birini) sulandırarak kendine, eşine ve hastalarına uygulamıştı. Sonuçta ölenler oldu, yıllarca felç olup yoğun bakımlarda yatanlar oldu. Bu olayda kullanılan ürün botox değil, bizzat işlenmemiş botulinum toksin idi. Daha sonra bir kaç kez daha bu olaylar tekrarlandı A.B.D. de. Bu olayların arkasından hep T.R.I. laboratuvarları çıktı. Hatta bir kez F.B.I. tarafından yapılan bir baskında bu laboratuvarda doktorlara yönelik hazırlanmış reklam broşürleri bulundu. T.R.I., direkt doktorlara ürün satabilen bir firma değil; bu broşürlerin bulunması ile doktorlara bilinçli olarak yasa dışı botulinum toksin temin edildiği de ortaya çıktı.

Son olarak yine bir estetik kliniği T.R.I. laboratuvarından botulinum toksin temin etmiş ve bunu hastalarında kullanmış. Flakonların üzerinde For Research Purposes Only — Not For Human Use yazdığı söyleniyor; yani insanda kullanıma uygun değildir, sadece laboratuvar araştırmaları içindir.. Bu haber de basınımıza yansırsa, emin olun yine botox öldürüyor diye manşet atacaklar...

Bu noktada bir diğer yanlış anlamayı da burada gidermek isterim. Yıllardır ortalıkta bir çin botoksu lafı dolaşıyor. Sayın ziyaretçim, çin botoksu (Botoxina, Refinex, Prosigne) var, ukrayna botoksu var (Estetox-A), fransa botoksu (Dysport, Reloxin) var.. Dünyada bir çok ülke botox muadili ürün üretiyor. Bu ürünlerin hepsi en az Amerikan üretimi botox kadar etkilidir. Örneğin Refinex, Çin de üretildiği için bir çok kişi tercih etmiyor. Bu doğru değil, bu ürünlerin hepsi çok ciddi laboratuvarlarda üretilen ürünler ve çok güvenilirler. Bu ürünlerle ilgili tek sıkıntılı nokta, şu an ülkemize resmi yolla ithal edilmiyor olmaları. Şu an ülkemize resmen ithal edilen botulinum toksin ürünleri sadece Allergan ın orjinal Botox u (Amerikan malıdır) ve Fransız Ipsen firmasının ürünü olan Dysport dur. Diğer ürünlerin bazen bavul ticareti şeklinde getirildiklerini duyuyoruz; bu ürünler resmi yolla ithal edilmediklerinden vergisiz ve el altından satılmaktadır, bu da yasal değil tabii ki.. Yoksa ki yukarıda adını saydığım tüm botox muadilleri tıbbi olarak işe yarayan, gerçek ürünlerdir..
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


LİFE STYLE-LİFT, DAVAYI KAYBETTİ VE ASTROTURFİNG (MÜŞTERİLERDEN GELEN MESAJMIŞ GİBİ, SAHTE İSİMLERLE KENDİLERİNİ ÖVÜCÜ MESAJLAR, E-MAİLLER GÖNDERMEK) YAPMAKTAN 300.000 DOLAR ÖDEMEYE MAHKUM OLDU..
Bu siteyi takip edenler bilir. A.B.D. deki enteresan bir davayı haberlerden sürekli takip ettim ve www.kozmetikcerrahi.com da haberler bölümünde gelişmeleri verdim.. Olayı özetliyeyim. Life-style lift adlı bir klinik, kendilerine özgü bir yüz germe yöntemi ile ameliyatsız ve ağrısız yüz gerdiklerini iddia ediyor; ama maalesef hastaları aynı fikirde değil. Estetik ameliyat yada herhangi bir ameliyatsız estetik geçirmiş hastalar, geçirdikleri ameliyat yada ameliyatsız uygulama hakkında fikirlerini www.realself.com sitesinde yazıyorlar ve genellikle Life-style lift in işe yaramadığını belirtiyorlar. Pişmanlıklarını bildiren mesajlardan sonra gizemli bir şekilde Life-style lift in başarılı bir yöntem olduğunu, ve çok memnun olduklarını yazan mesajlar geliyor. www.realself.com yetkilileri bu memnuniyet belirten mesajların aslında Life-style lift den geldiğini anlıyorlar; yani Life-style lift firması, sahte isimlerle ve e-mail adresleri ile, sanki müşterilerden gönderiliyormuş gibi kendi yöntemlerini övücü mesajlar atıyor. Buna bilişimde astroturfing deniyor ve bir bilişim suçu olarak kabul ediliyor.
Sonunda Life-style lift, kendileri hakkında negatif mesajları yayınlayan www.realself.com den davacı oluyor; www.realself.com da, astroturfing yaptıkları için Life-style lift i dava ediyor.
Bu dava sonunda sonuçlanmış ve Life-style lift firması, astroturfing yapmaktan 300.000 dolar para cezasına çarptırılmış. Ayrıca bir daha astroturfing yapmayacaklarını da taahhüt etmişler..

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


HYDRELLE (U.S.A. DA ELEVESS ADIYLA SATILIYOR): DAHA İYİ VE UCUZ OLDUĞU İDDİA EDİLEN YENİ BİR DOLGU MADDESİ..
Hydrelle, Anika Therapeutics tarafından üretilen, A.B.D. de ise Coapt Systems tarafından satışa sunulan yeni bir dolgu maddesi. Bu dolgu U.S.A. da Elevess adıyla, U.S.A. dışı ülkelerde Hydrelle adıyla satılıyor.
Hyaluronik asit bazlı olan bu yeni ürün, FDA onayını almış ve daha konforlu bir enjeksiyon için ağrı kesici lidokain içeriyor. Aslında, Hydrelle nin lidokain içeren ve hyaluronik asit bazlı dolgu maddelerinden ilk FDA onayını alan dolgu maddesi olduğu üstüne basa basa belirtiliyor. Sanırım bu alanda bir yarış söz konusu ve daha önceki haberlerde biz Mentor firmasının bu tarz bir ürün ile FDA onayı almasını bekliyorduk. Beklenmedik bir şekilde Mentor firması, kendi dolgu maddeleri olan Puragen ve Prevelle nin üretimini kısa bir süre için durdurdu ve dolguların formülasyonunda iyileştirmeler yapılacağını duyurdu. Yeni formüllü ve daha uzun etkili olacak Puragen ve Prevelle, 2010 başında satışa sunulacakmış..
Hydrelle, orta ve derin dermise enjekte ediliyor; orta ve derin kırışıklıklara etkili. Juvederm yada Restylane den daha ucuza satılacağı ve daha uzun etkili olacağı iddia ediliyor.

Bir de müjde vereyim. Hydrelle yi bir firma ülkemize getirmek üzere. Anlaşma yapılmış, resmi işlemleri bekliyorlar. Yakında kullanmaya başlarız..

Haberin ayrıntısı için tıklayınız, yada buraya tıklayınız.


BOKS MAÇINDA KAŞLARININ YARILMASINI VE KANAMAYI ÖNLEMEK İÇİN ESTETİK AMELİYAT OLUYORLAR!
Onaltı yıldır profesyonel boks yapan Marcus Davis, yıllar içinde, maçlar sırasında kaşının açılmasından ve kanamadan çok çekmiş. Kaşına 77 kez dikiş atılmış. Bu sorun yüzünden sık sık maçları hakem kararı ile durduruluyormuş. Maçların sonunda hakemlerin de bu kanamalardan etkilendiğini ve bazı zamanlar olması gerekenden farklı kararlar verdiklerini düşünüyormuş. Bu sebeple bir plastik cerraha başvurmuş. Başvurduğu cerrah (Dr. Frank Stile) kaşının kolayca açılmasını, o bölgedeki yüz kemiklerinin çıkıntılı olmasına bağlamış ve Marcus Davis in kaş bölgesindeki kemikler törpülenmiş. Kaş ve göz çevresindeki eski dikişlere bağlı olan yara (skar) dokusu alınmış, yerine kadavradan alınarak hazırlanmış hazır kollajen tabaka konmuş. Bu yapılan ameliyatın gerçekten boks maçı sırasındaki kaş açılmalarını ve kanamaları azaltıp azaltmayacağı tartışılıyormuş. Marcus Davis in antrenörüne göre, Dr. Stile olmasa, Marcus un emekli olması gerekirmiş.
Diğer yandan boksörlere yapılan bu tarz ameliyatların 1970 lerden beri yapıldığı da bildiriliyor.
Marcus Davis in ameliyat planını aşağıda görebilirsiniz:

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


BAĞDAT TA PLASTİK CERRAHLAR ARTIK DAHA ÇOK ESTETİK AMELİYAT YAPIYOR. IRAK TA HAYAT NORMALE DÖNÜYOR MU?
Yakın zamana kadar Irak'ta plastik cerrahlar onarım ameliyatları yapmaktan başka hiç bir şeye vakit bulamıyorlardı; ama Irak'ta hayat normale dönüyor. Son aylarda Bağdat'ta çalışan plastik cerrahların, artık burun estetiği ve botox(evet, A.B.D. üretimi orjinal botox) gibi estetik ameliyat ve uygulamaları daha fazla yaptıkları bildiriliyor.
Irak'ta bugünlerde hem kadınlar hem de erkekler en çok burun estetiği yaptırıyormuş. Burun estetiği fiyatları haberin kaynağına göre ise 600-1000 dolar arasında değişiyormuş. Burun estetiği dışında kadınlarda en sık yapılan estetik ameliyat ise meme küçültme imiş. Bağdat'ta çalışan Dr. Rida Ali, meme ameliyatlarında batı ülkelerinden farklı olarak meme büyütme değil, meme küçültme ameliyatlarının daha fazla olduğunu söylüyor. Bunu da Iraklı kadınların vücut yapılarına bağlıyor.
Irak'ta estetik ameliyatlardaki artışın 2003 yılında ülkede uydu yayınlarının izlenmesi ile başladığı; insanların uydu yayınlarda Mısır'lı ve Lübnan'lı ünlüleri gördükçe estetik ameliyatlara daha fazla ilgi gösterdikleri söyleniyor.
Bu noktada yaşadığım bir tecrübemi anlatayım. A.B.D. nin Irak işgaline başladığı ve savaşın en kızgın olduğu dönemde Irak'tan bir hastam olmuştu. Burun estetiği olmak üzere ülkemize gelen bir Irak'lı yetişkin erkek.. Savaşın ortasında, ülkeleri işgal altındayken nasıl olupta ülkemize gelebildiğini sorduğumda, iş adamı olduğunu, savaş bile olsa burun estetiği için rahatlıkla ülkemize gelebildiğini söylemişti.. Aslında savaş döneminde bile Irak'lılar estetik yaptırıyordu, ama Irak'ta imkanlar kısıtlı olduğu için ülke dışına çıkabilenler komşu ülkelerde oluyorlardı ameliyatlarını. Bugün artık şartlar normale dönmeye başladığından estetik ameliyatları kendi ülkelerinde olmayı tercih ediyorlar..

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


ÇÖKÜK MEME UÇLARININ (İNVERTED NİPPLE) DÜZELTİLMESİ, ESKİYE GÖRE ARTIK DAHA FAZLA YAPILIYOR
Yurtdışındaki bazı hastanelerden bildirildiğine göre çökük meme uçlarının düzeltilmesi ameliyatı eskiye göre artık daha fazla yapılıyor. Bir çok kadın yakın zamana kadar bu durumun düzeltilebilecek bir sorun olduğunu bilmiyordu. Son yıllarda internetin yaygınlaşması ve bazı ünlü kişilerin bu ameliyatı olması sonucu çökük meme uçlarının (inverted nipple) düzeltilebilecek bir sorun olduğu bilinmeye başladı. Haberin kaynağına göre Victoria Beckham da bu ameliyatı oldu. Paparazziler olayı gazetelere taşıyınca çökük meme uçlarının ameliyatla düzeltilebildiği gazetelerde yazılmaya başlandı.
Bu ameliyat lokal anestezi ile yapılıyor. Meme ucuna yapılan 2 milimetrelik 2 yada 3 kesiden, içe çökük olan meme ucu dışarı alınıyor. Genellikle bu hastalarda meme ucunu içeri çeken fibröz bağlar bulunuyor. Ameliyatta çok ince uçlu cerrahi aletlerle meme ucu esnetilerek dışarı çıkmaya zorlanıyor. Fibröz bağlar esnek olmadıkları için kopuyor, süt kanalları ise esnek oldukları için esniyor. Böylece hem meme ucu dışarı alınmış oluyor hem de süt kanalları korunmuş oluyor.

Çökük meme uçlarının tedavisi hakkında geniş bilgi almak ve ameliyatın videosunu seyretmek için tıklayınız.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


FORBES DERGİSİ EN POPÜLER 7 AMELİYATSIZ ESTETİK ÜRÜNÜNÜ SEÇTİ
Her geçen yıl ameliyatsız estetik uygulamaların artması ve firmaların yüz milyonlarca dolar cirolar yapması sonucu bu sektör ünlü iş dünyası dergisi Forbes un da ilgisini çekmiş. Forbes geçen senenin en popüler 7 ameliyatsız estetik ürününü seçmiş. Yedi üründen altısı dolgu, biri botulinum toksin ürünü. Sıralama şöyle:

1) Restylane: 2004 de piyasaya çıktığından beri 10 milyondan fazla Restylane enjeksiyonu yapıldı. Ameliyatsız estetik olmanın en popüler yollarından biri restylane enjeksiyonu ile yüzün eski dolgunluğunu kazanması.
2) Perlane: Restylane ile aynı firma tarafından (Q-med) üretiliyor. Kullanıma 2007 de sunuldu. Restylane daha ince kırışıklıkları gidermek için enjekte ediliken, Perlane daha derin kırışıklıkları gidermek için enjekte ediliyor.
3) Radiesse: Kemiğin ve dişlerin yapısında bulunan kalsiyum-hidroksiapetit mikroküreciklerini içerir. Asıl etkisi dolgu yapıcı etkisinin yanında kollajen üretimini artırmasıdır.
4) Evolence: Bu ürün domuzdan elde edildiğinden islam ülkeleri için uygun değildir.
5) Prevelle silk: Mentor tarafından üretilen ve ince kırışıklıkları gidermek için kullanılan bir üründür.
6) Juvederm: Perlane gibi derin kırışıklıkları gidermek için kullanılan bir dolgu maddesidir.
7) Dysport: Botox muadilidir. FDA onayını alarak A.B.D.de kullanıma sunulmuştur. Aslında bir fransız firmasının ürünüdür ama üretimi İngiltere de yapılmaktadır.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


SON BİR YIL İÇİNDE GENÇ YETİŞKİN BAYANLARA YAPILAN MEME BÜYÜTME AMELİYATLARINDA BELİRGİN DÜŞÜŞ OLDUĞU BİLDİRİLDİ.
A.B.D. de her ne kadar kullanılan silikon meme implantları FDA tarafından 18 yaş ve üstü hastalara kullanılmak üzere onaylansa da her yıl binlerce 18 yaş ve altı bayan bu ameliyatı geçiriyor. American Society of Plastic Surgeons ın verilerine göre geçen sene (2008) içinde 18 ve altı yaş grubu bayanlara 9000 (dokuzbin!) civarında meme büyütme ameliyatı yapıldı.
American Society for Aesthetic Plastic Surgery derneğinin verileri ise bu sayıyı 4100 olarak veriyor. Üstelik bu rakamlar önceki seneye göre düşmüş rakamlar. Geçen seneki (2008) 18 ve altı yaş grubuna yapılan meme büyütme ameliyatı sayısında, önceki seneye (2007) göre 14-48% oranında düşüş olduğu görülmüş. Bu düşüşün en büyük sebebinin yaşanan küresel ekonomik kriz olduğu söyleniyor. Sonuçta bu yaş grubu hastalar ameliyatın masraflarını kendileri karşılamıyorlar; bu ameliyatlar genellikle kolejden mezun olunca yada üniversiteye gidilirken, hediye olarak, masrafları hastanın ailesi tarafından karşılanarak yaptırılıyor. Yaşanan ekonomik krizin, aileleri bu tarz hediyelerden uzak durmaya zorladığı düşünülüyor.
Diğer yandan, 18 ve altı yaş grubu bayanlara -ailelerinin izni ile bile olsa- bu ameliyatın yapılması tartışma konusu olmuş. Amerikan plastik cerrahi derneği, bu tarz ameliyatların 18 yaşından önce yapılmasını tasvip etmiyor ve genel politikalarının bu şekilde olduğunu söylüyor; yine de derneğe bağlı hekimleri mecbur kılacak zorlayıcı bir kısıtlama getirmediklerini de belirtiyorlar..

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


İMPLANT HASTALARINDA ENFEKSİYON, NANO-PARTİKÜLLERLE ÖNLENİYOR
İmplant konan ameliyatlarda (çene ucunun silikon implant ile büyütülmesi, silikon calf-implantlar ile çarpık bacakların düzeltilmesi, meme implantları ile meme büyütme ameliyatları) en korkulan komplikasyon, enfeksiyondur. Her türlü implant kullanılan ameliyatta, enfeksiyon gelişirse konan implantın çıkarılması gerekebilir. Neyse ki bu komplikasyon çok çok nadirdir ve ancak ameliyat sırasında sterilizasyona yeteri kadar dikkat edilmezse olur.
Enfeksiyon riski çok düşük olsa da, araştırmacılar bu ameliyatlarda enfeksiyon riskini sıfıra indirmenin yollarını arıyorlar. Bu konuda yapılan son çalışmalarda demir-oksit nano-partiküllerinin, implant üzerinde enfeksiyon gelişimini engellediği gösterilmiş. Şimdi bu nano-partiküllerin implantlara uygulama yolları araştırılıyormuş. Bu çalışmanın sonuçları International Journal of Nanomedicine dergisinde yayınlanmış.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.










İPLE ASMA, ATAÇLAMA GİBİ YÖNTEMLERİN (AMELİYATSIZ, TIRTIKLI İPLERLE YÜZ, POPO, MEME ASKILAMA) UZUN DÖNEMDE ETKİSİZ OLDUĞU GÖRÜLDÜ.
Plastik cerrahide, yaşlanmaya ve doğumsal deformitelere karşı uygulanabilecek bir çok farklı yöntem vardır. Bu yöntemlerin bazısı ameliyatlı, bazısı ise ameliyatsız yöntemlerdir. Son yıllarda tüm dünyada ağırlaşan hayat şartları sebebiyle ameliyatsız, kısa sürede sonuç alınan ve tabii ki daha ucuz olan yöntemler popülerliklerini artırmaktadır. Bu ameliyatsız yöntemlerden biri de tırtıklı iplerle yüz germe, askılama idi. Bu yöntemin çıkış hikayesi oldukça enteresan idi. Yaptığı yüz germe ameliyatlarında oldukça fazla komplikasyon ile karşılaşan rus cerrah Sulmadnize, daha basit ve ameliyatsız bir yöntem olarak bu yöntemi icat etmişti. Bir ara oldukça popüler olan, hiçte ucuz olmamasına ve basit bir işlem olmamasına rağmen -ülkemizde bile- çokça yapılan bu yöntem bugün rafa kalkıyor gibi görünüyor.
Amerika FDA onayını da almış bir yöntem olmasına rağmen bu yöntem neden gözden düştü? Bence bunun sebebini bulmak için fazla düşünmeye gerek yok. Basitçe ve genel bir kural olarak şöyle söyleyebiliriz: Plastik cerrahinin genel prensiplerine aykırı olan hiç bir yöntem işe yaramayacaktır. İple askılama da en basit yüz germe prensiplerine aykırı bir yöntem idi. Yüz germede, eğer iyi sonuç almak istiyorsanız yukarı alacağınız doku (yanak, ya da boyun dokusu), mutlaka tabandaki diğer dokulardan yada kemik yapıdan ayrılmalı, kaldırılmalıdır (biz buna diseksiyon-elevasyon diyoruz). Yukarı alınacak doku böylece tabandan havalandırılır, yukarı alınır ve yeni bir yere (daha yukarı) yapışması sağlanır. Yüz germede uzun etkili ve gerçek bir germe, kaldırma ancak böyle sağlanabilir. Bu kurala uymayan tüm germe, askılama işlemleri başarısız olmaya mahkumdur. Mutlaka doku tabandan ayrılıp, yukarıda yeni bir yere tutturulmalıdır.
İple askılama, ataçlama yöntemlerinde ise doku tabandan kaldırılmamakta (diseksiyon-elevasyon yapılmamakta), sadece cilt altından geçirilen tırtıklı iplerle cilt yukarı doğru zorlanmaktadır. İple askılamanın, yanağa bir flaster yapıştırıp yukarı doğru zorlamaktan farkı yoktur, eninde sonunda ve kısa süre içinde doku tekrar aşağı inecektir; çünkü daha yukarı seviyede yeni bir yere yapışmamıştır, dikilmemiştir. İple askılamanın etkisiz olduğunu farkeden A.B.D. li firma Angiotech, kendi üretimleri olan Contour thread ipliklerinin üretimini durdurmuştur.
Albany Medical College da, Dr. Rima F. Abraham tarafından, yüzlerinde iple askılama yapılan 33 hasta ve botox, dolgu gibi farklı uygulamalar yaptıran 23 hasta üzerinde yapılan çalışmada hangi yöntemlerin daha etkili olduğu araştırılmış. Yapılan değerlendirmelerde yüzünde iple askılama yapılmış hastalarda etkinin çok kısa sürdüğü, hatta bu etkinin sadece uygulama sırasında oluşan ödeme bağlı olabileceği belirlenmiş.
Ayrıca hastaların geçirdikleri estetik uygulamaları puanladıkları bir web sitesi olan www.realself.com da da thread lifting, contour thread, happy lift gibi iple askılama yöntemleri genellikle listenin sonlarında yer alıyor; bu da hastaların bu yöntemden memnuniyetsizliğini gösteriyor. Son baktığımda iple askılama yaptıran hastalardan ancak 12% si bu yöntemden memnun idi (www.realself.com da bu liste sık sık güncelleniyor)..

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


FDA, BOTOX UN SPASTİK FELÇ VAKALARINDA KULLANIMINI DEĞERLENDİRMEK İÇİN ÜRETİCİ FİRMA OLAN ALLERGAN DAN EK BİLGİ TALEP ETTİ
Botox un üreticisi olan Allergan firması, Botox un spastik felç olgularında kullanımı hakkındaki FDA onayının biraz gecikeceğini bildirdi. FDA nın yeni klinik çalışma istemediği, bu yüzden gecikmenin bir kaç ay ile sınırlı kalacağı söyleniyor (FDA, yeni klinik çalışma istediği taktirde çalışmaların sonlanması ve onay aşamasına gelmesi yıllar alıyor). FDA nın, firma tarafından önerilen risk değerlendirilmesi ve azaltılması stratejileri raporunu daha ayrıntılı değerlendireceği ve bu konuda ek bilgi istediği bildirildi.

Onay sonrası Botox un prospektüsünde de çeşitli düzenlemeler yapılacak.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


KULAK ESTETİĞİ AMELİYATLARININ ÜÇTE BİRİ 13-19 YAŞ ARASI GENÇ HASTALARA YAPILIYOR
The American Academy of Cosmetic Surgery (www.cosmeticsurgery.org) tarafından sonuçları açıklanan bir çalışmaya göre, kulak estetiği ameliyatı olan vakaların 27.7% si, 13-19 yaş arasında çocuk yaştaki hastalar. Estetik ameliyatlar aslında daha çok 18 yaş üstü hastaları ilgilendirse de kulak estetiği, yıllar geçtikçe ailelerin bu konuda daha bilgilenmesiyle daha çok yapılır hale geldi. Bu sayede kulak estetiği olan hastaların yaş ortalaması yıllar içinde düştü.
Küçük yaşlarda kulak kıkırdağının daha yumuşak olması sebebiyle bu ameliyatların (kepçe kulak düzeltilmesi, loop ear düzeltilmesi, kulak kepçesinde eksikliklerin ve gelişme geriliklerinin düzeltilmesi) daha erken yaşlarda yapılmaları öneriliyor.
Haberin ayrıntısı için tıklayınız.






YİRMİ SENEDİR FELÇLİ OLAN AVUSTRALYA VATANDAŞI, BOTOX SAYESİNDE İYİLEŞTİ..
20 sene önce geçirdiği felç sonucu bacakları felç olan 49 yaşındaki Russell McPhee adlı Avustralyalının Botox tedavisi sonucu (tedaviye başladıktan 1 ay sonra) iyileşme belirtileri gösterdiği ve yürümeye başladığı bildirilmiş. Felçli hastalarda özellikle spazm olan kasların gevşemesi için Botox tedavisi uygulanabiliyor.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.




EVDE KULLANILABİLEN LAZER TEKNOLOJİLİ ESTETİK CİHAZLARINA BİR YENİSİ DAHA EKLENDİ..
Palomar firmasınca üretilen yeni bir kırışıklık giderici lazer cihazı yakında satışa sunulacak. Bu ürünün en önemli özellikleri kullanımının çok kolay olması ve evde kullanılabilmesi, ayrıca göz çevresindeki kırışıklıkların giderilmesinde FDA onayı almış olması. Daha önce, evde kullanıma uygun bazı lazer epilasyon cihazları satışa sunulmuştu. Bu cihaz ise göz çevresi kırışıklıklarında evde kullanıma uygun ilk lazer cihazı oluyor. Cihazın kullanımı için uzman doktor yada estetisyen olmak gerekmiyor. İleride, estetik merkezlerinde kullanılan tüm cihazların evde kullanılabilen versiyonlarının üretileceğini öngörebiliriz.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız, Palomar ın web sitesi için tıklayınız.






ÇEK CUMHURİYETİNDE HASTANELER HEMŞİRE BULABİLMEK İÇİN PROMOSYON YAPIYOR: BEDAVA İNGİLİZCE KURSU VE BEDAVA MEME BÜYÜTME AMELİYATI HEDİYE
Tüm dünyada gitgide eleman ihtiyacının arttığı bir alan sağlık hizmetleri. Özellikle nitelikli hemşire bulmak bazı hastaneler için çok zor olabiliyor. Örneğin Çek cumhuriyeti, ciddi anlamda hemşire sıkıntısı çeken bir ülke. Hastabakıcı ve hemşire bulamadıkları için kapanan hastaneler olduğu söyleniyor. Hemşire sıkıntısı çeken bir diğer ülke de A.B.D.. İkibinonaltı yılında A.B.D.nin hemşire açığının bir milyonu bulacağı söyleniyor.
Çek cumhuriyetinde bazı özel hastaneler, hastanelerinde çalışacak hemşirelere özel imkanlar sağlıyor. Örneğin ücretsiz ingilizce kursu, gıda çeki, beş haftalık ve ücretli senelik izin ya da ücretsiz estetik ameliyat (silikon implant ile meme büyütme ameliyatı). Ücretsiz meme büyütme ameliyatının çok ilgi gördüğü, aranan nitelikli hemşirelerin bu sayede bulunduğu söyleniyor. Bunun karşılığında hemşireler hastane ile 3 yıllık sözleşme imzalıyorlar. Üç sene dolmadan ayrılmak isterlerse meme büyütme ameliyatının ücretini ödemeleri gerekiyor.
Prag da bir hastanede işe başlayan 31 yaşındaki Petra Kalivodova da (resimde görülüyor) bu promosyonlardan yararlanan hemşirelerden. Bir meme büyütme ameliyatını, hastanenin emrine bir otomobil vermesine tercih ettiğini söylüyor.


YAZ GELDİ. BU YAZIYI OKUMADAN GÜNEŞE ÇIKMAYIN!
Stephanie White, 41 yaşında bir cilt kanseri hastası. Onu özel bir hasta yapan ise 3 ayrı çeşit cilt kanserine de yakalanmış olması. Kendisi Jacksonville, Florida doğumlu olduğundan ve hayatı boyunca orada yaşadığından yaşamı boyunca bol bol güneş ışığına maruz kalmış. Bolca güneş ışığına (aslında en tehlikeli güneş ışını olan UV-B) maruz kalma, açık renkli ten rengi ile ve ailesel cilt kanserine yatkınlık (yakın akrabalarda cilt kanseri olması) ile birleşince, cilt kanserine yakalanma riski iyice artıyor. Yıllar içinde vücudunun çeşitli yerlerinde hem melanoma (çok tehlikeli bir cilt kanseri), hem bazal hücreli cilt kanseri, hem de yassı hücreli cilt kanseri çıkmış. Artık köpeğini gezdirmek için bile dışarı çıksa 70 koruma faktörlü koruyucu krem kullanıyor ve büyükçe bir şapka takıyor.

Amerikan kanser derneğine göre A.B.D. de en sık görülen kanser türü cilt kanseri. Her yıl ortalama bir milyon yeni vaka teşhiş ediliyor. Bu sayı her sene artıyor, buna rağmen cilt kanserinden ölümler her yıl azalıyor. Ölümlerin azalmasının, artık cilt kanserlerinin daha erken teşhis edilmesine ve daha etkin tedavi edilmesine bağlı olduğu düşünülüyor. Yapılan araştırmalarda, son 15 yılda erkeklerde cilt kanserinden ölüm oranının 19.2%, kadınlarda ise 11.4% azaldığı görülmüş. Diğer bir çok kanserden ölüm oranları ise her yıl artıyor.

Cilt kanserleri ile ilgili olarak şu noktalara dikkat edilmesi öneriliyor:
- Açık tenli, cildinde leke, ben ve çil fazla olan kişiler, cilt kanserine daha yatkın oluyor.
- Yakın akrabaları arasında cilt kanserine yakalananlar olan kişiler daha çok risk altında.
- Güneşe uzun süre (yıllar boyunca) maruz kalmak, cilt kanseri riskini artırıyor.
- Ultraviyole ışınlarının 2 türü bulunuyor UV-A ve UV-B.

UV-A, ciltte daha derine penetre oluyor ve cilt lekeleri ve kırışıklıklara yolaçıyor. Cildin esmerleşmesine yolaçtığından solaryumlarda kullanılan UV türü UV-A dır.

UV-B ise, cilt kanserlerinin oluşumuna yolaçıyor. Ciltte oluşan esmerliğin daha kalıcı olmasını sağladığından bazı solaryum cihazlarında UV-A ile birlikte UV-B ışını da kullanılıyor.

Aslında bir de UV-C ışınları vardır. Bu UV türü insan cildi için çok tehlikelidir ve cilt kanserine yolaçmaktadır; ama atmosferdeki ozon tabakası tarafından tutulduğu için yeryüzüne ulaşamamaktadır. Atmosferdeki ozon tabakasının incelmesi, UV-C ışınlarının yeryüzüne ulaşmasına yolaçacağı için tehlike arzetmektedir.

- Güneşten koruyucu kremlerin üzerinde yazan koruma faktörü sayısı sadece UV-B ye karşı etkilidir. Üzerinde hem UV-A, hem de UV-B ışınlarına karşı koruduğunu yazan kremlerde ise şöyle bir durum var: kremin UV-B koruyuculuğu, koruma faktörü sayısı ile belirtilse de, UV-A ya karşı ne kadar koruyucu olduğunu belirten bir standart sistem yoktur. Skin Cancer Foundation a göre, üzerinde hem UV-A, hem de UV-B ışınlarına karşı koruduğu yazılı olan ürünleri kullanmak en iyisi, ama faktör sayısının da sadece UV-B ışınlarına karşı koruma düzeyini belirttiğini unutmamak lazım.
- Dışarıda kalındığı sürece her 2-4 satte bir koruyucu krem yeniden sürülmeli.
- Güneşten korunmada güneş gözlüklerinin de çok önemli yeri var. Her gözlük camı UV ışınlarına karşı koruma sağlamıyor. Bu yüzden yeterince geniş ve hem UV-A hem de UV-B ye karşı koruma sağlayan gözlük camları tercih edilmeli.
- Sık dokunmuş koyu renkli kıyafetler tercih edilmeli.
- Güneşin en yoğun olduğu sabah 9 - öğlen 15 arasında güneşten kaçınmalı.
- Cildinizde yeni lekeler oluştuysa, yeni benler oluştuysa, benlerin şekli bozulduysa, rengi petrol yeşili, lacivert mavi gibi renklere döndüyse, büyümeye başlamışsa, benlerin çevresinde yeni benler oluşmaya başlamışsa, daha önce sorunu olmayan bir bende kanama, kaşıntı gibi problemler ortaya çıkmışsa, mutlaka bir cildiye yada plastik cerrahi uzmanına görünmeniz önerilir.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


AMELİYATSIZ ESTETİK UYGULAMALAR GÜNLÜK HAYATIN BİR PARÇASI OLDU..
Botox ve dolgu maddesi enjeksiyonları gibi ameliyatsız estetik uygulamalar, artık eskisi gibi gizli tutulmuyor. American Society for Aesthetic Plastic Surgery (ASAPS) tarafından yapılan bir araştırmaya göre bu uygulamaları yaptıran kişilerin 87% si, enjeksiyonlu estetik işlemleri geçirdiğini açık açık dile getirmekten çekinmiyor. Bu araştırmanın sonuçları, artık bu gibi ameliyatsız estetik uygulamaların toplum gözünde kabul gördüğünü ve botox, dolgu gibi enjeksiyonları yaptırmanın günlük hayatın bir parçası sayıldığını gösteriyor.
Araştırma sonuçlarına göre bu gibi ameliyatsız işlemleri yaptıran kişilerin çoğunluğu, yıllık geliri 100.000 dolar olan, çalışan, 41-55 yaşlar arasındaki evli bayanlar.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.





PASTA USTASI YİNE KIZININ ELİNİ TUTABİLMEK İSTİYOR
Elliyedi yaşındaki Jeff Kepner, A.B.D. de aynı anda iki el nakli yapılan ilk hasta oldu. Bu tarihi operasyon, University of Pittsburgh Medical Center da, 9 saat içinde gerçekleştirildi. Ameliyattan sonra hastanın ve nakledilen ellerinin kan dolaşımının iyi olduğu, hiç bir transplant reddi belirtisi görülmediği belirtiliyor.
Jeff Kepner, 1999 yılında toplumda et yiyen bakteri olarak bilinen ciddi bir streptekok enfeksiyonu sonucu her iki elini ve ayağını kaybetmiş. Bu olay sonunda tamamen eşinin yardımlarına bağımlı hale gelen Jeff Kepner in, her iki el transplantasyonu için çok uygun bir aday olduğuna karar verilmiş. Başvurusundan 3 ay sonra uygun bir verici bulunmuş ve vericinin ailesinden gerekli izinler alınmış.
Son 10 yıl içinde Avrupa ve Amerika da 32 civarında el nakli yapıldığı, aynı seansda her iki el naklinin ise ilk kez yapıldığı belirtiliyor.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.


SPERMİN: YENİ BİR ANTİ-AGİNG ETKİLİ ÜRÜN
İnsanlık eskiden beri güzellik iksirinin peşinde koşmuş ve bu amaçla bir çok madde denenmiş. Bu amaçla bazı insan kaynaklı dokular da denenmiş; örneğin plasenta dokusu gibi.. Son olarak bir Norveç firması olan Bioforskning, insan sperminde bulunan spermine adlı bir maddenin cildin daha sağlıklı, yumuşak ve diri görünmesini sağladığını bulduklarını bildirdi.
Spermine maddesi, güçlü bir anti-oksidan olup doğal olarak insan sperminde bulunuyor. Cildi UV radyasyondan koruyor, ciltteki güneş hasarını onarıyor, cilt hücrelerindeki DNA onarımını hızlandırıyor, kollajen üretimini artırıyor. Norveçli Bioforskning firması, bu maddeyi suni olarak üretmeyi başarmış ve satılabilir hale getirmiş. Şu anda bu ürün Skinscience spermine adı ile 50 cc.lik krem ve 40 cc.lik serum formunda satılıyor.





IDEAL IMPLANT: GERÇEKTEN İDEAL MEME İMPLANTI MI?
Bugüne kadar çok çeşitli meme implantları üretildi. Sıvı silikon, hidrojel, soya yağı, serum fizyolojik, koheziv silikon jel gibi bir çok madde bu implantlarda kullanıldı. Bu maddelerden bazıları (sıvı silikon, soya yağı gibi..) çeşitli yan etkiler sebebiyle yasaklandı. Bugün elimizde güvenle kullandığımız iki tür implant içeriği bulunuyor: serum fizyolojik ve koheziv silikon içeren implantlar.
Bazı markaların marjinal bazı modellerinde bu iki madde birlikte kullanılabiliyor. Bu implantlar iki ayrı katmandan oluşuyor ve bu içiçe konmuş iki bölme farklı maddeler ile dolduruluyor (içteki bölme serum fizyolojik ile, onu çevreleyen dıştaki bölme koheziv silikon jel ile... ya da tam tersi..). Bu tarz iki katmanlı implantların üretilme sebebi ise genellikle bu iki maddenin (serum fizyolojik ve koheziv silikon jel) kendilerine göre iyi ve kötü yanlarının olması. Yani ikisi de ideal meme implantı dolgu maddesi değildir. Örneğin koheziv silikon jelli implantların kıvamı, meme dokusuna daha yakındır ama bu implantları (içleri dolu geldiklerinden) 2 santimlik ufak bir kesiden yerleştirmek mümkün değildir. Buna karşın, serum fizyolojikli implantlar, meme dokusu çok az olan bayanlarda elle hissedilebilmelerine rağmen içleri boş geldiklerinden, koltukaltından yapılan 2 santimlik bir kesiden yerleştirilebilirler; böylece meme üzerinde hiçbir iz olmadan meme büyütme yapmak mümkün olur. Bu sebeple bir miktar meme dokusu olan (implantın üzerini örtmesi için bir miktar meme dokusu olmalıdır) bayanlarda koltukaltından yapılan 2 santimlik bir kesi ile göğüs kası altına konan (implant göğüs kası altına konduğunda üzeri daha iyi örtülmüş olur ve ele gelmez) serum fizyolojikli implantlarla izsiz meme büyütme yapmak mümkün olur.

Yukarıda bahsettiğim sebeplerle bu iki madde de aslında ideal implant dolgu maddesi değildirler ve bu konudaki araştırmalar devam etmektedir. Bir amerikan firması olan Ideal implant incorparated, bu konuda çalışma yapan firmalardan biridir. Bu firma koheziv silikon jelli ve serum fizyolojikli implantların iyi özelliklerini bir araya getirdiği yeni bir meme implantını tanıtmaya başlamıştır: İdeal implant. Bu implantın klinik deneyleri bu ay (haziran 2009) Texas'da başlıyor. Klinik deneylerde bu yeni implantların 500 bayanda denenmesi ve elde edilecek veriler ışığında FDA onayına başvurulması planlanıyor. Klinik deneylere gönüllü katılmak isteyen bayanlar firmanın internet sitesinden başvuruda bulunabiliyorlar.
Photobucket
Bu implantların özelliklerine gelince, aslında serum fizyolojik içeren bu implantların form ve kıvam olarak koheziv silikon jelli implantlardan farklarının olmadığı söyleniyor. Yerleştirilirken içi boş yerleştirildiğinden çok ufak bir kesiden konabiliyor. Bu implantların içiçe duran bir kaç katmandan oluştuğu ve göğse yerleştirildikten sonra içine enjekte edilen serumun daha sert bir kıvama sahip olduğu; implant içinde serbestçe sağa sola yer değiştirmediği söyleniyor. Bu özelliği, içiçe duran katmanlar arasında küçük açıklıklar olması ve enjekte edilen serumun bu küçük açıklıklar sayesinde tüm katmanlara dolması; ama çok da serbestçe dolaşamaması sayesinde olduğu söyleniyor. Bu implantlar hem kasaltı hem de meme dokusu altına yerleştirilebiliyor; ayrıca şu anda 14 ayrı ebatta üretilmiş bulunuyor.

Haberin ayrıntısı için tıklayınız.

        HABER ARŞİVİ

estetik cerrahi 2014 HABER ARŞİVİ
estetik cerrahi 2013 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2012 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2011 HABER ARŞİVİ
estetik cerrahi 2010 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2009 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2008 HABER ARŞİVİ
estetik cerrahi 2007 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2006 HABER ARŞİVİ estetik cerrahi 2005 HABER ARŞİVİ






estetik cerrahiZiyaretçilerim hangi ülkelerden (son 24 saat):

ip-location

 
 


,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸ Bu site, en iyi şekilde, en az 1280 X 800 çözünürlük, İnternet Explorer son sürüm ile ve hızlı bir internet bağlantısı ile görüntülenir,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸,ø¤º°`°º¤ø,¸¸